Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Menfi tespit davalarının ticari bir dava olduğu için TTK’nun 5/A maddesi kapsamına alınması ve böyle bir davayı açmak isteyen kişinin önce arabulucuya başvurmaya zorlanması, kanuna aykırı olduğu gibi sayısız hukuki sakıncalara da neden olacaktır. Bu itibarla kanun hükmünde öngörülen açık ifadelere rağmen dava şartı arabuluculuğun uygulama alanının genişletilmesi doğru değildir. HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir....

Hal böyle iken, menfi tespit davalarının ticari bir dava olduğu için TTK'nın 5/A maddesi kapsamına alınması ve böyle bir davayı açmak isteyen kişinin önce arabulucuya başvurmaya zorlanması, kanuna aykırı olduğu gibi ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün amaçsal yorumundan da Yasa Koyucu'nun bilinçli olarak menfi tespit davalarını arabuluculuk dava şartına tabi tutmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığı hususu dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken İlk Derece Mahkemesince bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu nazara alınmaksızın Bölge Adliye Mahkemesince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir." şeklinde karar verilmiştir....

Menfi tespit davalarının ticari bir dava olduğu için TTK’nun 5/A maddesi kapsamına alınması ve böyle bir davayı açmak isteyen kişinin önce arabulucuya başvurmaya zorlanması, kanuna aykırı olduğu gibi sayısız hukuki sakıncalara da neden olacaktır. Bu itibarla kanun hükmünde öngörülen açık ifadelere rağmen dava şartı arabuluculuğun uygulama alanının genişletilmesi doğru değildir. HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir....

    Sayılı dosyasının davacı yönünden davanın sonuna kadar durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, haciz İhbarnamelerinin usulsüz tebliğ edilmesi nedeniyle öğrenme tarihi olan 19.12.2022 tarihinin kabulüne ve süresi içinde açılan İİK.89/3 maddesine ilişkin menfi tespit davamızın kabulüne , tebligatların usulüne uygun olduğunun tespit edilmesi halinde ise İİK.72 maddesi uyarınca menfi tespit davalarının kabulü ile davalı şirkete borçlu olmadıklarının tespitine ve icra dosyasına yapılan ödemelerin istirdatına , yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Dava, İcra İflas Kanunun 89. Maddesindeki haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davasıdır. Mahkemelerin görevi dava şartıdır....

      Bölge Adliye Mahkemesince, menfi tespit davasında öncelikli olarak bir alacağın varlığının tartışıldığı, bu nedenle alacaklıya dava açarken arabulucuya başvurma dava şartının tabi tutulması ancak aynı konu ve alacakla ilgili borçlu tarafından açılacak menfi tespit davasının arabuluculuğa başvurma dava şartına tabi tutulmamasının hak arama yönünden eşitsizliğe yol açacağından menfi tespit davasının zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğunun kabulünün gerektiği, davacının öncelikli talebinin menfi tespit talebi olduğu, çek istirdadı talebinin menfi tespit talebi sırasında değerlendirileceği, ilk derece mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....

        DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 30/04/2019 KARAR TARİHİ : 02/05/2019 YAZIM TARİHİ : 06/05/2019 Mahkememizde görülmekte bulunan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)davasının yapılan açık yargılamasının sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacılar .... ve ......

          Asliye Hukuk Mahkemesi'nin ...Karar sayılı ilamı ile davacının sözleşmeye aykırılıktan uğramış olduğunu iddia ettiği menfi zararın tazminine ilişkin olarak açmış olduğu davanın sonuçlandığını ve mahkemece 10.000,00 TL'lik menfi zararın tazminine karar verildiğini, ancak kararın kesinleşmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmişir. Davacı eldeki dava ile davalı ile aralarındaki kooperatif üyeliğinin devrine ilişkin sözleşmenin feshi nedeniyle uğradığı 50.000,00 TL menfi zararın tazminini istemiş, mahkemece taraflar arasında, aynı dava sebebine ve aynı dava konusuna dayanarak ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılmış ve henüz kesinleşmemiş bir dava bulunduğu gerekçesiyle derdestlik nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir....

            ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/710 Esas KARAR NO : 2021/960 DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit DAVA TARİHİ : 24/11/2021 KARAR TARİHİ : 29/11/2021 Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılamasının sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı takip alacaklısı ... Şirketi'nin takip borçlularının müvekkil şirketten alacağı olduğunu iddia ederek müvekkil şirkete karşı 89/3 haciz ihbarnamesi gönderdiğini, takip borçlularının müvekkilden herhangi bir alacağının bulunmadığını, müvekkilinin davalı takip borçlularına karşı borcu olmadığının tespit edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava; İİK' nın 89/3. Maddesi uyarınca 3. kişi tarafından açılan menfi tespit davasıdır. Ticaret Mahkemelerinin iş sahası ve hangi davalara bakacağı 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren, 6102 sayılı TTK'nın 5....

              ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/464 KARAR NO : 2022/590 DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit DAVA TARİHİ : 14/07/2022 KARAR TARİHİ : 18/07/2022 Mahkememizde görülmekte olan 3....

                birim maliyetlerinde büyük bir artış yaşandığını, bu sebeple sözleşmenin eki olan teknik şartnamede öngörülen işlerin, sözleşme tarihindeki ortalama maliyet ile dava tarihindeki ortalama maliyetleri arasındaki farkın müvekkilinin menfi zararını oluşturduğunu, her ne kadar gerekçeli kararda dava konusu yere herhangi bir inşaatın yapılmadığı bu nedenle farklı maliyetin mevcut olmadığı gerekçesiyle talepleri reddedilmişse de, Davalı'nın sözleşmeye aykırı davaranışı sebebiyle Müvekkilininin uğradığı ekonomik çöküntünün, yeniden inşaata girişmesini imkansız hale getirdiğini, Davalı ile Müvekkilin sözleşme yaptığı tarihteki belirlenen maliyet ile mevcut durumda yapılması planlanan inşaatın maliyeti piyasa bedellerine göre varsayımsal olarak belirlenerek aradaki fark menfi zarar olarak kabul edilmesi gerektiğini, bu sebeplerle kaçırılan TKDK hibesinden kaynaklı menfi zarar, proje dosyası için yapılan masraflar ve inşaat maliyetlerindeki artıştan kaynaklı menfi zararın ihtarnamenin tebliğ tarihinden...

                UYAP Entegrasyonu