Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Maddesi ile 6102 Sayılı TTK'na eklenen 5/A maddesi gereğince ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığına ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığına, uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine" karar verilmiştir. 6102 Sayılı TTK'nın 5/A. maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı ise de; menfi tespit davalarında bir miktar paranın ödenmesi istemi bulunmadığından, alacak davası mahiyetinde değerlendirilemeyeceğinden, somut olay yönünden davacı tarafın arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Somut olayda ise uyuşmazlık, çek sebebiyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, dava konusu bir miktar para alacağı değildir. Dava devam ederken senet bedelinin davalı tarafça tahsil edilmesi halinde davanın çek bedelinin istirdatına dönüşmesinde de durum değişmeyecektir....

    Hukuk Dairesinin 2014/5192 Esas, 2015/2235 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; haksız takibe dayalı maddi tazminat istemlerinde, takibin haksız olduğunun sabit olması yeterli olup davalının tazminat ile sorumlu tutulması için kötüniyetli olması gerekmemektedir. Öte yandan, menfi tespit davasına konu olan kötüniyet tazminatı, icra hukukuna özgü götürü bir tazminat niteliğinde olup, kötüniyet tazminatının reddine karar verilmiş olması, genel hükümlere dayanılarak açılan, gerçek zararın tazminine yönelik davalar yönünden engel oluşturmamaktadır. Somut olayda davaya konu icra takibi nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığı tespit edildiğine ve buna ilişkin karar kesinleştiğine göre; yapılan takibin haksız olduğu sübuta ermiştir. Yargıtay kararlarıyla haksız haciz/takip dosyalarında manevi tazminat için benimsenen kötüniyet koşulunun maddi tazminat için de aranması uygun değildir....

      "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı vekili ile süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, takip konusu borçtan dolayı sorumlu olunmadığının tespiti ile %40 tazminat istemine ilişkindir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı kısa kararda "Davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu menfi tespit davasının reddine, davalı vekilinin davacıdan talep ettiği kötüniyet tazminatı talebinin kabulü ile, borç miktarı 21.000 TL.üzerinden % 40 kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak, davalıya verilmesine" denildiği halde, gerekçeli kararda "Davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu menfi tespit davasının reddine" denilmiş, kısa kararda karar altına alınmış olan %40 kötüniyet tazminatı hakkında bir karar verilmemiş ve % 40 tazminat konusunda tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır....

          Hal böyle iken, menfi tespit davalarının ticari bir dava olduğu için TTK' nın 5/A maddesi kapsamına alınması ve böyle bir davayı açmak isteyen kişinin önce arabulucuya başvurmaya zorlanması, kanuna aykırı olduğu gibi ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün amaçsal yorumundan da bilinçli olarak menfi tespit davalarını arabuluculuk dava şartına tabi tutmadığı anlaşılmaktadır.(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 13/04/2021 tarih, 2020/6032 esas ve 2021/3614 karar sayılı ilamı da bu yöndedir.) Bununla birlikte, menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulduğu, menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hallerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir....

          Somut olayımızda açılan dava alacak ve tazminat davası olmayıp menfi tespit davası olduğundan arabuluculuk dava şartına tabi değildir. O halde mahkemece eldeki davada arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı gözönünde bulundurularak yargılama yapılıp bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Her ne kadar 6102 sayılı TTK nın 7445 sayılı kanunun 31. Maddesi ile değişik 5/A maddesinde; menfi tespit davaları da arabuluculuk kapsamına alınmış ise de; ilk derece mahkemesi karar tarihinde menfi tespit davalarının 5/A maddesinde arabuluculuk kapsamında olmaması ve 7445 sayılı kanunun 31. Maddesinin yürürlük tarihinin 01/09/2023 tarihi olması nedeniyle TTK nın 5/A maddesinde yapılan değişikliğin somut olayımızda uygulanamayacağı kanaatine varılmıştır....

            Yerel Mahkemece tazminat oranındaki yasal değişikliğin 6352 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa eklenen geçici 10. madde kapsamında kalmadığı, zira bu tazminatın bir takip işlemi sayılamayacağı gibi, bozma kararında belirtilen hususun ancak itirazın iptali davalarında uygulanabileceğini, menfi tespit davalarında icra takibine borçlu tarafın istemi üzerine konulan ihtiyati haciz nedeniyle alacaklının uğramış olduğu varsayılan zarara yönelik bir tazminat mahiyetinde olduğu gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir. Direnme kararı davalı vekilince temyiz edilmiştir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : MENFİ TESPİT -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava, ibra belgesine yönelik menfi tespit ile manevi tazminat istemine ilişkindir. Davanın açıklanan bu nitelendirmesine göre, 14.02.2011 tarih ve 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 09.02.2011 tarih ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8.maddesi ile 2797 Sayılı Yargıtay Kanununun 14.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca, Yargıtay Başkanlar Kurulunun 11.04.2011 tarih ve 14 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 12.05.2011 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 02.06.2011 tarih ve 27952 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 13.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : MENFİ TESPİT -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava, menfi tespit,istirdat ve tazminat istemine ilişkindir. Davanın açıklanan bu nitelendirmesine göre, 14.02.2011 tarih ve 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 09.02.2011 tarih ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8.maddesi ile 2797 Sayılı Yargıtay Kanununun 14.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca, Yargıtay Başkanlar Kurulunun 11.04.2011 tarih ve 14 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 12.05.2011 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 02.06.2011 tarih ve 27952 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 19.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır....

                  Nitekim itirazın kaldırılması kararıyla birlikte hükmedilen icra inkar tazminatı infazının açılan menfi tespit davasının sonuna kadar tehir edileceği Kanun hükmüdür. Menfi tespit davasının kabulü halinde borçlu aleyhine daha önce hükmolunan icra inkar tazminatının kalkacağı, reddi halinde ise infaz edileceği açıktır. Açılan menfi tespit davası nedeniyle tedbiren takibin durdurulması durumunda alacaklının zarar edeceği ve bu zararın %40'tan az olamayacağı düzenlenmiştir. Menfi tespit davasında hakimin belirlediği zararın alacağın %40'ı oranında olması durumunda, itirazın kaldırılmasına ilişkin karar ile alacaklı lehine verilen icra inkar tazminatının bu zararı karşılayacağı nazara alındığında, menfi tespit davasının reddi ile ayrıca davacı alacaklı lehine tazminata hükmedilmesi doğru olmaz....

                    UYAP Entegrasyonu