İİK.’nun 72/5. maddesine göre borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olması halinde takip alacaklısı aleyhine talep halinde tazminata hükmedilmelidir. Somut olayda iyiniyetli hamil olarak kabul edilmeyen yani senedi ciro yoluyla devralırken bile bile borçluların zararına hareket eden davalı takibinde haksız ve kötüniyetli olduğundan takip konusu senet bedeli üzerinden tazminatla sorumlu tutulması gerekir. Mahkemece, davacının dava dilekçesinde tazminat talep etmediği ve fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmadığı gerekçesiyle tazminat talebi reddedilmişse de mahkemenin bu gerekçesi isabetli değildir. Davacı vekili 19/10/2005 tarihli dilekçe ile % 40 tazminat talep etmiş olup, bu talebe davalı karşı koymadığı gibi davacı vekilinin 31/10/2007 tarihli ıslah dilekçesinde de % 40 tazminat talebi bulunmaktadır. Mahkemece davacının tazminat talebinin asıl alacak üzerinden kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle reddinde isabet görülmemiştir....
İcra Müdürlüğü'nün 2010/6926 Esas sayılı dosyasında davalıya 8.929,66 TL borçlu olmadığının tespitine, koşulları oluşmadığından davacının kötüniyet tazminatı ve manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, karar verilmiş, davacı vekili tarafından davalı yararına hükmedilen vekalet ücretinin kaldırılmasına yönelik tashih talebinde bulunulmuş, mahkemece 20.11.2019 tarihli ek karar ile tashih talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, davalı tarafından başlatılan icra takibinden dolayı menfi tespit ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece, menfi tespit isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin reddine ve davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden bahisle davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesi' nin 2016/982 E. sayılı dosyası ile menfi tespit dosyası açıldığını, senetteki kaşenin müvekkiline ait olsada imzanın müvekkilince atılmadığı, haksız haciz yapıldığını, haksız icra takibi ile müvekkilinin kişilik haklarının ihlal edildiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava; haksız haciz iddiasına dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Haksız hacze dayalı manevi tazminat istemi 818 sayılı BK.'nun 49. maddesinden (6098 sayılı TBK'nun 58. maddesi) kaynaklanan bir sorumluluk olup, kusura dayanan bir sorumluluk türüdür. Bu nedenle de takip (haciz) yaptıran kişinin takipte veya haciz işleminde kötü niyetli ve kusurlu olduğu olgusu gerçekleşmedikçe ve ağır bir zarar da doğmadıkça manevi tazminatla sorumlu tutulamaz. Haksız hacze dayalı manevi tazminat istemi 818 sayılı BK.'...
Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde; öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasına ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili istinaf yasa yoluna başvuru dilekçesinde özetle, menfi tespit davasının arabuluculuk dava şartına tabi olmadığını, istirdadına karar verilmesi istenilen kısım yönünden tefrik kararı verilerek menfi tespit istenilen çekler yönünden esasa girilmesi gerekir iken davanın tamamen arabuluculuk dava şartı gerçekleşmediğinden bahisle reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, istirdadı istenilen çekler ile menfi tespit istenilen çeklerin farklı olduğunu, menfi tespit istenilen çekler yönünden davanın sürüncemede kaldığını ve ihtiyati tedbir kararının da hukuki yararını yitirdiğini beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Mahkemece, takibe konu senet altındaki imzanın davacı eli ürünü olmadığı, bu senet nedeniyle davacının borçlu tutulamayacağı, harcı ödenerek usulüne uygun açılmış bir manevi tazminat davası olmadığı gerekçesiyle, davacının menfi tespit isteminin kabulü ile, Ankara 11. İcra Müdürlüğü’nün 2009/12082 sayılı takibe ilişkin olarak borçlu bulunmadığının tespitine, kötü niyet tazminat isteminin şartları bulunmadığından reddine, manevi tazminat istemi konusunda karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 25.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, ibraname içeriğine davalı şirket temsilcisinin beyanına, takip konusu faturaların tarihine göre, davacı borçlunun davalı şirket tarafından ibra edildiği ve borcun sona erdiği kanaatine varıldığı belirtilerek davanın kabulüne, ancak takip tarihindeki koşullara göre davacının takibinde haksız ve ağır kusurlu olduğuna dair delil bulunmadığından davacının tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, davalının davacıya ibraname verdikten sonra icra takip dosyasını yenileyip icra takibine devam ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu durumda borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan icra takibinin haksız ve kötüniyetli olduğunun kabulüyle İcra ve İflâs Kanunu'nun 72,V hükmü uyarınca davacı lehine tazminat ödenmesine de hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....
Daha önceden dairemiz yukarıda yapılan tespit ve açıklamalar gereğince; ticari davalarda, alacaklıya istirdat talebinde bulunması halinde arabulucuya başvurma zorunluluğu kabul edildiğine göre, menfi tespit davasında da öncelikli olarak bir alacağın varlığı tartışıldığı gözönünde bulundurularak, menfi tespit davalarında da arabulucuya başvurma dava şartının yerine getirilmiş olması gerektiği, aksi taktirde hak arama konusunda eşitlik kuralı ihlal edilmiş olacağı gerekçeleriyle, konusu bir miktar para olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin ticari davaların açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak getirildiği gerekçeleriyle, ticari menfi tespit davalarında da HMK 114/2 maddesi gereğince arabuluculuk dava şartının yerine getirilmesi aranmış ise de Yargıtay 11....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 27/02/2019 NUMARASI : 2016/425 ESAS - 2019/83 KARAR DAVA KONUSU : MADDİ-MANEVİ TAZMİNAT KARAR : Manavgat 1....
Dairemizin 2019/125 Esas, 2021/732 Karar sayılı kararı ile, menfi tespit davası yönünden istinaf talebi reddedilmiş ve bu yönden karar miktar itibariyle kesin olmakla kesinleşmiş, maddi ve manevi tazminat yönünden Harçlar Kanunu 30- 32.madde gereğince harçların tamamlatılması ve usul hükümlerine uygun olarak karar verilmesi için dosya ilk derece mahkemesine gönderilmiştir. Davacı erkek vekili 10.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminat talep etmiş, Bakırköy 4....