Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden, 18.02.1953 tarihli Toprak Tevzi Komisyonu kararıyla dava konusu taşınmazların mera niteliğiyle tahdit edildiği, bu tarihten çok sonra gerçekleşen kadastro tespitinde çekişme konusu 295 ada 113 parselin mera niteliğini yitirdiğinden bahisle tarla niteliğiyle belediye adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. İşte davacı Hazine kadastro tespiti ile belediye adına tarla niteliğiyle tescil edilen 295 ada 113 sayılı parselde imar uygulaması ile oluşan 3448 ada 1,2,3,4,5,6,7,10,11 ve 12 sayılı taşınmazların Hazine adına tescili gerektiğinden bahisle dava açmıştır. Görülüyor ki, açılan davada kadastrodan önceki bir sebebe dayanılmamış, imar uygulaması sonucu belediye adına tescil edilen taşınmazın tescilinin yolsuz olduğu ileri sürülerek bu dava açılmıştır. Öyleyse, açılan davada 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12.maddesinin 3.fıkrasının uygulama yeri yoktur....

    Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden, 18.02.1953 tarihli Toprak Tevzi Komisyonu kararıyla dava konusu taşınmazların mera niteliğiyle tahdit edildiği, bu tarihten çok sonra gerçekleşen kadastro tespitinde çekişme konusu 295 ada 110 parselin mera niteliğini yitirdiğinden bahisle tarla niteliğiyle belediye adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. İşte davacı Hazine kadastro tespiti ile belediye adına tarla niteliğiyle tescil edilen 295 ada 122 sayılı parselde imar uygulaması ile oluşan 3449 ada 1,2,3,4,5,7 ve 8 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tescili gerektiğinden bahisle dava açmıştır. Görülüyor ki, açılan davada kadastrodan önceki bir sebebe dayanılmamış, imar uygulaması sonucu belediye adına tescil edilen taşınmazın tescilinin yolsuz olduğu ileri sürülerek bu dava açılmıştır. Öyleyse, açılan davada 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12.maddesinin 3.fıkrasının uygulama yeri yoktur....

      Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden, 18.02.1953 tarihli Toprak Tevzi Komisyonu kararıyla dava konusu taşınmazların mera niteliğiyle tahdit edildiği, bu tarihten çok sonra gerçekleşen kadastro tespitinde çekişme konusu 295 ada 113 parselin mera niteliğini yitirdiğinden bahisle tarla niteliğiyle belediye adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. İşte davacı Hazine kadastro tespiti ile belediye adına tarla niteliğiyle tescil edilen 295 ada 115 sayılı parselde imar uygulaması ile oluşan 3450 ada 1, 3451 ada 1,2 ve 3 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tescili gerektiğinden bahisle dava açmıştır. Görülüyor ki, açılan davada kadastrodan önceki bir sebebe dayanılmamış, imar uygulaması sonucu belediye adına tescil edilen taşınmazın tescilinin yolsuz olduğu ileri sürülerek bu dava açılmıştır. Öyleyse, açılan davada 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12.maddesinin 3.fıkrasının uygulama yeri yoktur....

        Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden, 18.02.1953 tarihli Toprak Tevzi Komisyonu kararıyla dava konusu taşınmazların mera niteliğiyle tahdit edildiği, bu tarihten çok sonra gerçekleşen kadastro tespitinde çekişme konusu 295 ada 113 parselin mera niteliğini yitirdiğinden bahisle tarla niteliğiyle belediye adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. İşte davacı Hazine kadastro tespiti ile belediye adına tarla niteliğiyle tescil edilen 295 ada 113 sayılı parselde imar uygulaması ile oluşan 3444 ada 8,9,10,11 ve 12 parsel sayılı taşınmazların Hazine adına tescili gerektiğinden bahisle dava açmıştır. Görülüyor ki, açılan davada kadastrodan önceki bir sebebe dayanılmamış, imar uygulaması sonucu belediye adına tescil edilen taşınmazın tescilinin yolsuz olduğu ileri sürülerek bu dava açılmıştır. Öyleyse, açılan davada 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12.maddesinin 3.fıkrasını uygulama yeri yoktur....

          Gerçekten 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12.maddesinin 3.fıkrası uyarınca, tutanakta belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastro önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunması ve dava açılması olanağı yoktur. Açıklanan nedenle, davadaki davacı Hazine isteminin kadastrodan önceki bir nedene dayanıp dayanmadığının tespiti somut uyuşmazlıkta önem kazanmaktadır. Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden, 18.02.1953 tarihli Toprak Tevzi Komisyonu kararıyla dava konusu taşınmazların mera niteliğiyle tahdit edildiği, bu tarihten çok sonra gerçekleşen kadastro tespitinde çekişme konusu 295 ada 113 parselin mera niteliğini yitirdiğinden bahisle tarla niteliğiyle belediye adına tescil edildiği anlaşılmaktadır....

            Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden, 18.02.1953 tarihli Toprak Tevzi Komisyonu kararıyla dava konusu taşınmazların mera niteliğiyle tahdit edildiği, bu tarihten çok sonra gerçekleşen kadastro tespitinde çekişme konusu 295 ada 113 parselin mera niteliğini yitirdiğinden bahisle tarla niteliğiyle belediye adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. İşte davacı Hazine kadastro tespiti ile belediye adına tarla niteliğiyle tescil edilen 295 ada 113 sayılı parsel sayılı taşınmazdan imar uygulaması ile oluşan 2052 ada 2 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tescili gerektiğinden bahisle dava açmıştır. Görülüyor ki, açılan davada kadastrodan önceki bir sebebe dayanılmamış, imar uygulaması sonucu belediye adına tescil edilen taşınmazın tescilinin yolsuz olduğu ileri sürülerek bu dava açılmıştır. Öyleyse, açılan davada 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12.maddesinin 3.fıkrasının uygulama yeri yoktur....

              Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden, 18.02.1953 tarihli Toprak Tevzi Komisyonu kararıyla dava konusu taşınmazların mera niteliğiyle tahdit edildiği, bu tarihten çok sonra gerçekleşen kadastro tespitinde çekişme konusu 295 ada 113 parselin mera niteliğini yitirdiğinden bahisle tarla niteliğiyle belediye adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. İşte davacı Hazine kadastro tespiti ile belediye adına tarla niteliğiyle tescil edilen 295 ada 113 sayılı parselde imar uygulaması ile oluşan 3455 ada 1,2,3,4,5,6,7,8,9,10,11 parsel sayılı taşınmazların Hazine adına tescili gerektiğinden bahisle dava açmıştır. Görülüyor ki, açılan davada kadastrodan önceki bir sebebe dayanılmamış, imar uygulaması sonucu belediye adına tescil edilen taşınmazın tescilinin yolsuz olduğu ileri sürülerek bu dava açılmıştır. Öyleyse, açılan davada 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12.maddesinin 3.fıkrasını uygulama yeri yoktur....

                Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden, 18.02.1953 tarihli Toprak Tevzi Komisyonu kararıyla dava konusu taşınmazların mera niteliğiyle tahdit edildiği, bu tarihten çok sonra gerçekleşen kadastro tespitinde çekişme konusu 295 ada 113 parselin mera niteliğini yitirdiğinden bahisle tarla niteliğiyle belediye adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. İşte davacı Hazine kadastro tespiti ile belediye adına tarla niteliğiyle tescil edilen 295 ada 113 sayılı parselde imar uygulaması ile oluşan 3452 ada 1,2,3,4,5,6,7,8,9,10 parsel sayılı taşınmazların Hazine adına tescili gerektiğinden bahisle dava açmıştır. Görülüyor ki, açılan davada kadastrodan önceki bir sebebe dayanılmamış, imar uygulaması sonucu belediye adına tescil edilen taşınmazın tescilinin yolsuz olduğu ileri sürülerek bu dava açılmıştır. Öyleyse, açılan davada 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12.maddesinin 3.fıkrasını uygulama yeri yoktur....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Dava, kamu orta malı niteliğindeki yaylanın aidiyetinin tespiti istemine ilişkin olup hüküm, Asliye Hukuk Mahkemesince verilmiş bulunmakla temyiz inceleme görevi Yargıtay 14. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Bu nedenle dosyanın Yargıtay 14. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 23.01.2012 gününde oybirliği ile karar verildi...

                    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL -KARAR- Dava, muhtesatın aidiyetinin tespiti isteğine ilişkindir. Davanın açıklanan bu nitelendirmesine göre, 2797 Sayılı Yargıtay Yasasının 14.maddesi uyarınca temyiz incelemesi Yüksek 7.Hukuk Dairesine ait bulunduğundan dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına gönderilmesine, 5.5.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu