Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Celse arasında davalı vekili tarafından 23/05/2023 tarihli beyan dilekçesi ile sonradan haberdar olunan ------ sayılı menfi tespit davası ile birleştirilmesi, aksi takdirde menfi tespit davasının bekletici mesele yapılması talepli beyan dilekçesi ile ekinde menfi tespit davasına ilişkin tevzi formunun sunulduğu görüldü. Davacı vekilinden soruldu: Bizce menfi tespit davasının açılmasında ve beklenmesinde hukuki yarar yoktur, gerekirse buna ilişkin --------- kararları sunabiliriz, davamızın kabulüne karar verilsin, iş bu davada davalının borçlu olup olmadığı zaten bellidir, dedi. Davalı vekilinden soruldu: Zapta geçen menfi tespit davasını iş bu dosya davacısına karşı 23/05/2023 tarihinde açmış bulunuyoruz, söz konusu malın teslimi müvekkilimize yapılmamıştır, bekletici mesele yapılması veya birleştirme hususunda takdiri mahkemenize bırakıyoruz, dava yönünden de davanın reddine karar verilmesini talep ediyoruz dedi....

    Temlik alan davalı T3 vekili duruşmadaki beyanında özetle; alacağı temlik eden faktoring şirketinin faturalara dayalı olarak alacağı temlik aldığını, bu nedenle iyniyetli hamil konumunda olduğunu, çekteki sahte imza iddiasının ileri sürülemeyeceğini davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 09.09.2020 tarih ve 2017/275 Esas - 2020/298 Karar sayılı kararıyla; "Davaya konu çekteki sahte imzanın hukuki nitelendirmesine gelince, bilindiği üzere Sahtelik def'i, mutlak def'i olduğundan iyiniyetli olsa dahi hamile karşı (faktoring şirketi) ileri sürülebilir. (Yargıtay 19.H.D 2013/18072 Esas, 2014/1981 K; aynı dairenin 2015/9524 E., 2016/526 Karar sayılı ilamları). Aynı durum alacağı temlik alan davalı şirket için de geçerlidir. Zira alacağın temliki illi bir işlem olduğundan borçlu, önceki alacaklıya karşı ileri sürebileceği tüm defi ve itirazları alacağı temellük eden alacaklıya karşı da dermayan edebilir....

    Eldeki menfi tespit davası ise 31/03/2023 tarihinde açılmıştır. Şu halde; ikinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen üçüncü şahsın onbeş gün içinde menfi tespit davası açması gerekeceğinden, süresinde açılmayan davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine (Benzer yönde Yargıtay .... Hukuk Dairesinin .../... esas .../... karar sayılı ilamı) karar vermek gerekmiştir....

      İcra Müdürlüğünün 2016/1611 sayılı dosyası ile yapılan takibe vaki itiraz üzerine tüm fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak UBGT, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, ücret, AGİ alacaklarının talep edildiğini, vaki itiraz üzerine Manavgat İş Mahkemesinin 2016/819 E., 2018/309 K., 07/06/2018 T. sayılı ilamına konu itirazın iptali davasının açıldığını, bu davada alınan bilirkişi raporunda 1.030.75 TL ücret alacağı, 4.633,42 TL net AGİ alacağı, 1.603.40 TL net yıllık izin ücreti alacağı, 2.100,32 TL fazla mesai alacağı, 779,26 TL UBGT ücret alacağı bulunduğuna dair tespitlerin yer aldığını, Mahkemece bilirkişi raporunun hükme esas alındığını ve talepte bağlı kalınarak takibin asıl alacak yönünden 1.030,75 TL ücret alacağı, 500,00 TL AGİ alacağı, 500,00 TL yıllık izin ücreti alacağı, 779,26 TL UBGT ücreti alacağı, 2.100,32 TL fazla mesai ücreti alacağı yönünden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine dair karar ihdas edildiğini, tarafların kararı istinaf etmeleri üzerine Antalya BAM...

      Somut uyuşmazlıkta davalının alacağı takibe koyduğu için kötü niyetli olduğu varsayılamaz. Bu sebeplerle kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

        tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkili tarafından davalı aleyhine açılan menfi tespit davası sonucunda müvekkilinin aleyhine Ankara 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/122 Esas, 2015/230 K sayılı ilamı ile %20 kötüniyet tazminatına hükmedildiğini, bu arada müvekkili tarafından davalı aleyhine başka bir icra dosyasında yapılan takibin kesinleştiğini ve müvekkilinin alacak miktarının 972.887,50 TL olduğunu, davalıya kendi alacağı ile müvekkilinin alacağı arasında takas mahsup yapılmak istendiğinin bildirildiğini ileri sürerek, müvekkilinin icra dosyasındaki alacağı dikkate alınarak Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/122 Esas, 2015/230 K sayılı ilamında davalı lehine hükmedilen 101.000,00TL kötü niyet tazminatı için müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

          kabulüne karar verilmiş olduğunu ,karşı davanın menfi tespit davası olmadığını ve menfi tespit davasındaki taleple doğrudan bağlantılı da olmadığını takibe dayanak olan ilamın ‘karşı dava’ ile ilgili olan bölümünün bir alacak/eda davası niteliğinde olup menfi tespit davası ile bir ilgisi de bulunmadığını ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuştur....

          DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır....

            Maddenin ilk fıkrasında alacaklının alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecbur olduğu ifade edilmiştir. İcra ve İflas Kanunun 258. maddesinin 2. cümlesinde “Alacaklı alacağı ve icabında İhtiyati haciz sebepleri ( m.257) hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” denilmektedir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için bir kimsenin aleyhine delil olmak üzere vücuda getirdiği bir belgenin varlığı şart değildir. İhtiyati haciz kararı verilirken dikkat edilmesi gereken hususun alacağın yazılı delille ispatı değil, alacağın varlığı konusunda hakime kanaat verecek dellilerin sunulmasıdır. Hakim, taraflar arasındaki ilişkiye, alacağı doğuran sebebin şekline ve niteliğine göre ibraz edilen delilleri değerlendirerek alacağın varlığı hakkında bir kanaata vardığı takdirde İİK'daki diğer şartlar mevcutsa, ihtiyati haciz talebini kabul edecektir. Alacağın varlığına kanaat getirilmesi yaklaşık ispattır....

            Maddesi gereğince açılmış menfi tespit davasıdır. Taraflar arasında davacıya ait mobilya atölyesindeki işyeri güvenliğinin denetlenmesi için 31/12/2015 tarihli sözleşme imzalandığını, davalının davacıya fatura düzenlediği, daha sonra sözleşmeyi feshederek cezai şart alacağı ile fatura alacağından oluşan 16.523,00-TL üzerinden takip başlattığı, davacının asıl alacak ile icra takip masrafları yönünden borca itirazının olmadığı, cezai şart ve ferilerine itiraz ederek menfi tespit talep ettiği anlaşılmıştır. Dava, menfi tespit davası olduğundan ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davalıda olup davacının kabul ettiği 6.353,00 TL fatura alacağı dışında kalan(16.523,00-TL- 6.353,00 TL )10.279,00 TL cezai şart alacağı yönünden alacaklı olduğunu ispat etmesi gerekmektedir. İzmir 16....

              UYAP Entegrasyonu