Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : MENFİ TESBİT -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava, abonelik sözleşmesinden kaynaklanan borçlu olmadığının tespiti isteğıne ilişkindir. Davanın açıklanan bu nitelendirmesine göre, 14.02.2011 tarih ve 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 09.02.2011 tarih ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8.maddesi ile 2797 Sayılı Yargıtay Kanununun 14.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca, Yargıtay Başkanlar Kurulunun 11.04.2011 tarih ve 14 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 12.05.2011 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 02.06.2011 tarih ve 27952 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 13.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki istirdat ve menfi tespit istemine ilişkin davada Ankara 20.Asliye Hukuk ve Ankara 7. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, bononun geçersizliğinin tespiti, istirdat ve menfi tespit istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, asıl alacak olan ve iptali istenen takibe konu 5.250,00 TL.lık bononun miktarına göre, Sulh Hukuk Mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, toplam 7.777,19 TL üzerinden icra takibi yapıldığı ve bu miktar değer gösterilip harcı yatırılarak menfi tespit ve İstirdat davası açıldığı, 9.442,62 TL olarakda harçın tamamlandığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....

      KANITLAR VE GEREKÇE : Her ne kadar davacı yan menfi tespit ve icra tehdidi altında ödediği bedelin istirdatını talep etmiş ise de; dava konusu tutarın tamamının ödenmiş olduğu, menfi tespit talebinde hukuki yarar bulunmadığı, istirdat istemi yönünden ise arabuluculuğa başvurmamış olduğu, 6102 sayılı T.T.K.'nın 5. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 5/A maddesine göre arabuluculuk dava şartına tabi davalardan olmasına, arabuluculuğa başvurulmadan dava açılmasına, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 18/A.2.maddesinde "Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir." açık düzenlemesi karşısında davanın usulden reddi gerekmiştir....

        Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır. Dava, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan ... esas sayılı dosyası ile açılan icra takibine davalı şirket tarafından yapılan itirazın iptali ve asıl alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili taleplerine ilişkin olduğu tespit edildi....

          Davacı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; İcra takibine konu borçlara karşı açılacak menfi tespit davalarında yetkili mahkemenin İcra İflas Kanunun 72. Maddesinin son fıkrasına özel olarak düzenlendiği, İcra İllas Kanunun 72. Maddesinin son fıkrası: "Menfi tesbif ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir..."...

          Davacılar Bismil İcra Müdürlüğünün 2018/504 Esas sayılı dosyasında borçlu olmadıklarının tespiti için menfi tespit davası açmışlardır. İlk derece mahkemesi yapılan yargılama sonucunda, icra takibinden sonra açılan menfi tespit ve istirdat davalarında yetkili mahkemenin İİK 72/son maddesinde özel olarak düzenlendiğini, bu hükme göre menfi tespit ve istirdat davalarının icra takibinin yapıldığı yer dairesinde veyahut davalının bulunduğu yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceğini, icra takibinden önce açılan menfi tespit davalarında ise genel yetki kurallarının uygulanması gerektiğini, Bismil İcra Müdürlüğünün 2018/504 Esas sayılı dosyasının 20/09/2018 tarihli olduğunu, menfi tespit davasının bu tarihten sonra açıldığını, davalının usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunduğu gerekçe göstererek açılan davayı usulden reddetmiştir. İcra İflas Kanununun 72/son....

          "İçtihat Metni"KARAR Taraflar tacir olup, dava ticari satış akdinden kaynaklanan menfi tespit -istirdat isteğine ilişkin olup, kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay 19.Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 19.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 24.1.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Bu sebeple itirazın iptali davası açıldıktan sonra takip konusu borçla ilgili olarak borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Zira menfi tespit davasında ileri sürebileceği borçla ilgili iddiasını itirazın iptali davasında savunma sebebi yapabilmekte ve savunmayla ilgili tüm delillerini gösterebilmektedir. Somut olaya gelindiğinde, davacı kendisi aleyhine itirazın iptali davası açılmasından sonra, itirazın iptali davasına konu faturalardan kaynaklanan cari hesaptan dolayı borçlu olmadığının tespitini ve ödediği 100.000,00 TL’nin istirdadını istediğinden, gerek menfi tespit ve gerekse istirdat talebi yönünden hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler ve olgular gözetilerek davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir....

              Menfi tespit davalarının arabuluculuk dava şartına tabi olup olmadığı uygulama ve doktrinde tartışmalara sebep olmuştur. Kanun metninin lafzi yorumuna bağlı kalındığında menfi tespit davaları kapsam dışında görünmektedir. Ancak unutmamak gerekir ki menfi tespit davası bir olumsuz alacak davasıdır. Esasen tartışılan husus bir alacağın varlığı veya yokluğudur. Alacak davası olumlu bir tespite dayalı alacak hükmü kurulmasını gerektirir ve bir tarafı para ödemeye mahkum eder. Menfi tespit davası ise olumsuz tespit içeren alacak davası olup bir tarafı para ödemekten kurtarır. Hatta menfi tespit davası sonuçlanmadan veya henüz açılmadan alacak tahsil edilirse menfi tespit davası istirdada yani bir alacak davasına dönüşür. Davanın tabiatı bu biçimde tavsif edildiğinde kanun koyucunun amacına yönelik bir yorumla menfi tespit davalarının da arabuluculuk dava şartına tabi olduğu kabul edilmelidir....

                Menfi tespit davalarının arabuluculuk dava şartına tabi olup olmadığı uygulama ve doktrinde tartışmalara sebep olmuştur. Kanun metninin lafzi yorumuna bağlı kalındığında menfi tespit davaları kapsam dışında görünmektedir. Ancak unutmamak gerekir ki menfi tespit davası bir olumsuz alacak davasıdır. Esasen tartışılan husus bir alacağın varlığı veya yokluğudur. Alacak davası olumlu bir tespite dayalı alacak hükmü kurulmasını gerektirir ve bir tarafı para ödemeye mahkum eder. Menfi tespit davası ise olumsuz tespit içeren alacak davası olup bir tarafı para ödemekten kurtarır. Hatta menfi tespit davası sonuçlanmadan veya henüz açılmadan alacak tahsil edilirse menfi tespit davası istirdada yani bir alacak davasına dönüşür. Davanın tabiatı bu biçimde tavsif edildiğinde kanun koyucunun amacına yönelik bir yorumla menfi tespit davalarının da arabuluculuk dava şartına tabi olduğu kabul edilmelidir....

                  UYAP Entegrasyonu