Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde; öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasında ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....
Asliye Hukuk Mahkemesi ise, davanın, kira ilişkisinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin olup HMK’nın 4. maddesinin (a) bendi uyarınca kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davaların sulh hukuk mahkemesinde görüleceği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 4/1-a maddesinde kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalara, konuları ve değerlerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemelerinde bakılacağı hükmüne yer verilmiştir....
"İçtihat Metni" Davacı-karşı davalı vek.Av.... ile davalılar-karşı davacılar 1) . 2) . vek.Av...., birleşen dosya davacısı.... ile birleşen dosya davalıları 1)... . ..Av.... aralarındaki asıl dava olan menfi tespit davası ile alacak davası olarak açılan karşı davanın ve birleşen menfi tespit davası hakkında ...Asliye Ticaret Mahkemesi' nden verilen 30.12.2013 gün ve 2013/193-2013/399 E.K. sayılı, asıl ve birleşen menfi tespit davalarının reddi ile karşı dava olarak açılan alacak davasının kısmen kabulü - kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün, davacı-karşı davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti....
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, dava konusu edilen alacak icra takibine konu ve bonodan kaynaklanmakta olup davalının açtığı istirdat davasına konu alacak ile aynı alacak olduğu, her iki davanın tarafları ve konusunun da aynı olduğu, alacak ve menfi tespit veya istirdat davalarının birbirinin zıddı ve simetriği davalar olduğu, bu davalardan birinin kesinleşmesi halinde karşıtı olan davanın da ortak kesin hüküm nedeniyle dinlenmeyeceği, bu nedenle kesinleşen alacak davasına karşı menfi tespit davası açılamayacağı gibi menfi tespit veya istirdat davasına karşı da alacak davası açılamayacağı, tarafları ve konusu aynı olan ve Yargıtay aşamasında geçerek kesin hükme bağlanan uyuşmazlığın yeniden başka bir adla yargıya taşınmasının kesin hüküm nedeniyle mümkün görülmediği, bu hususun dava şartı olması ve resen gözetilmesinin gerektiği gerekçesiyle, davanın kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan HMK 114/I maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Menfi Tespit Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 14.7.2004 gün ve 5219 sayılı yasa ile değişik 427/2.maddesi ile taşınır mal ve alacak davalarında temyiz sınırı 21.7.2004 tarihinden itibaren 1000,00 TL. çıkarılmıştır. 5212 ve 5236 sayılı Yasalar uyarınca, her yıl "yeniden değerlendirme oranına" göre bulunacak miktarlar dikkate alınarak, belirtilen konularda değer itibariyle bu miktarların altında kalan kararlar kesindir. Somut olayda menfi tespit davasının değeri 1000,00 TL. olup karar tarihindeki kesinlik sınırı 1400,00 TL.'yi aşmadığından Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/2.maddesi gereğince temyiz sınırı altında kalan menfi tespit davasının reddine ilişkin karar kesindir....
Davalı vekili, asıl alacak 37.500 TL olmasına rağmen sehven 63.500 TL üzerinden icra takibine girişildiğini, durumun tespiti üzerine icra dosyasına gerçek alacak tutarının tahsili amacıyla haciz işlemi yapıldığını, fazla talep edilen miktar yönünden bir işlem yapılmadığını, bir başka ifade ile menfi tespit isteminin yerinde olduğunu ancak kötüniyet tazminatı talebinin reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama, davalı yanın kabul beyanı nazara alınarak menfi tespit isteminin kabulüne, iddiaya konu ödemelerin tamamı takip tarihinden önce olduğu için kötüniyet tazminatı isteminin de kabulüne, 26.417,09 TL’nin %40’ı tutarındaki kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....
TTK nın 5/A maddesinde; "(1) Bu kanunun 4'üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır." şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Yargıtay 11. HD nin 2021/139 esas, 2022/3987 karar sayılı ilamında; "....Dava, kambiyo senedine dayalı menfi tespit talebine ilişkindir....
tarafından da, davacılarında kabulünde olan, bu alacak miktarı üzerinden takip başlatıldığı, davacıların ayrıca menfi tespit istemli dava açmalarında hukuki yararları bulunmadığı gerekçeleriyle asıl ve birleşen davaların hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine" karar verilmiştir....
Hukuki yararın varlığı ise davacının bir hakkının veya hukuki durumunun bir tehlike ile tehdit edilmiş olması, bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumunun tereddüt içinde olması ve bu hususun davacıya zarar verebilecek nitelikte olması, tespit hükmünün bu tehlikeyi kaldırmaya elverişli olması halinde kabul edilebilir. Eda davası açılabilecek hallerde tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. İtirazın iptali davasından önce menfi tespit davası açılması durumunda sonra açılacak itirazın iptali davasında hukuki yararın var olduğu kabul edilmektedir. Menfi tespit davası sonucunda (davanın reddi) alınan kesin hüküm itirazın iptali davası açılmaksızın icra takibinin devamını sağlamayacaktır. Menfi tespit davasından sonra karşılık dava veya ayrı bir dava olarak itirazın iptali davası açılması mümkündür İtirazın iptali davası, menfi tespit davasından daha geniş talepli bir dava olduğu için aralarında derdestlik anlamında bir ilişki bulunmamaktadır....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/525 Esas KARAR NO : 2023/191 DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 03/08/2022 KARAR TARİHİ : 23/03/2023 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Asıl talepleri dışında Antalya Genel İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı takip dosyasının takibin tedbiren teminatsız olarak durdurulmasını talep etmiştir. YANIT: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kesinleşen bir takip karşısında menfi tespit davasının gereği olarak davacının iddialarını ispat etmesi gerekmektedir. Davanın reddini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir....