Somut olayda, meskeniyet iddiası nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde bulunulan taşınmazın tamamı şikayetçi boçlu adına kayıtlı olup, tapu kaydında ... ili ... ilçesi, ... mahallesi ... ada ... parsel ... blok ... kat ... nolu mesken olduğu anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; taşınmazın değeri 160.410,56 TL olarak belirlendikten sonra dava konusu taşınmazın ve bulunduğu bölgedeki konutların orta sınıf yapılar olup lüks sınıfta olmadığı, taşınmaz sahibinin başka bir konutu yoksa dava konusu dairenin kalan aile bireylerinin sayısı ve değeri muhit de irdelendiğinde haline münasip ev olduğu' bildirilmiştir. Rapor bu hali ile hüküm kurmaya elverişli değildir. Zira asıl olan borcun ödenmesi olup, borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunduğu semtte veya o yere yakın semtte meskeninin bulunması zorunlu değildir. Bu nedenle borçlunun daha mütevazi yerlerde haline münasip edinebileceği meskenin değerinin belirlenmemesi doğru görülmemiştir....
bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz."...
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının işbu davayı açma hakkı ve aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, aile konutu şerhinin varlığının o taşınmazı doğrudan aile konutu haline getirmediğini, taşınmazın aile konutu niteliğinde olmadığını, gerek ipotek tarihinde gerekse de daha sonradan söz konusu taşınmazda davacı ile eşinin ikamet etmediğini, davacının eşinin çektiği kredinin niteliği gereği sübvansiyonlu olması ve tarımsal krediyi de içermesi hasebiyle eş rızasının aranmayacağını, satış ilanının da hem borçluya hem davacıya tebliğ edildiğini, takibin hiçbir aşamasında ve ihale tarihine kadar süresinde meskeniyet iddiasında bulunulmadığını, taşınmaz satışının durdurulması hususunda tedbir talebinde de bulunulmadığını ve satış işleminin hiçbir surette şikayet edilmediğini, tapu kaydına şerh koydurduğu tarihte davacının ipotekten, icra dosyasından haberdar olduğunu, tüm takyidat ilgililerine tebligat yapıldığını, zarar unsuru bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini...
İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/533 Esas sayılı dosyasında her iki müvekkili yönünden aynı konuta ilişkin meskeniyet iddiasının kabulüne karar verildiğini, müvekkili T1'in bu icra dosyasında doğrudan T2 ile birlikte borçlu konumunda olduğunu, T1'in davaya konu edilen evde ikamet eden, barınma ihtiyacını burada karşılayan ve bu evden doğrudan yararlanan bir birey olduğunu, takip borçlusu olmakla birlikte, ev üzerinde herhangi bir hissesi olmadığı kabul edilse dahi, bu ev hakkında meskeniyet iddiasında bulunmakta hukuki yararının olduğunu, bu konutun tapudaki şerhten de anlaşılacağı üzere aile konutu olduğunu, İzmir 1. İcra Hukuk Mahkemesince alınan 02/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda, taşınmazın borçlu davacıların haline münasip olduğu kanaatine varıldığını belirterek, kararın redde ilişkin kısmının kaldırılmasına ve davanın her iki müvekkili yönünden kabulüne karar verilmesini istemiştir....
İcra Müdürlüğünün 2018/26007 sayılı icra dosyasında müvekkili aleyhine başlatılan takipte müvekkilinin aile konutu olarak kullandığı taşınmazına haciz konulduğu tebliğ edilmediğini, henüz haberdar olduğunu, müvekkilinin haczedilen evinin eşi iki kızı ve bakıma muhtaç kayın validesi ile birlikte yaşadığı haline münasip ev olduğundan haczedilemeyeceğini beyanla, meskeniyet şikayetinin kabulü ile, müvekkiline ait İstanbul Ataşehir Küçükbakklaköy mah. ada/parsel 2936/1 de tapuya kayıtlı "İstanbul İli, Ataşehir ilçesi, Barbaros mahallesi, Halk caddesi, Kardelen Sokak, Baytur Stargate Konutları 1. blok, daire 24" adresindeki meskenin 1/2 hissesine konulan haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 09/07/2021 NUMARASI : 2020/584 ESAS 2021/662 KARAR DAVA KONUSU : Meskeniyet İddiası KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde istinaf yolu ile tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için düzenlenen inceleme raporu dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; mesken niteliğindeki taşınmazın sicil kaydı üzerine haciz uygulandığını, örnek no:22 davet kağıdının tarafına 25/08/2020 tarihinde tebliğ edildiğini ve süresinde şikayette bulunduğunu, söz konusu taşınmazın haline münasip ve aile konutu olarak kullandığını bu nedenle süresi içerisinde meskeniyet iddiasında bulunduğunu, haczedilmezlik şikayetinin kabulü ile dava konusu taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Maddesine göre eşlerden biri, diğer eşin rızası olmadan aile konutu ile ilgili kira sözleşmesi feshedemeyeceğini, aile konutunu devredemeyeceğini veya aile konutu üzerindeki haklarını sınırlayamayacağını, aile konutunun maliki olan eşin aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun satılması veya ipotek edilmesi gibi tek başına bir ayni hakla sınırlandıramayacağını, bu sınırlamanın ancak diğer eşin açık rızası alınarak yapılabileceğini, açıklanan nedenlerle meskeniyet şikayetinin kabulü ile haline uygun mesken üzerinden haczin kaldırılmasını, satışın iptal edilmesini mahkememizden talep ve dava etmiştir. Davalı taraf, iddiaların yersiz olduğundan bahisle davanın reddini talep etmiştir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 82/1- 12 maddesine dayalı meskeniyet şikayetine ilişkindir. İİK'nın 82/1- 12. maddesine göre, borçlunun haline münasip evi haczedilemez. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı, borçlunun haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki "aile" terimi, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. Meskeniyet şikayetinin dinlenmesi için borçlunun sürekli o evde oturması da şart değildir. Haczedilmezlik şikayetinde önemli olan, meskenin borçlunun haline münasip olup olmadığıdır. Mahkemece davacının ekonomik ve sosyal durumu kolluk aracılığı ile araştırılmış, davacının eşi, oğlu ve torunu ile birlikte yaşadığı tespit edilmiş, davacının nüfus aile kayıt tablosuna göre, 1987 doğumlu oğlu Mustafa'nın 14/05/2015 tarihinde boşandığı anlaşılmıştır....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 03/06/2021 NUMARASI : 2021/139 ESAS 2021/328 KARAR DAVA KONUSU : Meskeniyet İddiası KARAR : Mersin 4. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 03/06/2021 tarih 2021/139 esas 2021/328 karar sayılı mahkeme kararının davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine işin gereği görüşülüp düşünüldü: DAVA: Davacı borçlu dava dilekçesinde özetle; alacaklı tarafından Mersin 7.İcra Dairesinin 2017/2910 esas sayılı dosyası ile aleyhinde icra takibi başlatıldığını, dosya kapsamında ailesiyle birlikte yaşadığı evine haciz konulduğunu kıymet takdirinin tarafına tebliğ edilmesi üzerine öğrendiğini, haczedilen taşınmazın aile konutu olduğunu ve mesken olarak kullandıklarını beyan ederek meskeniyet şikayetinin kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Emsal Hukuk Genel Kurulu kararında yer alan yerel mahkemenin "direnme gerekçesinde açıkça belirtildiği üzere Türk Medeni Karınım madde 194 hükmü ile eşlerin fiil ehliyetine getirilen sınırlama aile konutuna şerhin konulması ya da konulmaması koşuluna bağlanmadığı gibi işlem tarafı olan üçüncü kişinin iyiniyetli olup olmamasının da herhangi bir önemi bulunmamaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesine göre, "Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemiz, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi "Konulmuş olmasa da" eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konukluğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır....