Bu süre 103 davetiyesi tebliğinden, tebliğ yok ise öğrenme tarihinden başlar. Somut olayda, taşınmazın haczine ilişkin 103 davetiyesinin borçluya tebliğ edilmediği, icra takip dosyasından İİK'nun 121. maddesine dayanılarak alınan yetki ile haczedilmezlik şikayetine konu taşınmazda ortaklığın giderilmesi için.. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2012/957E.sayılı dosyasında dava açıldığı, anılan bu davanın dava dilekçesinde borçlu ...'den alacağının tahsili için icra takibi başlatıldığı ve dilekçede belirtilen taşınmazlarda ortaklığın aynen taksim, bu mümkün olmadığı takdirde satış suretiyle giderilmesinin talep edildiği, ekler bölümünde ise Ek3 olarak takyidatlı tapu örnekleri olduğunun belirtildiği, bu dava dilekçesinin davalı ...'ye açık tebligat şeklinde, içinde dava dilekçesi ve eklerinin olduğu belirtilmeden 04.09.2012 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır....
Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin taşınmazına konulan hacize ilişkin olarak meskeniyet şikayetinde bulunduklarını ve dosyanın halen derdest olduğunu, her iki dosyanın birleştirilmesine karar verilmesini, alacaklı tarafından 25.12.2020 tarihinde icra dosyasına vekalet sunduktan sonra müvekkiline taşınmazına haciz konulduğunu ve hatta satış işlemlerine geçildiğinin taraflarınca öğrenildiğini, tebligatın müvekkilin yıllardır fiilen oturduğu ve aynı zamanda mernise kayıtlı adresi olan takip talebinde de yazılı adrese 103 davetiyesi gönderdiğini, ancak postacının tebligat kanununda yer alan hiçbir araştırmayı yapmadan tebligatı bila ikmal iade etmiş olduğunu akabinde de TK 21/2 maddesine göre yeniden 103 davetiyesinin tebliğe çıkarıldığını ve muhtara yapılan bu tebligattan da müvekkilinin haberinin olmadığını, bu nedenle 103 davetiyesinin düzeltilmesi ile tebliğ tarihinin icra dosyasına taraflarınca vekaletin sunulduğu 25.12.2020 tarihi olarak kabulüne karar verilmesini...
Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; borçluya 10/10/2017 tarihinde tebliğe çıkarılan İİK'nun 103. maddesi gereğince düzenlenen davet kağıdının borçlunun cezaevinde olduğundan bila tebliğ döndüğünü, borçlunun cezaevinden çıkmasından sonra bilinen adresine gönderilen tebligatın da iade dönmesi üzerine borçlunun mernis adresine TK'nun 21/2 maddesine göre İİK'nun 103. maddesi gereğince düzenlenen davet kağıdının 12/10/2018 tarihinde tebliğ edildiğini, şikayetin süresinde olmadığını, taşınmazın kirada olduğunu ve borçlunun haline münasip mesken iddiasının araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/541 Esas sayılı dosyasında verilen "tasarrufun İptali" kararı uyarınca düzenlenilen 15/06/2022 tarihli örnek 4- 5 icra emri ile T1 borçlu olarak icra dosyasına eklendiği, icra emrinde toplam alacağın 187.954,33 TL olduğu, T1 hissedarı olduğu şikayete konu taşınmazlar üzerine haciz şerhi işlendiği, şikayetçi borçluya taşınmazların haczine ilişkin iki ayrı 103 davetiyesi gönderildiği, bu davetiyelerden birinin 05/08/2022 tarihinde, diğerinin ise 29/08/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davetiyelerin içeriğinde ve tebliğ mazbatası üzerinde taşınmaz bilgilerine ilişkin açıklama bulunmadığı, hangi davetiyenin meskeniyet şikayetine ilişkin taşınmaz için gönderildiğinin tereddüte yer vermeyecek şekilde tespitinin mümkün olmadığı, bu nedenle hak kaybına neden olmamak bakımından ikinci olarak tebliğ edilen 103 davetiyesi tebliğ tarihi dikkate alınmak suretiyle, 05/09/2022 tarihinde yapılan şikayetin süresinde olduğunu kabulü gerektiği, davacı şikayetçinin takip dosyasına...
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 169. maddesine dayalı borca itiraz, İİK'nın 58 ve 61. maddelerine dayalı dayanak belgenin ödeme emri ekinde tebliğ edilmediği şikayeti, İİK'nın 85. maddesine dayalı taşkın haciz şikayeti ile İİK'nın 82/1- 12. maddesi uyarınca meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetine ilişkindir. İİK'nın 169. maddesine dayalı borca itirazın ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 5 gün ve İİK'nın 58 ve 61. maddelerine dayalı dayanak belgenin ödeme emri ekinde tebliğ edilmediği şikayetinin ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 7 gün içinde yapılması gerektiği, somut olayda ödeme emrinin davacılara 04/06/2018 tarihinde ayrı ayrı tebliğ edildiği, itiraz ve şikayetin anılan sürelerden sonra 13/09/2019 tarihinde yapıldığı, dava dilekçesinde gecikmiş itirazdan bahsedilmediği anlaşılmakla bu yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir....
Somut olayda ödeme emri tebligatının davacı şikayetçinin Duaçınarı Mahallesi Karlıdağ Caddesi 103/1 Yıldırım Bursa adresine tebliğ edildiği, şikayete konu taşınmaza ilişkin olarak davacıya çıkartılan 103 davetiyesi ve kıymet takdir raporuna ilişkin tebligatın iade dönmesi üzerine Teb Kanunu 35. Maddeye göre ödeme merinin tebliğ edildiği adrese tebliğin yapıldığı, davacı tarafından kendisine tebligat yapılmadığı, 02.11.2020 tarihinde haberdar olunduğu beyan edilerek meskeniyet şikayetinde bulunulduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince tebligatın yapılmadığı ve ıttıla tarihine ilişkin araştırma ve değerlendirme yapılmadan, kamu düzenine ilişkin ve resen değerlendirilmesi gereken şikayetin süresinde yapılıp yapılmadığına ilişkin gerekçeye yer verilmeden işin esası hakkında hüküm tesisi isabetsizdir....
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, dava dilekçesinin taraflarına tebliğ edilmediğini, savunma haklarının kısıtlandığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, 08/12/2017 tarihli haciz ile ilgili olarak yaptıkları meskeniyet şikayetlerinin kısmen kabulüne karar verildiğini, alacaklı tarafça bu hacizle ilgili süresinde satış talebinde bulunulmadığını, sonradan aynı taşınmaz için haciz konulmasının dürüstlük ve iyiniyet kuralına aykırı olduğunu, daha önceki meskeniyet şikayetleri kısmen kabul edildiği için aynı taşınmaz için gerçekleştirilen sonraki haciz yönünden aynı şikayette bulunmalarının usul ekonomisine aykırı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Davacı borçlu istinaf başvuru dilekçesinde özetle, 103 davet kağıdının tarafına hiçbir şekilde ulaşmadığını, yargılama sırasında 103 davetiyesinin TK'nun 21. Maddesi uyarınca tebliğ edildiğini öğrendiğini, tebligatın usulüne uygun olmadığını, haber verilen kişinin komşusu olmadığını, bu kişinin adresi ile kendi adresi arasında 5 km'den fazla mesafe bulunduğunu, şikayetinin süresinde olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Somut olayda, şikayete konu hacize ilişkin olarak icra dosyasından davacı borçluya 24.11.2020 tarihinde 103 davet kağıdının tebliğ edildiği, borçlunun 04.10.2021 tarihinde meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu, şikayetinde 103 davet kağıdı tebligatının usulsüz olduğunun ileri sürülmediği anlaşılmıştır....
İle kaydı yapılarak yeniden yargılamaya başlandığı, 17/04/2019 tarihli 6. celsede davacı tarafa usulüne uygun olarak delil avansı ihtarı yapıldığı ancak delil avansının ikmal edilmediği, haczedilemezlik(meskeniyet) şikayetinin keşif icra edilemeden ve bilirkişi incelemesi yapılmadan karar bağlanmasının mümkün olmadığı, böylece şikayet konusunun ispatlanamadığı anlaşılmakla şikayetin reddine dair hüküm kurulmuştur....
Borçluya gönderilen 13 örnek ihtarlı ödeme emri 29/05/2014 tarihinde 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 21.maddesine göre tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü yargılamada ileri sürmediği gibi icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürüp, tebliğ tarihini düzelttirmemiştir. Davalıya duruşma gününü bildirir meşruhatlı davetiye 21/10/2014 tarihinde tebliğ edilmiş ve davalı 03/12/2014 günlü duruşmaya katılmıştır. Davalı borçlu süresinde bir itirazda bulunmadığından 29/05/2014 tarihinde yapılan tebligat kesinleşmiştir. İcra mahkemesi ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü kendiliğinden nazara alamaz. YHGK.30.3.2005 gün ve 2005/6-190-220 ve 28.09.2005 tarih 2005/6-518-518 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Bu durumda mahkemece, işin esasının incelenerek neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır....