Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı vekili hernekadar Anayasa Mahkemesi kararı gereğince borçlunun eşinin aile konutu ile ilgili dava açma hakkı olduğunu ileri sürmüş ise de; YHGK'nun 23.01.2013 tarih 2012/12- 704 E- 2013/79 K sayılı kararında "bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı, adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir" şeklinde haline münasip evi tanımlamıştır. TBK 194 madde de aile konutu eşlerin bütün yaşam ve faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön verdiği acı ve tatlı günler içinde yaşadığı, anılarla dolu bir alandır. şeklinde aile konutunu tanımlarken aradığı kriterler farklıdır. Dolayısıyla her haline münasip ev aile konutu olmadığı gibi, her aile konutu da haline münasip ev olmak durumunda değildir....

İstinaf Sebepleri Anayasa Mahkemesi'nin emsal kararları doğrultusunda borçlunun eşinin aile konutuna ilişkin güvenceden yaralanarak meskeniyet şikayetinde bulunabileceğinden bahisle yerel mahkeme kararının kaldırılarak şikayetin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "somut olayda, meskeniyet şikayetinde bulunan kişi takip borçlusu...'ın eşidir. Hacze konu taşınmazın tapu kaydında aile konutu şerhi bulunmamaktadır. Dolayısıyla, Anayasa Mahkemesinin anılan hak ihlali kararının somut uyuşmazlıkta uygulanamaz. Şikayet tarihi itibarı ile hacze konu taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi bulunmadığından ve şikayetçi takibin borçlusu olmadığından, davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir." gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A....

    talep edildiğini, işbu mesken müvekkilinin aile konutu olduğunu, hacze konu taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi bulunduğunu, söz konusu taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir....

    İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesine sunduğu dilekçede, aile konutu olarak özgülenen Bursa ili, Nilüfer ilçesi, Demirci Mh., 3990 ada 9 parsel sayılı taşınmazlarına konulan hacizlerin kaldırılmasını, meskeniyet iddialarının kabulü ile konut içinde bulunan eşyaların haczedilmemesi hususunda tedbir kararı verilmesini talep ettiğini, mahkeme tarafından davanın reddine dair karar verildiği, ilk derece mahkemesinin tensip zaptı dahi düzenlemediğini, tensip zaptı tutulsaydı ve davacı olarak cevap vermeleri istenseydi dava konusu aile konutunun hem maddi anlamda aile konutu olarak kullanıldığı hemde hukuken taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulduğunun ispat edileceğini, mahkemenin belge sunma hakkını ve savunma hakkını kısıtladığını, Eşi TC nolu Bedri Ceylan adına kayıtlı taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığını, eşinin otuz üç yıldır tacir olup, şirket ortağı olarak tacirlik yaptığını, eşine ait şirketin ekonomik krizden derinden etkilendiğini...

    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Meskeniyet iddiasında bulunma hakkının sadece takip borçlularına tanınmış bir hak olduğunu, lehine aile konutu şerhi verilmiş olsa bile icra takibinde taraf olmayan kişi tarafından meskeniyet iddiasında bulunulamayacağını, meskeniyet iddiasının yasal süresi için yapılmadığını, meskeniyet iddiasına konu taşınmazın hacizli yolu ile takipten değil, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip dosyasından satışa çıkarıldığını, taşınmazın ipotek edilmiş olması halinde, ipotek alacaklısına karşı meskeniyet iddiasında bulunulamayacağını, meskeniyet iddiasına konu taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi olsa bile, davacının taşınmaz üzerinde müvekkili banka lehine ipotek kurulmasına dair açık izni ve rızası olduğunu, haczedilen meskenin aile konutu niteliğinde olması taşınmaza haczedilmezlik vasfını kazandırmayacağını, meskeniyet iddiasına konu taşınmaz üzerinde, müvekkili banka lehine ipotek tesis edildiğini, davacı tarafça açıkça izin ve rıza gösterilen...

    Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, genel haciz yoluyla ilamsız takipte İİK 82/1-12. maddesi gereği meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayeti istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1., 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, ... 2., İİK md.82/1-12, 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. Meskeniyet şikayetinde bulunma hakkı yalnız borçluya aittir. Borçlu dışındaki üçüncü kişilerin bu hakkı bulunmamaktadır. Haczedilen evin (meskenin) aile konutu olması, tapu kütüğünde aile konutu şerhi olması halinde dahi borçlunun eşinin meskeniyet şikayetinde bulunma hakkı yoktur....

      İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davanın taraf sıfatı yokluğundan (davacının meskeniyet iddiasında bulunma hakkı olmadığı kanaatiyle) usulden reddine karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmaz kaydına 27/03/2006 tarihinde aile konutu şerhi konulduğunu, davacı ile borçlunun ayrı yaşamasının meskeniyet iddiasında bulunulmasına engel olmadığını, taraflar arasındaki evlilik birliğinin de hukuken devam edip şerhin kaldırılmadığını, aile konutunda hak sahibi olan eşin müşterek evi terk etmesinin konutun aile konutu vasfını ortadan kaldırmadığını, müvekkilinin aile konutu üzerinde aynı bir hakka sahip olmamakla birlikte aile konutunda barınmaya devam ederek aile konutu korunmasından faydalanması gerektiğini, aile konutunun haczedilmezliğinin Anayasa ve kanunlarla güvence altına alındığını beyanla, istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir....

      Dairemizce yapılan değerlendirmede; Meskeniyet şikayetinde bulunulan T1 icra dosyasında taraf sıfatının olmadığı, takip borçlusu Salim Erciyes'in eşi olduğu, her ne kadar mahkemece celp edilen şikayete konu taşınmazın tapu kaydında 24/10/2019 tarih, 28134 yevmiye numarası ile şikayetçi lehine aile konutu şerhi bulunmakta ise de aile konutu şerhinin şikayetçiye meskeniyet şikayetinde bulunma hakkını tanımayacağı, Anayasa Mahkemesince bireysel başvuru üzerine verilen karar ancak o davadaki taraflar lehine hak doğrucu işlem olup 2004 sayılı İİK'nun 82/12. maddesi de iptal edilmediğinden Yargıtay 12....

      Yargılama bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde, borçlunun ve ailesinin hâline münasip aile konutu vasfında olduğu tespit edilen taşınmazın (bkz. § 11) üzerine konulan hacizden doğrudan etkilenecek başvurucunun aile konutuna ilişkin güvencelerden yararlanarak meskeniyet iddiasıyla dava açabileceği, dolayısıyla mahkemenin dava ehliyetine ilişkin daraltıcı yorumunun Anayasa’nın 20. ve 41. maddelerindeki güvencelere uygun olmadığı anlaşılmaktadır. " gerekçesi ve aile hayatına saygı hakkının öngördüğü pozitif yükümlülükler yerine getirilmediğinin anlaşıldığından bahisle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir. Somut olayda, meskeniyet şikayetinde bulunan T2 takip borçlusu diğer davacı T1 eşidir. Yine, taşınmaz kaydında dava tarihinden, hatta 103 davetiyesi tebliğ tarihinden önce 09/11/2020 tarihinde konulan aile konutu şerhi bulunmaktadır....

      İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 08 Nisan 2020 tarih ve 31093 sayılı Resmî Gazete’de Anayasa Mahkemesinin 12 Aralık 2019 tarih ve 2016/10454 başvuru numaralı Emine Göksel başvurusuna ilişkin kararda yüksek mahkemenin; haczedilen taşınmazın aile konutu niteliğinde olması hâlinde borçlu ile alacaklının farklı menfaatlerinin dengelenmesinde Anayasada öngörülen aile hayatına saygı hakkına yönelik güvencelerin de devreye girdiğini vurgulayan mahkeme, bu durumda hacze konu olan evin borçlunun hâline münasip olup olmadığı değerlendirilirken bunun aynı zamanda bir aile konutu olduğu hususunun da göz önünde bulundurulması gerektiğini, haczedilen evin aile konutu olduğu hâllerde hâline münasip ev kavramının sadece borçlunun değil, borçlunun ve ailesinin sosyal ve ekonomik durumuna uygun olan konut şeklinde anlaşılacağını, dava ehliyetine ilişkin daraltıcı yorumunun Anayasadaki güvencelere uygun olmadığını belirttiğini...

      UYAP Entegrasyonu