Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Dava, kaçak su kullanımına dayalı fatura alacağı bakımından menfi tespit istemine ilişkindir. İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, toplanıp değerlendirilen delillere ve karar yerinde gösterilen gerekçelere göre mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı ...'nın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile kararın ONANMASINA, peşin alınan harcın mahsubu ile geriye kalan 3,15 TL harcın davacı ...'dan alınmasına, 28.02.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi Tespit K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kat mülkiyeti kanunundan kaynaklı ortak gider alacağı için yapılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 14.01.2017 tarih ve 1 sayılı kararı ile hazırlanan, 20.01.2017 günlü ve 2017/1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurulunca kabul edilip 27.01.2017 tarihli ve 29961 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.02.2017 günü yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (20.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 08.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir. 2) Dava, menfi tespit istemine ilişkin olup, İİK'nun 72/5. maddesi uyarınca, borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kütüniyetli olduğu anlaşılırsa, borçlunun talebi üzerine, takip konusu alacağın yüzde kırkından az olmayacak şekilde, uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Diğer anlatımla borçlu-davacı yararına kötüniyet tazminata hükmedebilmek için, menfi tespit davası sonunda, alacaklı-davalının takip başlatmakta haksız olduğunun anlaşılması tek başına yeterli olmayıp, kötüniyetli olduğunun da davacı-borçlu tarafından ispatı gereklidir. Kötüniyetli sayılabilmesi için de, haksız olduğunu bildiği ya da bilmesi gerektiği halde icra takibine girişmiş olması gerekir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :.............Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tesfit davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı vergi idaresinin davalı borçlu ....... aleyhine vergi borcu nedeni ile 6183 sayılı Yasa uyarınca yaptığı takip sırasında, davacı bankaya haciz ihbarnamesi gönderdiğini, ancak süresinde itiraz edilmediğini, ancak borçlunun davacı banka nezdinde herhangi bir hak ve alacağı olmadığından borçlu olmadığının tesbitini istemiştir. Davalı vergi idaresi vekili, davacının haciz ihbarnamesine 7 gün içerisinde itiraz etmediğinden borcun zimmetinde sayıldığını takip hukuku anlamında alacağın kesinleştiğinden menfi tesbit davasının açılmayacağını ve haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
Şöyle ki; asıl davada davacı şirket, 23.01.2012 tarihli olup kendilerine 08.02.2012 tarihinde tebliğ edilen 176.041,61 TL tutarındaki eksik işçilik bildiriminden kaynaklı borç bildirim yazısındaki miktardan sorumlu olmadıkları gerekçesiyle menfi tespit isteminde bulunmuş, birleşen dava davacısı ise aynı borç sebebiyle düzenlenen ve 09.01.2013 tarihinde kendisine tebliğ edilen ödeme emrinin iptalini talep etmiştir. Uyulan bozma sonrası ise mahkemece asıl davadaki menfi tespit istemi ve birleşen davadaki ödeme emrinin iptaliyle ilgili talebe uygun hüküm kurulması gerekmesine rağmen, her iki davada da menfi tespit yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.03.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İİK'nun 72/4. maddesinde ise; menfi tespit davasının alacaklı lehine neticelenmesi halinde ihtiyati tedbir kararının kalkacağı, buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını, gösterilen teminattan alacağı ve alacaklının uğradığı zararın aynı davada takdir olunarak karara bağlanacağı hüküm altına alınmıştır. Somut olayda, borçlular tarafından dosya borcunun tamamının ferileri ile birlikte icra dosyasına ödenmesinden sonra açtıkları menfi tespit davası ile icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesine dair verilen tedbir kararı nedeniyle, paranın icra veznesine yatırıldığı tarih ile bu tedbir kararı arasındaki dönem için alacaklının faiz istemesinde yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. O halde mahkemece, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Esas sayılı dosyası üzerinden müvekkilinin borçlandırılarak tahsil edilen tutarlar bakımından istirdat, bakiye borç bakımından ise menfi tespit talebinde bulunmuş olup, dosya kapsamı ile iddiasının ileri sürülüş şeklinden dava İİK'nın 89/3 maddesi uyarınca açılan menfi tespit davası değil İİK'nun 72. maddesine dayalı genel hükümler uyarınca açılan menfi tespit ve istirdat davası olup, Mahkemece davanın üçüncü kişi tarafından İİK 89 gereğince 3.haciz ihbarnamesi nedeniyle açılan menfi tespit davası olduğunun kabulü ile davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi kararı yerinde görülmemiş olup, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerindedir. Dava dışı borçlu hakkında davalı tarafından .... İcra Müdürlüğü'nün .... Esas sayılı icra takibi yapılmış ve takip kesinleşmiştir. Takip borçlusunun davacı nezdinde alacağı olduğu öğrenilmekle davacıya İİK.'nun 89/1. maddesi uyarınca I. ve II. haciz ihbarnameleri tebliğ edilmiştir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 04/01/2022 NUMARASI : 2021/680 ESAS, 2022/2 KARAR DAVA KONUSU : Menfi Tespit KARAR : Taraflar arasındaki menfi tespit davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın görevsizliğine yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi Bahar KÜÇÜKALİ tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda; GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı vekilinin Sağlık Bakanlığında daha önce yemek hizmetleri ihalelerini alan dava dışı firmalarda çalışan T3 kıdem tazminatı alacağı için İstanbul 37....
Maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari davadan söz edilemeyeceği.." şeklinde olup kanaatimizce Yerel Mahkeme tarafından İİK madde 72 uyarınca açılan menfi tespit davası ile İİK 89/3 'e göre açılan menfi tespit davası arasındaki ayrımda hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olabileceği kanaatinde oldukları, 4- Öte yandan gerek huzurdaki davanın tarafları gerekse huzurdaki davaya dayanak olan işlemlerin yapıldığı icra takip dosyasının alacaklısı ve borçlusunun yani takip alacaklısının ve takip borçlusunun şirket/tacir olması, ayrıca huzurdaki davanın davalısının icra takip dosyasında alacağının sebebinin "Cari Hesap Alacağı" olarak göstermesi gözetildiğinde her hal ve şartta huzurdaki davada Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu ve yine yasa gereği davanın 3....
Bu kapsamda üçüncü kişi tarafından açılacak menfi tespit davası, takip alacaklısına karşı açılır. Uygulamada söz konusu menfi tespit davasında, takip borçlusunun da davalı olarak gösterdiği de olmaktadır. Menfi tespit davası yalnızca takip alacaklısına karşı açılmışsa takip alacaklısı bu davayı takip borçlusuna ihbar edebilir. Takip borçlusunun menfi tespit davasına feri müdahalede bulunması da mümkündür. Üçüncü kişi tarafından açılacak menfi tespit davasının konusu, takip borçlusunun kendisinde hiç ya da haczedilen miktarda alacağının bulunmadığı, yani takip borçlusuna borcunun olmadığı, malın yedinde bulunmadığı, haciz ihbarnamesi tebliğinden önce ödendiği veya borcun sona erdiğine ilişkin iddiadır....