Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi Tespit K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık bonodan kaynaklanan alacak nedenine dayalı menfi tespit isteğine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 27.12.2013 tarih 38 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 24.01.2014 tarih 1 nolu Kararı ile kabul edilen ve 29.01.2014 tarih 28897 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (19.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 08.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      İcra Müdürlüğünün 2009/3106 E sayılı takip dosyasında toplam 14.335,49-TL üzerinden davacı aleyhine yürütülmekte olan takipte, asıl alacak yönünden talep bulunmadığından hüküm kurulmasına yer olmadığına,bakiye 2.102,34-TL bakımından yapılan takip bölümüne ilişkin ise 2.102,34-TL davacının borçlu olmadığının tespitine dair karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava menfi tespit istemine ilişkin olup ,menfi tespit davalarının kısmi dava olarak açılması mümkün olmayıp mahkemece davacıya borçlu bulunamadığının tespitini istediği miktarı açıklattırılarak sonuca göre karar verilmesi gerekirken,yine HMK'nın 26. maddesi gereğince dava değerinin 100 TL olmasına karşın fazlaya ilişkin hüküm kurularak talep aşımına sebep olunması dava konusu olmayan asıl alacak yönünden hüküm fıkrasında hüküm kurulmasına yer olmadığına dair karar verilmesi ve olumsuz tespit yerine olumlu tespit şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

        Hukuk Dairesi tarafından masaya alacak kaydeden alacaklıların hiçbir alacağı kalmadığı, davalının ise alacağının iflas davasında belirtilen dışında daha sonra müflis şirket ile devam eden ilişki ticari ilişkiden kaynaklanan alacak veya kayıt kabul davasının iflasın kaldırılmasına ilişkin davada etkisinin olmadığı, davacının iflasına ilişkin kararda belirtilen alacak miktarına ilişkin açılan menfi tespit davasının davacı lehine sonuçlanarak kesinleştiği, diğer alacaklara ilişkin açılan menfi tespit davalarının da kabul edildiği ancak kesinleşmediği, bunlara ilişkin olarak da davacı tarafça teminat gösterildiği gerekçesi ile istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, iflasın kaldırılması istemine ilişkindir. İflas masasının bu safi (net) mevcudu (masaya giren mal, alacak ve haklar), "alacakların ödenmesine tahsis olunur" (İİK m.184,I,c.1). Buradaki "alacaklar" teriminden maksat, aslında yalnız "iflas alacaklarıdır."...

          Dava dilekçesinin talep sonuç kısmında “aradaki ticari ilişkiden kaynaklı herhangi bir borcunun bulunmadığına” şeklinde menfi tespit talebi öne sürülmüş ise de; bu şekilde belirsiz ve soyut bir menfi tespit davası açılamayacağı ve davacının menfi tespit talebi yönünden teminat senedi bedeli olan 16.000 USD üzerinden harç yatırdığı gözetilerek, menfi tespit talebi teminat senedi yönünden değerlendirilmiştir. İcra İflas Kanunu md. 72’ye göre borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. Borçlu, menfi tespit davası zımnında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir....

            Sonuç itibariyle, menfi tespit davasının anılan düzenleme kapsamı dışında tutulduğu sonucuna ulaşılamamaktadır. Menfi tespit davası İcra ve İflas Kanununun 72.maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Borçlu belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi dayanaksız kalır ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, sırf borçlu olmadığının tespitinde hukuki bir yararı bulunmadığı için artık menfi tespit davası açamaz....

              SAVUNMA: Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; İcra takibine konu Konya 1 Asliye Hukuk Mahkemesi davasında müvekkili tarafından tapu iptal ve tescil olmazsa bedel + sadece alacak + menfi tespit + menfi tespit + alacak davalarının birleştirilerek açıldığını, Yani Konya 1 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/634 esas sayılı dosyasında müvekkilinin farklı talepleri olan davaları davalıların aynı olması sebebi ile birleştirerek açtığını, ilamın birleşen davalara ilişin olduğunu, mahkemece müvekkilinin sadece alacak istemli olarak 200.000 TL alacak için açtığı dava kabul edilerek hüküm kurulduğunu ve müvekkilinin sadece alacak davası olarak açtığı dava sonucunda kurulan hükmü icraya koyduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: Dayanak ilam incelendiğinde, dava konusunun tapu iptal ve tescil davası ile alacak talebi, birleşen davanın ise menfi tespitte bedelin ödenmesi nedeniyle istirdat davası olduğu, Yargıtay 12....

              Ancak yukarıda açıklandığı gibi menfi tespit davaları sonucunda verilen hükümler esasa yönelik olarak cebri icraya konu edilip infaz edilemeyeceğinden, işçilik alacaklarına ilişkin davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün amaçsal yorumundan Yasa Koyucu’nun bilinçli olarak menfi tespit davalarını arabuluculuk dava şartına tabi tutmadığı anlaşılmaktadır. Kanun maddesinin metni ve gerekçesi bu kadar açık ve net olup zorlamayla da olsa genişletici bir yorum yapılmasına elverişli değildir. Zaten ileri ve özgürlükçü hukuk düzenlerinde zorunlu ve emredici kuralların dar yorumlanması esastır. İcra İflas Kanunun 72. maddesinde düzenlenen menfi tespit davası, parasal bir mahkumiyeti içeren eda davası niteliğinde alacak ya da tazminatı konu almadığından dava şartı arabulucuğun uygulama alanı dışında kalır....

              İcra Müdürlüğünün 2012/3277 sayısı ile yapılan icra takibinde asıl alacak miktarının 15.600-TL olmayıp, 5.600-TL olduğunun tespitine, icra takibinin asıl alacak miktarı 5.600-TL olacak şekilde ferileriyle birlikte devamına" denilmiştir. Böylece tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır. Bu hal HMK'nun 298/2. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden, 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 K sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulması gerekmiştir. 2- Dava, İİK'nın 72. maddesi hükmüne dayalı menfi tespit davası olduğundan, mahkemece, HUMK'un 74....

                İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalarının konusunu bir miktar alacak veya tazminat oluşturmadığı gibi, menfi tespit davaları TTK'da değil İİK'da düzenlendiğini, eldeki davanın, icra takibi nedeniyle menfi tespit davası olduğunu, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talebine ilişkin olmadığını, ticari dava niteliğindeki menfi tespit davalarının açılabilmesi için arabulucuya başvuru zorunluluğunun bulunmadığını, dolayısıyla eldeki davanın zorunlu arabuluculuğa tabi davalardan olmadığını beyan ederek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davalarının kabulünü talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; menfi tespit talebine ilişkin olup mahkemece arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır....

                UYAP Entegrasyonu