ın ise Göktaş Devlet Ormanı olarak tespit edilen ... ile ... renkle yol olarak gösterilen alanı ve yine 163 ada 17 parsel numaralı merayı ekip biçmek suretiyle tecavüzde bulundukları iddiasına ilişkindir. 2. Kadastro bilirkişisinin 08.06.2015 tarihli raporunda: Sanıkların Orman alanını ekip biçmek suretiyle tecavüzde bulundukları tespit edilmiştir. 3. Orman bilirkişisinin 09.06.2015 tarihli bilirkişi raporu ile sanıkların Orman alanlarına tecavüzde bulundukları tespit edildi. 4. ... Bilirkişisi 09.06.2015 tarihli raporunda; sanıklardan ...'ın tecavüzde bulunmuş olduğu 163 ada 17 nolu mera parselinin eski hale getirilmesi için toplam 800,00 TL masrafın olduğuna ilişkin rapor sunmuştur. 5. Kadastro Müdürlüğü'nü yazısında; ... İlçesi ... köyü pafta zemin uyumsuzluğu olduğu gerekçesi ile yenileme çalışması yapılması gerektiği yönünde raporlar düzenlendiği ve çalışmalara başlanacağı bildirilmiştir. IV. GEREKÇE A....
Hukuki dayanaktan yoksun ve geçersiz olan bir işlemle merayı kendi adına tescil ettiren kişiden vaki iktisaplar da geçersizdir. Bu özelliği gereği, taşınmazı kayda dayanarak iktisap eden kişinin ikinci ya da üçüncü el olması sonuca etkili olmadığından iyiniyet iddiası dinlenmez, TMK'nın 712. maddenin uygulanmasından da söz edilemez. Burada üzerinde durulması gereken diğer bir sorun da, 4342 sayılı Mera Kanununun 14. maddesi son fıkrasının olaya uygulanıp uygulanamayacağıdır. Anılan maddenin başlığı «tahsis amacının değiştirilmesi» şeklindedir. Yasanın daha önceki hükümlerine bakılırsa bu maddenin mera komisyonlarının çalışmaları sırasında ve ancak mera komisyonlarınca yapılan idari iş ve işlemlerde uygulanabileceği açıkça görülür. Başka bir deyişle yargı önüne getirilen bu gibi uyuşmazlıklarda mera vasfının yargı yerinde değiştirilebileceği düşünülemez....
Davacı taraf, dava konusu edilen yerin kendi köy mezrası olan Keklikdüzü Köyü Kuşlu Mezrası içinde kaldığını, oturdukları mezranın dava konusu merayı kadimden beri kullandığını, ancak davalı köyün kendi mezrasına ait meralarına müdahalede bulunduğunu belirterek el atmanın önlenmesi ve meranın kendi köy mezrasına aidiyetine karar verilmesini istemiştir. Davalı taraf dava konusu edilen yerlerin kendi köy sınırları içerisinde kaldığını, meranın kendi köylerine ait olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. 3402 sayılı Kanunun 16/B maddesi mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerlerini orta malları niteliğinde kabul etmiş, tutanakların düzenlenip kesinleşmeleri halinde mülkiyet sicillerine değil de tapu sicilinde ayrı şekilde tutulacak özel sicile yazılacağını öngörmüştür. Kamunun kadimden beri yararlandığı yerlerden sayılan bu tür taşınmazlar 16. maddenin ana başlığında yazıldığı gibi “kamu malları”ndan sayılırlar....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/329 esas ve 2021/433 karar sayılı kararına karşı, davacı vekili ile davalı vekili tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvuru üzerine, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : İDDİA: Davacı T1 vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının Tokat İli Erbaa İlçesi Çalkara Köyünde bulunan 142 ada 3 parsel nolu mera parselinin 950.094,00 m2'lik kısmını çeltik tarlası olarak kullanmak suretiyle tecavüz ettiğini ve mera özelliğini bozduğunu, meraların köylünün hayvanlarını otlatması amacıyla tahsis edilmiş T1 arazileri olup davalının bu tecavüzü neticesinde köylü ve hayvan sahiplerinin mağdur durumda olduğunu, davalıya tecavüz ettiği kısmı terk etmesi, merayı eski haline getirmesi veya meranın eski hale getirilmesi için gereken bedeli yatırması için süre verildiğini, ancak davalının mera parselini köy tüzel kişiliğinden kiraladığını ileri sürerek merayı eski hale getirmediği gibi bedeli de yatırmadığını, bu durumun...
Anılan düzenlemeler gereğince, kamu malları üzerinde özel mülkiyet kurulamayacağı, bu taşınmazlar kamu hizmeti yönünden tahsis edildikleri yetkili idarece kamu malı olmaktan çıkarılmadıkları sürece temlik edilemeyeceği; kazandırıcı zamanaşımı yoluyla da edinilemeyeceği, kamu malı niteliği kazanmış bir taşınmaz özel mülkiyete konu olamayacağından her nasılsa özel mülk olarak tapuya tescil edilmesi bir yolsuz tescil olduğundan, böyle durumlarda, iyiniyet veya tapu siciline güven ilkelerinin uygulama yeri de bulunmadığı (HGK'nın 11.06.2003 tarihli ve 2003/13- 414 E. ve 2003/410 K. sayılı Kararı), hukuki dayanaktan yoksun ve geçersiz olan bir işlemle merayı kendi adına tescil ettiren kişiden vaki iktisapların da geçersiz olduğu, taşınmazı kayda dayanarak iktisap eden kişinin ikinci ya da üçüncü el olması sonuca etkili olmadığından bu kişilerin TMK'nın 1023. maddesi uyarınca iyiniyet iddiasının dinlenemeyeceği anlaşılmakla, davalı yanın yerinde olmayan istinaf başvurusunun HMK.'...
olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıya Kayseri Valiliği İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından 27/07/2020 tarihli yazısı ile Kayseri ili Kocasinan İlçesi Barsama Mahallesinde bulunan 8116 Ada 167 parsel nolu mera parselinin krokide A numaralı alanın 15.314,04 m2 lik kısmına davalının tecavüz ettiğinin tespit edildiğini, İl Mera Komisyonunun 14/02/2020 tarih ve 1037 sayılı toplantısında Men kararı verildiği, 2019 yılı ürün maliyet cetveline göre kuru alanlarda | dekar suni mera tesisi için 455,85 TL ve dekar suni mera işletme masrafı için 100,58 TL gerekli olduğunu, dekar meranın eski hale getirilmesi ve ıslahı için toplam 556,43,26 TL masraf yapılması gerektiğini, davalıya ihtaren tebliğat yapıldığını, ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını, merayı...
nin köy tüzel kişiliğine ait 177 ada 20 ve 25 numaralı parsellerde tarımsal faaliyet gerçekleştirmek suretiyle köylünün ortak yararlanmasına terk edilmiş bulunan merayı zapt ettiği anlaşılmıştır. Hükümlü hakkında, Banaz Asliye Ceza Mahkemesi 04.06.2021 tarihli ve 2021/483 Esas, 2021/530 Karar ve yine aynı tarihli 2021/489 Esas, 2021/536 Karar sayılı kararlarıyla iki ayrı mahkumiyet hükmü kurulmuştur. 3....
güvenerek taşınmazı satın aldığı ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1023 üncü maddesi gereğince iyi niyetli olduğu ileri sürülmüş ise de 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16 ncı maddesinde “kamu malları” başlığı altında kamunun ortak kullanımına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerler hakkında ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiş olup benzer düzenlemelerin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nda (madde 715, 999) da yer aldığı, anılan düzenlemeler gereğince kamu malları üzerinde özel mülkiyet kurulamayacağı, bu taşınmazlar kamu hizmeti yönünden tahsis edildikleri yetkili idarece kamu malı olmaktan çıkarılmadıkları sürece temlik edilemeyeceği, kazandırıcı zamanaşımı yoluyla da edinilemeyeceği, kamu malı niteliği kazanmış bir taşınmaz özel mülkiyete konu olamayacağından, her nasılsa özel mülk olarak tapuya tescil edilmesi yolsuz tescil olup böyle durumlarda iyiniyet veya tapu siciline güven ilkelerinin uygulama yerinin bulunmadığı, hukuki dayanaktan yoksun ve geçersiz olan bir işlemle merayı...
Maliye Hazinesi ve ... davadan haberdar edilip delillerini sunma ve davaya katılma olanağı sağlanarak sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devamla hüküm kurulması suretiyle 5271 sayılı Kanun'un 233 üncü maddesi birinci fıkrası ve 234 üncü maddelerine aykırı davranıldığı anlaşılmıştır. 2. 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (6360 sayılı Kanun) ile 5237 sayılı Kanun'un 154 üncü maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen hakkı olmayan yere tecavüz suçunun unsurların bir değişiklik yapılmaması ve sanığın idari soruşturma aşamasında dava konusu merayı 3-4 yıl önce ektiğine dair beyanları karşısında; öncelikle sanığın suçu işlediği tarih tespit edilerek mahkemece suça konu taşınmazın varsa tapu kayıtları da getirtilip dava konusu yere ilişkin olarak mahallinde keşif yapılıp, sanığın bu yere tecavüz edip etmediği yöreyi iyi bilen tarafsız...
Anılan düzenlemeler gereğince, kamu malları üzerinde özel mülkiyet kurulamayacağı, bu taşınmazlar kamu hizmeti yönünden tahsis edildikleri yetkili idarece kamu malı olmaktan çıkarılmadıkları sürece temlik edilemeyeceği; kazandırıcı zamanaşımı yoluyla da edinilemeyeceği, kamu malı niteliği kazanmış bir taşınmaz özel mülkiyete konu olamayacağından her nasılsa özel mülk olarak tapuya tescil edilmesi bir yolsuz tescil olduğundan, böyle durumlarda, iyiniyet veya tapu siciline güven ilkelerinin uygulama yeri de bulunmadığı (HGK'nın 11.06.2003 tarihli ve 2003/13- 414 E. ve 2003/410 K. sayılı Kararı), hukuki dayanaktan yoksun ve geçersiz olan bir işlemle merayı kendi adına tescil ettiren kişiden vaki iktisapların da geçersiz olduğu, taşınmazı kayda dayanarak iktisap eden kişinin ikinci ya da üçüncü el olması sonuca etkili olmadığından bu kişilerin TMK'nın 1023. maddesi uyarınca iyiniyet iddiasının dinlenemeyeceği anlaşılmakla, davalı yanın yerinde olmayan istinaf başvurusunun HMK.'...