SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; devletin mera arazini amaç dışı kullananların sebep olduğu zararın giderilmesi için yapılması gereken masrafları, merayı amaç dışı kullananlardan tahsil ettiğini, ancak kişinin mera üzerine ektiği ürünü bozmadığını, devletin mera arazisini amaç dışı kullananlar hakkında gerekli yasal işlemi yapmasına rağmen olaylarında davacının kendisini devlet yerine koyarak izinsiz olarak mera arazisini, eken davalıyı cezalandırmak istediğini, bu maksatla davalının ürününü bozmak kastıyla hayvanlarını ekili alana soktuğunu, bu sebeple yaşanan olayda davacının kusurunun bulunduğunu, davacının manevi tazminat taleplerini kabul etmediklerini, davacı tarafından talep edilen manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, talep edilen miktarın makul bir seviyeye çekilmesi gerektiğini, talep edilen tazminat miktarının tarafların kusur oranına uygun olarak tespit edilmesi gerektiğini belirterek ihtiyati tedbir isteminin ve davanın reddine karar verilmesini talep...
Anılan düzenlemeler gereğince, kamu malları üzerinde özel mülkiyet kurulamayacağı, bu taşınmazlar kamu hizmeti yönünden tahsis edildikleri yetkili idarece kamu malı olmaktan çıkarılmadıkları sürece temlik edilemeyeceği; kazandırıcı zamanaşımı yoluyla da edinilemeyeceği, kamu malı niteliği kazanmış bir taşınmaz özel mülkiyete konu olamayacağından her nasılsa özel mülk olarak tapuya tescil edilmesi bir yolsuz tescil olduğundan, böyle durumlarda, iyiniyet veya tapu siciline güven ilkelerinin uygulama yeri de bulunmadığı (HGK'nın 11.06.2003 tarihli ve 2003/13- 414 E. ve 2003/410 K. sayılı Kararı), hukuki dayanaktan yoksun ve geçersiz olan bir işlemle merayı kendi adına tescil ettiren kişiden vaki iktisaplar da geçersiz olduğu, taşınmazı kayda dayanarak iktisap eden kişinin ikinci ya da üçüncü el olması sonuca etkili olmadığından bu kişilerin TMK'nın 1023. maddesi uyarınca iyiniyet iddiasının dinlenemeyeceği anlaşılmakla, davalı yanın yerinde olmayan istinaf başvurusunun HMK.'...
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin 15.02.2023 tarihli ve 2023/147 Esas, 2023/158 Karar sayılı kararı ile; keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıkların çekişmeli kısımların davacının babası tarafından arpa, buğday ekilerek ölene kadar kullanıldığını, miras taksimini bilmediklerini, davacının kullandığını görmediklerini, taşınmazın öncesinde mera olduğunu, merayı sürerek kullandıklarını söylediklerini beyan ettikleri, her ne kadar 1960, 1985 ve 1999 tarihli hava fotoğraflarında çekişmeli yerlerin tarım arazisi olarak göründüğü bilirkişi raporlarında belirtilse de, (A) ve (D) harfli dava konusu yerlerin mera parselinin ortasında yer aldığı, etrafı kadim mera ile çevrili olan yerin mera bütünlüğünü bozduğu, davacının herhangi bir belgeye dayanmadığı, sabit sınır bulunmadığı, meraya doğru genişlemenin mümkün olduğu, yerin meradan açıldığının kabulü gerektiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabülü ile İlk Derece Mahkemesinin 18.11.2022 tarihli ve 2019/167 Esas, 2022/258 Karar sayılı...
Merayı kullanma hakkına sahip köy tüzel kişiliği ile meranın sahibi olan Hazinenin suçtan zarar gören konumunda oldukları göz önüne alındığında, meraların sahibi olup üzerinde sınırlı da olsa tasarruf, denetleme ve koruma yetkisi bulunan Hazinenin, meraya tecavüz suçlarında doğrudan zarar gördüğü, buna bağlı olarak davaya katılma ve hükmü temyiz etme hak ve yetkisinin bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.11.2016 gün ve 912-433; 15.03.2016 gün ve 981-129; 14.01.2014 gün ve 222-6; 18.02.2014 gün ve 130-71 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin ret kararının onanması kararı ile yerel mahkemenin temyiz isteminin reddi kararının kaldırılmasına, dosyanın Maliye Hazinesi vekilinin temyiz itirazları göz önünde bulundurularak temyiz incelemesinin yapılması amacıyla Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir....
Merayı kullanma hakkına sahip köy tüzel kişiliği ile meranın sahibi olan Hazinenin suçtan zarar gören konumunda oldukları göz önüne alındığında, meraların sahibi olup üzerinde sınırlı da olsa tasarruf, denetleme ve koruma yetkisi bulunan Hazinenin, meraya tecavüz suçlarında doğrudan zarar gördüğü, buna bağlı olarak davaya katılma ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karara itiraz etme hak ve yetkisinin bulunduğu kabul edilmelidir. Bu nedenle yerel mahkemece Hazinenin davaya katılmasına karar verilmesinde ve Ağır Ceza Mahkemesince, sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı Hazinenin itiraz hakkı bulunduğu kabul edilerek kararın incelenmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin bozma kararının kaldırılmasına, hükmün esasının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmedir....
Merayı kullanma hakkına sahip köy tüzel kişiliği ile meranın sahibi olan Hazinenin suçtan zarar gören konumunda oldukları göz önüne alındığında, meraların sahibi olup üzerinde sınırlı da olsa tasarruf, denetleme ve koruma yetkisi bulunan Hazinenin, meraya tecavüz suçlarında doğrudan zarar gördüğü, buna bağlı olarak davaya katılma ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karara itiraz etme hak ve yetkisinin bulunduğu kabul edilmelidir. Bu nedenle yerel mahkemece Hazinenin davaya katılmasına karar verilmesinde ve Ağır Ceza Mahkemesince, sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı Hazinenin itiraz hakkı bulunduğu kabul edilerek kararın incelenmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin bozma kararının kaldırılmasına, hükmün esasının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmedir....
Merayı kullanma hakkına sahip köy tüzel kişiliği ile meranın sahibi olan Hazinenin suçtan zarar gören konumunda oldukları göz önüne alındığında, meraların sahibi olup üzerinde sınırlı da olsa tasarruf, denetleme ve koruma yetkisi bulunan Hazinenin, meraya tecavüz suçlarında doğrudan zarar gördüğü, buna bağlı olarak davaya katılma ve hükmü temyiz etme hak ve yetkisinin bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.11.2016 gün ve 912-433; 15.03.2016 gün ve 981-129; 14.01.2014 gün ve 222-6; 18.02.2014 gün ve 130-71 sayılı kararları da bu doğrultudadır....
Suçun maddi unsurunu oluşturan seçimlik hareketler; merayı kısmen veya tamamen zapt etme veya üzerinde tasarrufta bulunma ya da sürüp ekmektir. Zapt etme; taşınmazdan başkalarının kısmen veya tamamen yararlanmasını engellemek, taşınmazı fiilen el altında tutmaktır. Tasarruf etmek ise, taşınmazın devamlı bir biçimde kullanılması olup kısa süreli tasarruflar, kanunun aradığı anlamda tasarruf değildir. Öte yandan sürüp ekmek de, taşınmaz üzerinde tasarruf etme şekillerinden biridir. Suçla korunan hukuki yarar meraların mülkiyet ve ortak kullanım hakkının korunmasıdır. Bu suçla meraya vâki tecavüz eylemlerinin herhangi bir şikâyet ve başvuru şartına bağlı olmaksızın etkin bir biçimde yaptırım altına alınması ve bu suretle meraların korunması amaçlanmıştır. Böylelikle Devlet, Anayasanın 45. maddesinde belirtilen meraların amaç dışı kullanılması ve tahribinin önlenmesi yükümlüğünü de yerine getirmiş bulunmaktadır. Suçun mağduru meradan yararlanma hakkı olan herkestir....
Merayı kullanma hakkına sahip köy tüzel kişiliği ile meranın sahibi olan Hazinenin suçtan zarar gören konumunda oldukları göz önüne alındığında, meraların sahibi olup üzerinde sınırlı da olsa tasarruf, denetleme ve koruma yetkisi bulunan Hazinenin, meraya tecavüz suçlarında doğrudan zarar gördüğü, buna bağlı olarak davaya katılma ve hükmü temyiz etme hak ve yetkisinin bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15.03.2016 gün ve 981-129; 14.01.2014 gün ve 222-6; 18.02.2014 gün ve 130-71 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin ret kararının onanması kararı ile yerel mahkemenin temyiz isteminin reddi kararının kaldırılmasına, dosyanın katılan Maliye Hazinesi vekilinin temyiz itirazları göz önünde bulundurularak temyiz incelemesinin yapılması amacıyla Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir....
Köyleri arasında bulunan büyükeğrek mevkiindeki ... yaylağı olarak bilinen yer içinde kalan tüm yönlerden orman niteliğindeki taşınmazlar ile çevrili taşınmazın mera vasfında olduğu, davalıların merayı sürerek kullandıkları, kişilerin dayandığı 1322 tarih 77 nolu tapu kaydının taşınmaza ait olmadığı gerekçeleri ile davalıların elatmalarının önlenmesine karar verildiği, sözkonusu kararın 1. Hukuk Dairesince onanarak kesinleştiği, icra tetkik mercii hakimliğinin 14.05.1985 tarih ve 1982/7-2 sayılı kararı ile 15.07.1971 tarihli krokide gösterilen 89.995 m2 yüzölçümündeki bölümün köy tüzelkişiliğine teslimine karar verildiği kabul edilerek bunun dışında kalan 17.050 m2'lik bölümün teslim dışı bırakılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır....