İcra Müdürlüğünün 2019/9947 Esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan takip nedeniyle müvekkiline ait taşınmazının haczedildiğini, müvekkilinin söz konusu taşınmazı aile konutu olarak kullanıldığını, müvekkiline ait haline münasip bir taşınmaz olduğunu, İİK'nun 82/12 maddesi gereğince haciz yapılamayacağını belirterek, haczedilmezlik şikayetlerinin kabulüne, taşınmaz üzerine konulan haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Sınırlandırma, aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple, tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Eş söyleyişle şerh konulduğu için aile konutu olmamakta, aksine aile konutu olduğu için şerh konulabilmektedir. Bu nedenle aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh "Kurucu" değil "Açıklayıcı" şerh özelliğini taşımaktadır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, "Emredici" niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak "Belirli olan" bir işlem için verilebilir....
Emsal Hukuk Genel Kurulu kararında yer alan yerel mahkemenin “direnme gerekçesinde” açıkça belirtildiği üzere TMK m. 194 hükmü ile eşlerin fiil ehliyetine getirilen sınırlama aile konutuna şerhin konulması ya da konulmaması koşuluna bağlanmadığı gibi işlem tarafı olan üçüncü kişinin iyiniyetli olup olmamasının da herhangi bir önemi bulunmamaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları smırlayamaz. Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa dahi aile konutudur....
A.Ş.’nin kötü niyetinin ve muvafakatnamedeki bu sahteliğin, bunu hazırlayan banka yetkilisiyle diğer davalının ortaklaşa olarak hazırlandığının ya da yetkilinin bilgisi dahilinde gerçekleştiğinin ispat edilemediği gerekçesiyle ipoteğin kaldırılması davasının reddine, dava konusu taşınmaza aile konutu şerhi konulması davasının ise kabulüne karar verilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma, aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa dahi aile konutudur....
Maddesi kapsamında meskeniyet şikayetinde bulunduğu, ilk derece mahkemesince 2017/24 esas sayılı dosya üzerinden 22/02/2018 tarihinde verilen karar ile şikayetin kısmen kabulüne, İİK 103....
Alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın değeri, taşınmazın bulunduğu mevkii, meskenin üzerinde bulunduğu arsa ile birlikte ve objektif veriler esas alınarak belirlendiği, davacının haline münasip evin ise davacının sosyal ve ekonomik durumu ile eşi ve iki çocuğu ile yaşıyor olması, şikayete konu evin zaten bulunduğu ilçenin mütevazi semtinde olması, evin özellikleri nazara alındığında borçlunun ve ailesinin haline münasip konutu olduğunun belirlendiği, bu haliyle raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmakla, bu rapor gözetilerek mahkemece davacının meskeniyet şikayetinin kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
Ayrıca şikayetçi borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunabilmesi için şikayete konu meskende oturması zorunlu değildir. Şikayete konu meskenin kiraya verilmiş olması meskeniyet şikayetinde bulunulmasına engel teşkil etmez. Mahkemesince de belirtildiği üzere; davacının haczedilen meskeni dışında başka meskeninin bulunmadığı, mahkemece aldırılan bilirkişi raporuna göre taşınmazın değerinin 1.330.000,00 TL olduğu, davacı borçlunun ekonomik ve sosyal durumuna göre haline münasip yaşanabilir bir meskenin piyasa değerinin 575.000,00 TL olduğu belirlenmiştir....
İİK'nun 82/12. maddesi gereği meskeniyet şikayetinde bulunulabilmesi için, borçlunun adına kayıtlı meskende bizzat oturması şart olmadığı gibi, burayı kiraya vermesi de anılan şikayette bulunmasına engel değildir. Bir başka deyişle meskeniyet şikayetinin dinlenmesi için borçlunun o evde oturması şart değildir. Bu nedenle mahkemece davanın davacının söz konusu evde ikamet etmediği, eşi ve bir çocuğuyla birlikte Bergama'da ikamet ettiği, davacının Ayvalık'taki taşınmazın satılması halinde sosyal ve ekonomik durumunda önemli bir değişikliğin meydana gelmeyeceği gerekçesiyle reddi yerinde değildir. Yargılama sırasında alınan raporda davaya konu taşınmazın değeri 270.000,00 TL olarak belirlenmiş olup davacının bakmakla yükümlü olduğu kişiler ile birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel tespit edilmemiş ancak davaya konu taşınmazın meskeniyet iddiasına konu olabilecek bir taşınmaz olduğu görüşüne yer verilmiştir....
Aile Mahkemesi TARİHİ : 22/01/2015 NUMARASI : 2013/500-2015/19 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılması ve aile konutu şerhi konulması istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı Kenan'ın kötü niyetinin ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma, aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir....
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, "Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi konulmuş olmasa da eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, emredici niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak "belirli olan” bir işlem için verilebilir....