İcra Müdürlüğünün 2020/19287 Esas sayılı dosya ile eşi Ömer Odabaşı aleyhine başlatılan takip kapsamında müvekkilinin eşine ait haline münasip tek ev ve aile konutu şerhi bulunan İstanbul ili Maltepe ilçesi Başıbüyük Mahallesi 15422 ada 9 parsel sayılı 15 nolu bağımsız bölüme haciz konulduğunu, aile konutu olan bu bağımsız bölüm dışında takip borçlusuna ait İstanbul ili Üsküdar ilçesi Bulgurlu Mahallesi 2276 ada 30 parsel sayılı arsa bulunduğunu, bu arsanın haczedilmesi halinde borcu ödemeye yeteceğini, borçlu ve ailesinin mağduriyetine sebep olacak şekilde oturulan tek eve haciz konulmasının kötü niyeti gösterdiğini, müvekkilin bakıma muhtaç yaşlı annesi ve engelli kız kardeşinin de davacı eşi ve çocuğu ile birlikte yaşadıklarını, sürekli doktor gözetimine ihtiyaç duydukları için evin bulunduğu yerin sağlık birimlerinin kolayca ulaşabileceği bir mahalde olduğunu, bu nedenle oturulan semtin önem arz ettiğini bildirerek, taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir...
Emsal Hukuk Genel Kurulu kararında yer alan yerel mahkemenin “direnme gerekçesinde” açıkça belirtildiği üzere Türk Medeni Kanununun madde 194 hükmü ile eşlerin fiil ehliyetine getirilen sınırlama aile konutuna şerhin konulması ya da konulmaması koşuluna bağlanmadığı gibi işlem tarafı olan üçüncü kişinin iyiniyetli olup olmamasının da herhangi bir önemi bulunmamaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır....
Emsal Hukuk Genel Kurulu kararında yer alan yerel mahkemenin “direnme gerekçesinde” açıkça belirtildiği üzere Türk Medeni Kanununun 194. madde hükmü ile eşlerin fiil ehliyetine getirilen sınırlama aile konutuna şerhin konulması ya da konulmaması koşuluna bağlanmadığı gibi işlem tarafı olan üçüncü kişinin iyiniyetli olup olmamasının da herhangi bir önemi bulunmamaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır....
Tapu kaydına “aile konutu şerhi” konulması istenilen taşınmazın davalının babası ... adına kayıtlı olduğu, ...'nin 17.01.2012 tarihinde vefat ettiği ve taşınmazın halen mirasçılar arasında elbirliği halinde mülkiyete tabi olduğu anlaşılmaktadır. Davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan Türk Medeni Kanunun 194/3. maddesine göre “aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini isteyebilir. Aile konutu şerhi aile konutu olarak özgülenen ve eylemli olarak aile konutu olarak kullanılan diğer eş adına tapuda kayıtlı taşınmazın tapu kaydı üzerine konulur. Kanunda aile konutu olarak özgülenen taşınmazın tam mülkiyetinin diğer eş adına kayıtlı olması gerektiğine dair bir sınırlandırma bulunmaktadır. Şerhin konulabilmesi için taşınmazın aile konutu olarak özgülenmiş olması ve diğer eşe ait olması yeterlidir. Aile konutu şerhi konulması taşınmaza tam bir koruma sağlamaz....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, aile konutu olduğu iddia edilen taşınmazın, malik olmayan eşin rızası alınmadan satıldığından bahisle Türk Medeni Kanununun 194. maddesi gereğince, davalı ... adına olan tapu kaydının iptaline ve yeniden davalı eş Adem adına tescili ile taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulması istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi konulmuş olmasa da eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır....
Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa dahi aile konutudur. Eş söyleyişle şerh konulduğu için aile konutu olmamakta aksine aile konutu olduğu için şerh konulabilmektedir. Bu nedenle aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh “kurucu” değil “açıklayıcı“ şerh özelliğini taşımaktadır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, “emredici” niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak “belirli olan” bir işlem için verilebilir....
Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi "konulmuş olmasa da' eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa dahi aile konutudur. Eş söyleşiyle şerh konulduğu için aile konutu olmamakta aksine aile konutu olduğu için şerh konulabilmektedir. Bu nedenle aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh "kurucu" değil açıklayıcı" şerh özelliğini taşımaktadır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, "emredici" niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak "belirli olan" bir işlem için verilebilir....
İcra Müdürlüğü'nün 2016/4082 esas sayılı icra takibinin borçlusu olan davacı aleyhine alacaklı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip yapıldığı, meskeniyet şikayetine konu olan taşınmaza da bu icra dosyasından ipotek konulduğu, ipotekli takiplerde haciz aşaması olmadığı, dolayısıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takiplerde meskeniyet şikayetinde bulunulamayacağı" gerekçesi ile, "1- Meskeniyet şikayetinin REDDİNE, " karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı-borçlu vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesine vermiş olduğu dilekçe kapsamını aynen tekrarla, meskeniyet şikayetinin herhangi bir şarta bağlı olmadığını, borcun kaynağının ne olmasına ilişkin yasal bir düzenlemenin de bulunmadığını, müvekkilin haline münasip tek konutunun haczedilemeyeceğini beyanla, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir....
Emsal Hukuk Genel Kurulu kararında yer alan yerel mahkemenin "direnme gerekçesinde açıkça belirtildiği üzere Türk Medeni Kanunu madde 194 hükmü ile eşlerin fiil ehliyetine getirilen sınırlama aile konutuna şerhin konulması ya da konulmaması koşuluna bağlanmadığı gibi işlem tarafı olan üçüncü kişinin iyiniyetli olup olmamasının da herhangi bir önemi bulunmamaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesine göre, "Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemiz, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki haklan sınırlayamaz, Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi "Konulmuş olmasa da" eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa dahi aile konutudur....
Emsal Hukuk Genel Kurulu kararında yer alan yerel mahkemenin “direnme gerekçesinde” açıkça belirtildiği üzere TMK m. 194 hükmü ile eşlerin fiil ehliyetine getirilen sınırlama aile konutuna şerhin konulması ya da konulmaması koşuluna bağlanmadığı gibi işlem tarafı olan üçüncü kişinin iyiniyetli olup olmamasının da herhangi bir önemi bulunmamaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa dahi aile konutudur....