Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit ve ipoteğin fekki davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 04.12.2012 gün ve 2012/11751-14158 sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı ... vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Mahkemece verilen karar, Dairemizce yasal ve hukuki dayanakları gösterilmek suretiyle bozulmuş olup, karar düzeltme istemi HUMK’nun 440. maddesindeki nedenlerden hiçbirisine dayanmamaktadır. Bu nedenle yerinde olmayan istemin reddi gerekmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki ipoteğin kaldırılması ve menfi tespit davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 10.09.2013 gün ve 2013/7576-11218 sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Mahkemece verilen karar, Dairemizce yasal ve hukuki dayanakları gösterilmek suretiyle bozulmuş olup, karar düzeltme istemi HUMK’nun 440. maddesindeki nedenlerden hiçbirisine dayanmamaktadır. Bu nedenle yerinde olmayan istemin reddi gerekmiştir....

      ; talep eden tarafından ortaya konulan delillerle geçici hukuki koruma için yaklaşık ispata yeter mahiyette olması, muhtemel menfi tespit davası kazanılsa dahi sonuçsuz kalmasının önlenmesi amacıyla ve gecikmesinde sakınca görülmesi nedeniyle, menfaatler dengesi de göz önünde bulundurularak, teminat karşılığında icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi şeklinde ihtiyati tedbir talebinin verilmesi ve aynı gerekçelerle ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiştir. 19/12/2022 tarihli ara karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur....

        Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK.'nun ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada (normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez. Ancak, kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir....

          Geçici hukuki koruma kararlarından olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar veremeyeceği nazara alınarak ihtiyati tedbir talebinin reddine, " karar verilmiştir. Kararı davacı vekili istinaf kanun yoluna getirmiştir....

          Geçici hukuki koruma kararlarından olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar veremeyeceği nazara alınarak ihtiyati tedbir talebinin reddine, " karar verilmiştir. Kararı davacı vekili istinaf kanun yoluna getirmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Çocuk Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık HÜKÜM : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: 1- Kısa kararın açıklandığı oturumda ayrı yargı çevresindeki Bozkurt Kadın Açık ve Çocuk Eğitimevi ceza infaz kurumunda başka suçtan hükümlü bulunan ve duruşmadan vareste tutulması yönünde bir istemi de bulunmayan suça sürüklenen çocuğun 5271 sayılı CMK’nın 196. maddesi gereğince duruşmaya getirtilerek, savunması sorulduktan sonra hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, yokluğunda karar verilmesi suretiyle savunma hakkının kısıtlanması; 2- Suç tarihinde 15-18 arası yaş grubunda olan suça sürüklenen çocuk hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 35. maddesine aykırı şekilde hukuki ve kabul edilebilir nitelikte olmayan, suça sürüklenen çocuğun 15 yaşını ikmal ettiği yönündeki gerekçeyle sosyal inceleme yaptırılmadan hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazı bu itibarla...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇLAR : Hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali, mala zarar verme HÜKÜMLER : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: 1-Konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarına yönelik olarak, suç işlediği sırada 12-15 yaş grubu içinde olan suça sürüklenen çocuğun, 5237 sayılı TCK'nın 31/2. maddesine göre işlediği fiillerin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiiller ile ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin gelişip gelişmediği hususunda uzman doktor raporu alınmadan duruşmaya devamla yazılı şekilde uygulama yapılması, 2-Suç tarihinde 12-15 yaş gurubunda bulunan suça sürüklenen çocuk hakkında sosyal inceleme raporu aldırılmaması suretiyle 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 35/1. maddesine aykırı davranılması, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk ... müdafiinin temyiz istemi bu bakımdan yerinde görülmüş...

              Hukuk Dairesi'nin 17.02.2009 gün 2008/3982 Esas , 2009/804 Karar sayılı bozma ilamında davacının olumlu tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığının gözetilmesi ve davacının istemine göre, davanın menfi tespit davası olarak nitelendirilmesi halinde gerekli harcın ikmal edilerek davaya bu şekilde devam edilip hüküm kurulması vurgulanmıştır. Davacı vekili bozma ilamından sonra 14.12.2009 tarihli dilekçesiyle davanın menfi tespit davası olduğu ve taleplerinin davalıya borçlu olunmadığının tespiti olduğunu ifade etmiştir. Bu durumda, mahkemece davacının bu talebi doğrultusunda davanın menfi tespit davası şeklinde görülüp sonuçlandırılması gerekirken, yazılı şekilde olumlu tespit davası olarak karar verilmesinde isabet görülmemiştir....

                O halde, mahkemece davacının dava konusu bono yönünden ileri sürdüğü iddialar incelenip, menfi tespit istemi konusunda bir karar verilmesi gerekirken, icra takibinin dava dışı banka tarafından yapıldığı gerekçe gösterilerek pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 01.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu