Davacıların murisi aleyhine çeke dayalı başlatılan icra takibi sırasında murisin ölümü üzerine davacılara ödeme emri tebliğ edildiği, davacıların mirası kayıtsız şartsız reddettikleri ve kararın 17/01/2021 tarihinde kesinleştiği, davacıların itiraz süresinden sonra takibe itiraz ederek mirasın reddedildiğini bildirdikleri, icra dairesince kambiyo senetlerine mahsus takipte icra dairesine itiraz edilemeyeceğinden ve eksik evrak nedeni ile itirazın kabul edilmediği, davacıların menfi tespit istemi ile eldeki davayı açtıkları anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı, eldeki davanın açılmasında hukuki yarar bulunmadığını bildirmiş ise de, itiraz süresinin dolması nedeni ile davacıların her zaman menfi tespit davası açabileceği, icra mahkemesi kararlarının kesin nitelikte olmaması gözetilerek davacıların hukuki yararının bulunduğu değerlendirilmiştir....
ın davalı şirket adına yapacağı satışlardan doğabilecek her türlü müspet ya da menfi zararın tazmini olduğunu, ipotekli taşınmaz malikli ...'ın vefat ettiğini, müvekkili işten çıkartıldıktan sonra, taşınmaz üzerine tasarruf etmek isteyen varislerle birlikte ipoteğin fekkinin talep edildiğini, ancak uyulmadığını, ipoteğin resmi senedinde borca sebep olarak belirtilen herhangi bir menfi ya da müspet zararı olmadığı için işverenin ipoteği kaldırmamasının haksız olduğunu iddia ederek ipoteğin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Cevabının Özeti: Davalı vekili, menfi tespit davasının şartlarının oluşmadığını, menfi tespit ile ipoteğin fekkinin birlikte açılmaması sebebiyle usülden reddi gerektiğini, müvekkili şirket adına tesis edilen bu ipoteğin, müvekkili şirkette 2012-2018 yılları arasında pazarlama elemanı olarak çalışan ...'ın şirket adına yapacağı satışlardan doğacak zararlara karşılık teminat niteliğinde olduğunu, ...'...
Zira iadesi talep edilen teminat senedi ve kaldırılması istenen ipotekler icraya konulmuş olsa idi iş bu menfi tespit davasında davacının bakiye borcu olan 26.268,10 TL borç için geçerli olacaklardı....
İcra Hukuk Mahkemesi 2018/493 Esas 2019/507 Karar sayılı kararı KALDIRILMASINA, Yeniden esas hakkında; -İtirazın kaldırılması isteminin kısmen kabulü ile, Bakırköy 11....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2015/428 Esas sayılı dosyasında 28.10.2015 tarihli ara kararı ile %15 oranında nakdi teminat karşılığında icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda ve ayrıca tüm alacağın, masrafların ve %15 teminatın yatırılması halinde de satışın durdurulması yönünde İİK'nun 72. maddesi gereğince tedbir konulmasına karar verildiği, borçlunun, dosya borcunun tamamını ve %15 teminatı yatırdığını, buna rağmen hacizlerin kaldırılması isteğinin icra memurluğunca reddedildiğini ileri sürerek memurluk kararının iptali ve hacizlerin kaldırılması talebiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. İİK'nun 72/3. maddesine göre; “İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2015/514 Esas sayılı dosyasında 18.11.2015 tarihli ara kararı ile %15 oranında nakdi teminat karşılığında icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda ve ayrıca tüm alacağın, masrafların ve %15 teminatın yatırılması halinde de satışın durdurulması yönünde İİK'nun 72. maddesi gereğince tedbir konulmasına karar verildiği, borçlunun, dosya borcunun tamamını ve %15 teminatı yatırdığını, buna rağmen hacizlerin kaldırılması isteğinin icra memurluğunca reddedildiğini ileri sürerek memurluk kararının iptali ve hacizlerin kaldırılması talebiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. İİK'nun 72/3. maddesine göre; “İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez....
Kararı, karşı taraf (alacaklı) vekili temyiz etmiştir. 1- Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, karşı taraf (alacaklı) vekilinin, ihtiyati hacze itiraz eden ... yönünden tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Talep, ihtiyati haczin kaldırılması istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı şekilde iki borçlu yönünden de ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmiştir. Ancak, karşı taraf (alacaklı) tarafından asıl borçlu ....’ye karşı açılmış alacak veya itirazın iptali davası bulunmamaktadır. Bu durumda, mahkemece, asıl borçlunun ihtiyati hacze itirazının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde bu kişi yönünden de ihtiyati haczin kaldırılması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir....
Borçlu, itirazın kaldırılması sırasında tetkik merciinde (m. 68-68a) ileri sürüp ispat edemediği itiraz ve def’ilerini, menfi tespit davasında yeniden ileri sürebilir; çünkü itirazın kaldırılması kararı, menfi tespit davasında kesin hüküm teşkil etmez. Nitekim aynı ilkeler, T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.03.2010 gün ve 2010/19-123 E. 2010/154 K; 07.12.2011 gün ve 2011/13-576 E. 2011/747 K sayılı kararında da vurgulanmıştır. (T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu., 2011/19-622 esas, 2012/9karar, Tar. 18/01/2012) İlkesel olarak yargı kararlarına bakıldığında; Kısmi menfi tespit davası açılamaz. Böye bir durumda, mahkemece harcın tamamlattırılması gerekir.(Yargıtay 19. HD., 2016/20400 E., 2018/5505 K., 2012/8341 E, 2013/3997 K, 2015/14071 E, 2016/2564 K, 2015/7720 E, 2016/4845 K, 2016/7775 E, 2017/4600 K, 2016/14070 E, 2017/7936 K, 2016/19417 E, 2018/4868 K, 2017/2989 E, 2019/798 K sayılı emsal ilamları ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2022/275 ESAS- DAVA KONUSU : Menfi Tespit KARAR : Gaziantep 6....
Davalı/alacaklı, niza konusu ilamsız icra takibine itiraz edilmesi neticesinde takip durmuş, mahkemede itirazın kaldırılması yada itirazın iptali istemiyle dava açmamıştır. Davacı/borçlu ise hemen borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunduğu gerekçesiyle iş bu davayı açmıştır. Borçlunun icra takibinden sonra menfi tespit davası açabilmesi için, borçlu olmadığının hemen tespit edilmesinde korunmaya değer bir hukuki yararının bulunması gerekir. Alacaklının elinde İİK m. 68'de yazılı (itirazın kesin kaldırılmasını sağlayacak) nitelikte bir belge yoksa, borçlu olmadığının tespiti için menfi tespit davası açmakta hukuki yarar yoktur. Çünkü, borçlu, ödeme emrine itiraz ederek takibi durdurduktan sonra, elinde İİK m. 68'de yazılı belgelerden biri olmayan alacaklı, ancak itirazın iptali davası (m.67) açabilir ve borçluda bu davaya karşı vereceği cevap lahiyasında, borçlu olmadığı savunmasında bulunabilir....