O halde, mahkemece davacının dava konusu bono yönünden ileri sürdüğü iddialar incelenip, menfi tespit istemi konusunda bir karar verilmesi gerekirken, icra takibinin dava dışı banka tarafından yapıldığı gerekçe gösterilerek pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 01.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit ve ipoteğin fekki davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 04.12.2012 gün ve 2012/11751-14158 sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı ... vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Mahkemece verilen karar, Dairemizce yasal ve hukuki dayanakları gösterilmek suretiyle bozulmuş olup, karar düzeltme istemi HUMK’nun 440. maddesindeki nedenlerden hiçbirisine dayanmamaktadır. Bu nedenle yerinde olmayan istemin reddi gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki ipoteğin kaldırılması ve menfi tespit davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 10.09.2013 gün ve 2013/7576-11218 sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Mahkemece verilen karar, Dairemizce yasal ve hukuki dayanakları gösterilmek suretiyle bozulmuş olup, karar düzeltme istemi HUMK’nun 440. maddesindeki nedenlerden hiçbirisine dayanmamaktadır. Bu nedenle yerinde olmayan istemin reddi gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasındaki ipoteğin kaldırılması ve menfi tespit davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 14.11.2011 gün ve 2011/11053 - 13536 sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Mahkemece verilen karar, Dairemizce yasal ve hukuki dayanakları gösterilmek suretiyle bozulmuş olup, karar düzeltme istemi HUMK’nun 440. maddesindeki nedenlerden hiçbirisine dayanmamaktadır. Bu nedenle yerinde olmayan istemin reddi gerekmiştir....
Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; yerel mahkemece verilen ilk kararın, kesin bozma niteliğinde menfi tespit istemi bakımından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği yönünde bozulmuş olmasına karşın yerel mahkemece, davanın istirdat davasına dönüşmüş olduğu gerekçesi ile ödenen çek bedellerinin davalıdan tahsiline karar verilmiş olması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. Davacının sonradan düzenlendiğini iddia ettiği çeklerin ayrı dava konusu yapılabileceği de dikkate alındığından Yerel Mahkemece yapılması gereken iş dava konusu iki çekten kaynaklanan, menfi tespit istemi ile ilgili davanın kabulüne karar verilmesinden ibarettir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyize konu hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26.12.2022 gününde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi....
İcra Müdürlüğünün 2019/35433 Esas sayılı dosyasında davacının borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, mahkeme kararının bu şekliyle kısmen menfi tespit hükmü niteliğinde olduğu, HMUK'nın 443/1 maddesi uyarınca menfi tespit hükmü içeren ilamların kesinleşmeden takibe konulamayacağı, menfi tespit hükmünün sözleşme kapsamında iade borcu ile sorumlu tutulan davalılar aleyhine hükmedilen eda hükmü ile bağlantılı olduğu, dolayısıyla mahkeme kararının infaz edilebilmesi için kesinleşmesi gerektiği gerekçesiyle davacı borçlu yönünden takibin iptaline karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı/alacaklı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....
. … İSTEMİN_KONUSU : Davacı tarafından, kendisi hakkında alınan "bir kişi ile yakın koruma kararının kaldırılmasına" dair 27/01/2015 tarihli Konya İl Koruma Komisyonu kararının iptali istemiyle açılan dava sonucunda, ... İdare Mahkemesince, Danıştay Onuncu Dairesinin 09/05/2017 tarih ve E:2017/45, K:2017/2427 sayılı bozma kararına uyularak, davanın reddi yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, Ceza Muhakemesi Kanunu 250. maddesi ile görevli ve yetkili ağır ceza mahkemesinde görev yaptığı, terör örgütlerinin davalarına bakması nedeniyle kendisine koruma verildiği, verdiği kararlar nedeniyle terör örgütlerinin açık hedefi haline geldiği, halen tehditler almaya devam ettiği, komisyon kararının yeterli araştırma yapılmadan alındığı ileri sürülerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi istenilmektedir....
İSTİNAFA BAŞVURAN TARAFLAR ve İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf başvurusunda bulunan davacı vekilinin dilekçesinde özetle; yerel mahkemece icra takibinin hukuki nitelendirilmesinde hataya düşerek hukuka aykırı bir şekilde taleplerinin reddedildiğini beyanla, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep ettiği anlaşılmıştır. DELİLLER : Tüm dosya kapsamı. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Talep, ihtiyati tedbir istemine ilişkindir. Geçici Hukuki Koruma tedbirlerinden olan “ihtiyati tedbir” 6100 Sayılı HMK’nın 389-399. maddelerinde düzenlenmiştir. HMK’nın 389. maddesinde ihtiyatin tedbirin şartları, 391. maddesinde ihtiyati tedbir kararının kapsam ve içeriği, 393. maddesinde ihtiyati tedbir kararının uygulanması, 394. maddesinde ihtiyati tedbir kararına itiraz ve uygulanacak usule yer verilmiştir....
Ne var ki, şirkete yapılan bir tebligatın bulunmaması ve davalı kurumca şirket adına gönderilen bu tebliğatların ödeme emri niteliğinde olmayıp, borç bildirim yazısından ibaret bulunması karşısında, davacılardan şirket bakımından ise davanın menfi tespit davası olarak kabul edilip,bu nedene dayalı olarak işin esasına girilmesi ve menfi tespit istemi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Diğer taraftan, davacılardan ... hakkında ise, ne ödeme emrinin üzerinde adının yer alması ne de kendisine yapılan herhangi bir tebligatın bulunmaması karşısında bu davacının hukuki yararının bulunduğundan bahsedilemez. Bu nedenle mahkemece hukuki yarar dava şartının yokluğu nedeniyle bu davacının açtığı dava hakkında usulden red kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE: 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesi uyarınca, istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ("İİK") m. 72 hükmü uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı tarafından varlığı inkâr edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı, İstanbul 2013, s. 346). Menfi tespit davası 2004 sayılı İİK'nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir....