WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; dava konusu taşınmazlara zeytin ve incir ağacı dikmek suretiyle davalının meraya müdahalesinin olduğundan bahisle İzmir İl Gıda ve Hayvancılık Müdürlüğünce davalı aleyhine merayı eski hale getirme bedeli belirlendiği, davalının ağaç dikmek suretiyle müdahalede bulunduğu iddia edilen mera alanlarındaki ağaçların bilirkişi raporu ile belirlenen yaşlarına bakıldığında ağaçların, davalının meraya komşu kendisine ait taşınmazı satın aldığı tarihten çok öncesinde ve mahalli bilirkişi beyanlarına göre başka şahıslar tarafından dikildiği, davalının kendi taşınmazını dahi kullanmadığı, bu haliyle davacının dava konusu mera alanlarına davalının ağaç dikmek ve kullanmak suretiyle müdahalede bulunduğuna ilişkin iddialarını ispat edemediği anlaşılmakla davanın reddine'' dair karar verilmiştir. İSTİNAF EDEN: Davacı avukatı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....

olduğu, köydeki hayvan sayısı ve kaba yem ihtiyacı birlikte değerlendirildiğinde; mera vasfının değiştirilmesine ilişkin davacı şirket talebinin ÇED raporu alınan 98,23 hektarlık alan için reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin 98,23 hektarlık ÇED raporu alınan kısım için iptaline, davanın geri kalan kısım için ise reddine karar verilmiştir. 4342 sayılı Mera Kanunu'nun amaç başlıklı 1. maddesinde kanunun amacının; daha önce çeşitli kanunlarla tahsis edilmiş veya kadimden beri kullanılmakta olan mera, yaylak, kışlak ve kamuya ait otlak ve çayırların tespiti, tahdidi ile köy veya belediye tüzel kişilikleri adına tahsislerinin yapılmasını, belirlenecek kurallara uygun bir şekilde kullandırılmasını, bakım ve ıslahının yapılarak verimliliklerinin artırılmasını ve sürdürülmesini, kullanımlarının sürekli olarak denetlenmesini, korunmasını ve gerektiğinde kullanım amacının değiştirilmesini sağlamak olduğu, tanımlar başlıklı 3. maddesinde merayı...

    konusu olamayacağını, davacı tarafından sunulan belgelerin mahkemece dikkate alınmadığını, keşifte her birinin mevkii ve hudutları okunarak bilirkişilere ayrı ayrı sorulmadığını, keşifte bu yerlerin mevki ve hudutları okunarak tespiti yapılarak krokilerle işaretlenebilseydi bu yerlerin Cemal Gülsoy ile bir alakası olmadığının anlaşılacağını, zaten anılan senette hudutların yazılmadığını, nereye ait olduğu hudutları, miktarı, bilirkişilerce tek tek gösterilerek krokisinin çizdirilmediğini, esasen senedin davalılara bir hak bahşedecek nitelikte bile olmadığını, zira sadece mezranın adı ve satılanın üç gözden ibaret ev, arka kısmındaki arsa ve kapı önündeki on iki adet sögüt ağacı olduğu belirtilerek arazi, mera, otlakıyenin hariç tutulduğunun açıkça vurgulandığını, satıcı Cemal Gülsoy'un bununla da yetinmemiş senedin sonuna tahşiye dip not ekleyerek arazi, mera, otlakiye, hariç yalnız hane, arsa, ağaç satılmıştır denilerek satılanın sadece hane, arsa ve ağaçlar olduğu, senedin araziyi, merayı...

    İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece dava konusu meraya ilişkin yapılan keşif neticesi verilen bilirkişi raporunda dava konusu mera parselinin 13.600 m2 lik kısmının sürülmüş olduğu tespit edilmiş fakat akabinde 2016 yılından beri sürülmediğinden tekrar meraya dönüştüğü şeklinde bilimsel olmayan bir görüş bildirildiğini, davalının mera parselini sürmüş olduğu ziraat bilirkişisinin beyanı ile sabit olduğunu, davalının merayı sürmek suretiyle mera özelliğini kaybetmesine yol açtığını, tecavüz edilen meraların kendiliğinden 1- 2 yılda eski haline dönmesi mümkün olmayıp mera bitkilerinin ekilmesi gerektiğini, mahkemece bilirkişi raporunda sürüldüğü ve kullanıldığı açıkça belirtilen dava konusu yere ilişkin sırf tanık beyanları ile davanın reddi kararının verildiğini, dava konusu yerin mera olduğunu ve davalının 2010 öncesinden başlayarak ekip dikmek suretiyle mera vasfını bozduğunu, bu nedenle mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne...

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: Mahkemece; "Coğrafya bakımından merayı; hayvanların yayılıp otlayabileceği yerlerdir diye tarif etmenin mümkün olduğunu, fakat hukuk bakımından bu tarifin çok noksan olduğunu, çünkü hayvanların yayılıp otlayabileceği her yerin hukuken mera olarak kabul edilemeyeceğini, hukuk bakımından bir yerin mera olarak kabul edilebilmesi için o sahanın muayyen bir köy veya karye ahalisi hayvanlarının yayılıp otlamasına salahiyetli bir merci tarafından tahsis edilmiş olması gerektiğini, eğer böyle bir tâhsis yoksa, o yeri mera olarak vasıflandırmanın caiz olmadığını, hattâ o saha üzerinde her hangi bir köy halkının senelerden beri hayvanlarını otlatmış olsa bile, o yerin yine mera vasfını iktisap edemeyeceğini, tahsis keyfiyeti meranın bel kemiğini teşkil ettiğinden, her hangi bir köyün hududu içinde bulunan fakat eşhası âdiyenin tasarruf ve işgali altında olmayan her toprak parçasını, o köyün merası olarak kabul etmeye de imkân olmadığını, Yayla; bir veya bir kaç...

    Mahkemece mahallinde iki kez keşif yapılmış, komşu köylerden üç ayrı mahalli bilirkişi dinlenmiş, bunlardan biri dava konusu taşınmazla ilgili bilgisi olmadığını beyan etmiş, ilk keşifte dinlenen komşu köy mahalli bilirkişisi meranın eskiden davacı köye ait olduğunu zaman zaman davalı köy halkının hayvanlarını burada otlattığını beyan etmiş, ikinci keşifte dinlenen komşu köy mahalli bilirkişisi de her iki köyün merayı kullandığını belirtmiş, mahkemece beyanlar arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulmuştur. Davacı köy kadimliğe dayanarak müstakiliyet iddiasında bulunduğuna göre bir köyün diğer köy sınırları içinde kadim merası olabileceğinden dava konusu meranın kullanım hakkının hangi köye veya köylere ait olacağı kesin ve tereddüte yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır....

      Noterliği tarafından aslı tasdik edilen belgenin tercüme ettirerek yeniden keşif yapılamak suretiyle mahalli bilirkişi ve tanıklardan dava konusu merayı kapsayıp kapsamadığının sorulması, kapsıyorsa sınırları belirlenerek teknik bilirkişiden bu yönde rapor alınması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken eksik incelemeyle hüküm kurulması doğru görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA, Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, 17.100,00 TL Yargıtay duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı ... Kişiliğine verilmesine, Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

        Merayı kullanma hakkına sahip olan köy tüzel kişiliği ile meranın sahibi konumundaki Hazinenin suçtan zarar gören konumunda oldukları gözönüne alındığında, meraların sahibi olup üzerinde sınırlı da olsa tasarruf, denetleme ve koruma yetkisi bulunan Hazinenin, meraya tecavüz suçlarında doğrudan zarar gördüğü ve buna bağlı olarak davaya katılma ve hükmü temyiz etme hak ve yetkisinin bulunduğu kabul edilmelidir. Bu nedenle yerel mahkemece Hazinenin davaya katılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.01.2014 gün ve 222-6; 18.02.2014 gün ve 130-71 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin katılan Maliye Hazinesi vekilinin temyiz isteminin reddine ilişkin kararının kaldırılmasına, dosyanın temyiz incelemesinin yapılması amacıyla Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir....

          Merayı kullanma hakkına sahip olan köy tüzel kişiliği ile meranın sahibi konumundaki Hazinenin suçtan zarar gören konumunda oldukları gözönüne alındığında, meraların sahibi olup üzerinde sınırlı da olsa tasarruf, denetleme ve koruma yetkisi bulunan Hazinenin, meraya tecavüz suçlarında doğrudan zarar gördüğü ve buna bağlı olarak davaya katılma ve hükmü temyiz etme hak ve yetkisinin bulunduğu kabul edilmelidir. Bu nedenle yerel mahkemece Hazinenin davaya katılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.01.2014 gün ve 222-6; 18.02.2014 gün ve 130-71 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin katılan Maliye Hazinesi vekilinin temyizine yönelik ret kararının kaldırılmasına, dosyanın temyiz incelemesinin yapılması amacıyla Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir....

            Davalı T3 cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu meranın iki tarafında tarafına ait tarla niteliğinde gayrimenkulü olduğunu, kesinlikle merayı işlemediğini, meranın yanında bulunan tarlasında nane ekili olduğunu, arsız ve köklerini dağıtan bir bitki olması ve mera ile tarla arasında duvar olmadığı için yaklaşık 50 cm civarında meraya kök saldığını, sadece bir tarafında olduğunu, bilirkişiler tarafından incelendiğinde kesinlikle işlemediğimi meraya bitkinin kök saldığının anlaşılacağını, dava konusu meraya el atmadığını beyan etmiştir....

            UYAP Entegrasyonu