Davalı taraf ise taşınmaza tecavüz etmediğini, kaldı ki aynı taşınmazla ilgili olarak Sarız Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2015/55 E. ve 2015/125 K. sayılı kararı ile meraya tecavüzden dolayı 6.838,22 TL. tazminata mahkum edildiğini ve bu parayı da ödediğini, ancak davacı kurumun tazminatı ödemesine rağmen merayı eski hale getirmeyerek ikinci kez tecavüz etmiş gibi işlem yaptığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dosya arasında bulunan 148 ada 29 parsel sayılı mera parseline ilişkin kadastro tutanağına göre; taşınmazın kadimden beri mera olarak kullanıldığı ve İl Mera Komisyonu'nun 16.07.2007 tarih ve 3825 sayılı yazı ekindeki haritaya da aynen uyduğu belirtilmek suretiyle taşınmaz mera olarak sınırlandırılmıştır....
Merayı kullanma hakkına sahip köy tüzel kişiliği ile meranın sahibi olan Hazinenin suçtan zarar gören konumunda oldukları göz önüne alındığında, meraların sahibi olup üzerinde sınırlı da olsa tasarruf, denetleme ve koruma yetkisi bulunan Hazinenin, meraya tecavüz suçlarında doğrudan zarar gördüğü, buna bağlı olarak davaya katılma ve verilecek kararlara karşı kanun yollarına başvurma hak ve yetkisinin bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 31.05.2016 gün ve 992-290; 15.03.2016 gün ve 981-129; 14.01.2014 gün ve 222-6; 18.02.2014 gün ve 130-71 sayılı kararları da bu doğrultudadır....
istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece davanın kabul gerekçesinde "davalı tarafça davaya konu olan mera vasıflı taşınmazlar üzerinde gösterilen alanların işgal edildiğini ve bu işgal edilen alanların yapılan tespitten sonra bir kısmının terk edildiğinin bir kısmının ise halen terk edilmediğinin gözlemlendiğini, bu alanların davalı tarafından kullanılmakta olduğunun davalının kabulünde olduğunu, söz konusu ihlalin davalının kabulünde olup sabit olduğunu, savunmaya ilişkin hiçbir belge sunulmadığını, bilirkişi raporu ile hesaplanan eski hale getirme bedeline hükmedilmiş olup," denilmek sureti ile neden davanın kabulüne kararın verildiği belirtildiğini, ancak yargılama aşamasında alınan rapor ile kadastro tespitlerinin farklı ve uyumsuz olması nedeni ile davanın kabulüne karar verilecek olmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olacağını, dosya kapsamında alınmış olan 08/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda işgal ettiği iddia edilen 41.4'7/4 m2 lik alana göre kuzeyde kalan kısımda merayı...
Tapulama Mahkemesine verilen 11.11.1982 tarihli havale dilekçesinde; müvekkillerine ait ve ... tapusunda cilt:167, sayfa:32, sıra:159 ve 28.12.1970 tarihli kayıtlı ... çiftliğindeki 1576 parsele ait mera tapusu içerisinde kalan ve davalılar adına kayıtlı bulunan tapulu taşınmazın tapulama tespiti esnasında miktarına itibar edilmediğini, her ne kadar ... tarafından tespite itiraz edilmişse de, itiraz konusu taşınmazın sınırlarının mera okuması Hazine ile ilgisi olmayıp müvekkkillerine ait tapulu merayı sınır okumakta olduğunu, tapudaki miktar fazlalığının müvekkillerine ait bu mera tapusunun katılması sonucu olduğunu, bu nedenle tapudaki miktardan fazla tespit gören kısmın müvekkillerine ait bu mera tapusuna ait olması tapudaki miktardan fazla tespit gören kısmın müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini istemiştir....
Hukuki dayanaktan yoksun ve geçersiz olan bir işlemle merayı kendi adına tescil ettiren kişiden vaki iktisaplarda geçersizdir. Bu özelliği gereği, taşınmazı kayda dayanarak iktisap eden kişinin ikinci ya da üçüncü el olması sonucu etkili olmadığından iyi niyet savı dinlenmez, 712 maddenin uygulanmasından da söz edilemez. (Gayrimenkul Davaları Halil Kılıç- Ankara 2006 S:2271) Bu arada, üzerinde durulması gereken konulardan biri de; çekişme konusu yaratılan taşınmazın niteliğinin belirlenmesidir. Meralar kamunun yararlanacağı yerlerden olup buralarda yukarıda belirtilen nitelikte tapu kaydı oluşturulmuş ise tapunun iptalinde, Anayasanın 43. Tapu Kanununun 33. Kadastro Kanununun 16. maddesi göz önüne alınarak kamu yararının bulunduğunun kabulü gerekir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı istinaf dilekçesinde özetle; davacı köyün merayı kadimden belli kullandığının kanıtlandığını, kadastro tutanaklarında da köyün kullanımının yer aldığını, Büyükşehir kanunundan etkilenmemelerine rağmen hatalı olarak karar verildiğini, bilirkişi raporlarının da kendi iddalarını desteklediğini beyan ederek kararın kaldırılmasını istemiştir. T15 istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu 110 ada 139 parsel sayılı taşınmazın kadimden bu yana davacı köy ile kendi kullanımında olduğunu, Varto Asliye Hukuk Mahkemesi'nce gerçekleştirilen keşifte tanıkların dinlenildiğini, bilirkişi raporlarının da savunmalarını doğruladığını, kadastro tutanaklarında da kullanımlarının belirlendiğini, kararın hatalı olduğunu beyan ederek kaldırılmasını istemiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; meranın aidiyetinin tespiti ve sınırlandırılması istemine ilişkindir....
Merayı kullanma hakkına sahip olan köy tüzel kişiliği ile meranın sahibi konumundaki Hazinenin suçtan zarar gören konumunda oldukları gözönüne alındığında, meraların sahibi olup üzerinde sınırlı da olsa tasarruf, denetleme ve koruma yetkisi bulunan Hazinenin, meraya tecavüz suçlarında doğrudan zarar gördüğü ve buna bağlı olarak davaya katılma ve hükmü temyiz etme hak ve yetkisinin bulunduğu kabul edilmelidir. Bu nedenle yerel mahkemece Hazinenin davaya katılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.01.2014 gün ve 222-6; 18.02.2014 gün ve 130-71 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin katılan ... vekilinin temyizine yönelik ret kararı ile düzelterek onama kararlarının kaldırılmasına, dosyanın Hazine vekilinin katılan vekili sıfatıyla yaptığı temyiz istemi yönünden de incelenebilmesi amacıyla Yargıtay 8....
aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından Yeşilhisar ilçesi Musahacılı mahallesinde bulunan 1926 numaralı mera parselin 76.555 m2 lik kısmına tecavüz edildiği Yeşilhisar Kaymakamlığının 30/05/2018 tarih ve 2018/10 sayılı kararı ile tespit edildiğinin, davalı dava konusu yerin mera vasfını değiştirerek mera amacı dışında kullandığından 4342 sayılı Mera Kanunun 4/4 maddesi gereğince meranın eski haline getirilmesi ve buna ilişkin masrafların da sebebiyet verenden tahsili gerektiğinin, Tarım İl Müdürlüğünce hazırlanan 2017 yılı maliyet cetvelleri dikkate alınarak anılan taşınmazın mera vasfını kazanması için gerekli mera tesis ve bakım maliyetinin 44.857,40- TL olduğu Tarım İl Müdürlüğünce bildirilmiş olduğundan fazlaya dair haklarının saklı tutmak kaydıyla merayı...
Merayı kullanma hakkına sahip köy tüzel kişiliği ile meranın sahibi olan Hazinenin suçtan zarar gören konumunda oldukları göz önüne alındığında, meraların sahibi olup üzerinde sınırlı da olsa tasarruf, denetleme ve koruma yetkisi bulunan Hazinenin, meraya tecavüz suçlarında doğrudan zarar gördüğü ve buna bağlı olarak davaya katılma, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karara itiraz etme ve hükmü temyiz etme hak ve yetkisinin bulunduğu kabul edilmelidir. Bu nedenle yerel mahkemece Hazinenin davaya katılmasına karar verilmesinde veya Ağır Ceza Mahkemesince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karara Hazinenin itiraz hakkı olduğu kabul edilerek kararı incelemesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15.03.2016 gün ve 981-129; 14.01.2014 gün ve 222-6; 18.02.2014 gün ve 130-71 sayılı kararları da bu doğrultudadır....
Merayı kullanma hakkına sahip köy tüzel kişiliği ile meranın sahibi olan Hazinenin suçtan zarar gören konumunda oldukları göz önüne alındığında, meraların sahibi olup üzerinde sınırlı da olsa tasarruf, denetleme ve koruma yetkisi bulunan Hazinenin, meraya tecavüz suçlarında doğrudan zarar gördüğü, buna bağlı olarak davaya katılma ve hükmü temyiz etme hak ve yetkisinin bulunduğu kabul edilmelidir. Bu nedenle yerel mahkemece Hazinenin davaya katılmasına karar verilmesinde, yine kendisini vekil ile temsil ettirmesi nedeniyle lehine vekalet ücretine hükmolunmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır....