DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SEBEPLER: Uyuşmazlık; İİK'nın 82/12. maddesine dayalı meskeniyet iddiasına ilişkin şikayet niteliğindedir. Kocaeli 6. İcra Müdürlüğünün 2015/11840 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının, borçlu aleyhine ilamlı icra takibi başlattığı, icra emrinin 19/11/2015 tarihinde tebliğ edildiği, "Kocaeli İli, Derince İlçesi, Sopalı Çiftliği Mahallesi 2062 Ada B/2 Bağımsız Bölüm No:3" sayılı taşınmaza ilk olarak 04/08/2016 tarihinde haciz uygulandığı, borçluya 103 davetiyesinin 15/12/2016 tarihinde tebliğ edildiği sonrasında alacaklı vekilinin talebi üzerine 24/11/2017 tarihinde yine aynı taşınmaza haciz uygulandığı ve en son 08/04/2019 tarihinde tekrar şikayete konu taşınmaz üzerine haciz konulduğu, iş bu hacze ilişkin 103 davetiye tebliğinin yapılmadığı anlaşılmıştır. İİK'nın 82/1- 12. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nın 16/1. maddesi gereğince yedi günlük süreye tabidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar....
Davalı borçlunun ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü bu tarihte öğrendiğinin kabulü gerekir. Ne var ki bu tarih itibariyle tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürüp, tebliğ tarihini düzelttirmediği gibi, süresinde de itirazda bulunmadığından 07.09.2005 tarihinde yapılan ödeme emri tebligatı kesinleşmiştir, icra mahkemesi ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü kendiliğinden nazara alamaz. YHGK. 30.03.2005 gün ve 2005/6-190-220 ve 28.09.2005 tarih 2005/6-518-518 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Kesinleşen takip üzerine yasal sürede ödemede bulunmadığından borçlunun temerrüdü de gerçekleşmiştir. Mahkemece tahliyeye karar verilmesi gerekirken istemin reddine karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın (BOZULMASINA) ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine 06.04.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı borçlu (şikayetçi) vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; şikayet dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek, haczin geçerli olup olmadığı ve icra müdürlüğü kararının hatalı olduğuna…” dair Yargıtay ilamının taraflarına tebliğ edilene kadar haciz şerhi askıda olup haczin kaldırılıp kaldırılmayacağı belli olmayıp, bu sebeple gerçek ve kesin bir haczin varlığından söz edilemeyeceğinden meskeniyet şikayeti için de yasal sürenin başlamadığını, Yargıtay’ın 25.12.2022 tarihinde taraflarına yaptığı ve ***”…haczin kaldırılmayacağı ve icra müdürlüğü kararının hatalı olduğuna…” dair ilam içeren tebligata kadar meskeniyet şikayeti süresinin başlamadığını ve Yargıtay’ın 25.12.2022 tarihinde yaptığı tebliğden itibaren de yasal süresi içerisinde meskeniyet şikayetinin yapıldığını, zira icra dosyalarında, borçluların haline münasip tek meskenleri için konulan her haczin yeni bir şikayet konusu edileceğinin kabul edilmesi borçluya her seferinde masraf, yargılama gideri ve...
İcra ve İflas Kanunu'nda, taşınmaz üzerine konulan haczin yenilenmesi diye bir müessese mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından olsa da konulan her haciz yeni bir haciz olup, borçlunun her hacze yönelik olarak şikayet hakkı vardır. Somut olayda, şikayetçi borçlu T1 adına kayıtlı şikayete konu taşınmazın tapu kaydına takip konusu dosya sebebiyle 08/02/2019, 28/10/2019 ve 20/01/2020 tarihlerinde haciz şerhi işlenmiştir. Oysa ki, borçlunun şikayet dilekçesinden, taşınmazın tapu kaydından, mahkemenin kabulünden ve takip dosyası içeriğinden de anlaşılacağı üzere, borçlu şikayetçinin taşınmaz kaydına işlenen son haczin 20/01/2020 tarihli olduğu ve bu haciz nedeniyle borçluya icra dosyasından gönderilen bir 103 davetiyesi bulunmadığı ve bu haczin daha önce öğrenildiğine dair dosya içerisinde bir belge bulunmadığına göre, icra mahkemesine yapılan meskeniyet şikayetinin süresinde olduğu anlaşılmaktadır....
AHM'nin 2017/559 Esas sayılı tazminat davasında verilen ihtiyati haciz kararı üzerine şikayetçiye ait araç ve ev üzerine ihtiyaten haciz konulduğu, şikayetçi tarafa 103 tebliğinin yapıldığı, meskeniyet şikayeti yerinde olmadığından talebin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından; şikayetçinin haczedilen ev dışında başkaca bir konutunun bulunmadığı, bu nedenle haczedilen taşınmaza ilişkin meskeniyet şikayetinin yerinde görüldüğü, ancak haczedilen taşınmazın değeri ile borçlunun kendisi, eşi ve 2 çocuğu ile birlikte yaşayabileceği haline münasip olarak edinebileceği bağımsız bölüm bedelleri arasında açık ara fark bulunduğundan, borçluya ait taşınmazın satılarak hacizli taşınmaz bedelinden 160.000,00 TL'nin borçlunun haline münasip ev alabilmesi için borçluya bırakılmasına, fazla bedelin alacaklı tarafa ödenmesine ilişkin şikayet talebinin kısmen kabul ve reddine karar verildiği gerekçesi ile; '' Şikayet talebinin KISMEN KABUL ve REDDİ ile, 1- Ankara 5....
Borçlunun meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu taşınmazına 28.06.2011 tarihinde tapuda haciz şerhi işlenmiştir. İİK'nun 103. maddesine ilişkin davetiyenin 09.08.2011, kıymet takdiri raporunun da 06.09.2011 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlunun 103 haciz davetiyesinin usulsüz tebliğ edildiğini ve kıymet takdirinin tebliği üzerine oğlunun bildirmesi neticesinde takipten ve hacizden haberdar olduğunu belirterek icra mahkemesine 09.09.2011 tarihinde başvurarak borca itiraz ettiği görülmektedir. Borçlu tarafından en geç borca itiraz ettiği 09.09.2011 tarihinde haczin öğrenildiği, buna karşın İİK'nun 82/1-12. maddesi uyarınca meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetinin bu tarihten itibaren 7 günlük süreden sonra 13.03.2014 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır....
İcra Müdürlüğünün 2020/27052 Esas sayılı dosyasından 07.05.2021 tarihinde saat 11.30- 11.35 arası yapılan 1165 adet muhtelif renk ve ebatlarda bay ve bayan gözlük ile 1 adet fakometre satışına ilişkin ihalenin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kıymet takdiri raporu ve 103 davetiyesinin usulsüz tebliğ edildiğini, 29.07.2021 tarihinde icra dosyasına vekaletname sunulduğunu, malların değerinin çok altında satılması sebebiyle ihalenin feshine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin alacağının tahsili amacıyla İstanbul 25.İcra Müdürlüğü 2020/27052 E....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil aleyhinde İnegöl İcra Müdürlüğünün 2018/35852 E. sayılı dosyası ile yapılan icra takibinde haczedilen Ankara ili Keçiören ilçesi Esentepe mahallesi 31820 ada 9 parsel 14 nolu meskenin haczedildiğine ilişkin borçluya gönderilen 103 davet tebliğine ilişkin tebliğ evrakı dilekçe ekinde sunulmuş ve 103 tebliğine ilişkin tebligatta yer alan kaşede tebligatın bizzat muhatabın kendisine tebliğ edilmiş olduğu yazılı ise de tebligatta atılı imzanın müvekkiline ait bir imza olmadığını, 103 tebliğ evrakının geçersiz olduğunu, Mahkememizce yapılacak bilirkişi incelemesi ile imzanın davacıya ait olmadığının anlaşılacağını, ayrıca ekte sunmuş oldukları imza sirküleri ve bir kısım medarı tatbik imzalı gösterir belgeler üzerinde atılı imzalar ile tebligattaki imzaların borçluya ait olmadığının gözle yapılacak bir tetkikle dahi anlaşılabilecek vaziyette olduğunu, haczedildiği bildirilen taşınmazın iştirakken elbirliği ile müvekkili...
Somut olayda mahkemece şikayetin süreden reddine karar verilmişse de; davacı borçlunun dava dilekçesinde ödeme emri tebliğ mazbatasının usulsüzlüğü iddiası yanında aynı zamanda 103 tebligatının usulsüzlüğü iddiası ve 10/03/2022 tarihli memur muamelesine şikayet ile hacizlerin kaldırılması isteminde de bulunduğu ve 103 davetiyesinin davacıya 22/02/2022 tarihinde tebliğ edildiği, bu tebliğ mazbatasının uyap evrak işlem kütüğüne göre de 07/03/2022 tarihinde okunduğu anlaşılmakla 103 davetiyesinin usulsüz tebliğ şikayeti ile 10/03/2022 tarihli memur muamelesine ilişkin şikayetlerin süresinde olduğu sabittir....
Maddesi kapsamında usule uygun şekilde hazırlanan davet kağıdının 31/07/2018 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu, bu aşamadan sonra davalı alacaklı vekilinin aynı hususta 16/10/2018 tarihli ikinci talebinin üzerine aynı şekilde İİK'nın 103. Maddesi kapsamında davet kağıdının 18/10/2018 tarihinde davacı borçluya tebliğ edildiği, davacı borçlunun bu ikinci tebligattan 4 gün sonra 22/10/2018 tarihinde iş bu şikayet yoluna başvurduğu görülmüştür. İİK'nın 103. Maddesi kapsamında aynı davet kağıdının ikinci kez tebliğ edilmiş olması ilk tebligatı geçersiz hale getirmeyeceğinden davacı borçlunun hacizden ilk tebligat tarihi olan 31/07/2018 tarihinde haberdar olduğu, bu tebligatın usulsüzlüğünün de ileri sürülmediği anlaşılmaktadır. Bu haliyle davanın 31/07/2018 tarihinden itibaren yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde olmak kaydıyla en son 07/08/2018 tarihinde açılması gereklidir. Dava tarihi ise 22/10/2018 dir....