Hukuk Dairesi 'nin 24/05/2021 tarihli 2020/2891esas , 2021/4366 karar sayılı kararı ve yerleşik uygulamalarında da HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davasının, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemeyeği ve menfi tespit davalarının arabuluculuk dava şartına tabi tutulmadığı yönündeki kararları" dairemiz tarafından da benimsenmiştir Somut olayda, davacı icra takibine konu edilen çekin daha önce mahkeme kararı ile iptal edildiğini, ancak iptal edildikten sonra usulsüz olarak bankaya ibraz edildiğini, çekin kötü niyetli 3....
Hukuk Dairesi 'nin 24/05/2021 tarihli 2020/2891esas , 2021/4366 karar sayılı kararı ve yerleşik uygulamalarında da HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davasının, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemeyeği ve menfi tespit davalarının arabuluculuk dava şartına tabi tutulmadığı yönündeki kararları" dairemiz tarafından da benimsenmiştir Somut olayda, davacı icra takibine konu edilen çekin daha önce mahkeme kararı ile iptal edildiğini, ancak iptal edildikten sonra usulsüz olarak bankaya ibraz edildiğini, çekin kötü niyetli 3....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : MENFİ TESPİT YRG.GELİŞ TARİHİ: -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava; alacak ilişkisinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 21.01.2013 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 26.01.2013 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2013 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 13.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden 13.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,3.5.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Kabul tarihi 28.03.2023 olan 7445 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 31.maddesi ile de 6102 sayılı Kanunun 5/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan “paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında” ibaresi “para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında,” şeklinde değiştirilmiş olup ayni yasanın geçici 1. Maddesi ile "... 6102 sayılı Kanunun 5/A maddesinin birinci fıkrası ile 7036 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen menfi tespit ve istirdat davaları hakkındaki hüküm, 1/9/2023 tarihinde ve sonrasında açılacak davalar hakkında uygulanır. " hükmü getirilmiştir....
HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK'nın 32. maddesi uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir....
Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından yayınlanan “Ticari Uyuşmazlıklarda Dava Şartı Arabuluculuk” isimli kitapta menfi tesbit ve istirdat davalarında arabuluculuğun dava şartı olduğu görüşüne yer verilmiştir. Menfi tesbit davası, HMK 106. ve İİK 72. maddesinde düzenlenmiş özel bir tesbit davası türüdür. Bu davalarda bir miktar paradan borçlu olunmadığının tesbiti talep edilmekte davalar sonucunda da borçlu olunmayan kısımla ilgili olumsuz hüküm kurulmaktadır. Bu hüküm taraflar arasında kesin hüküm teşkil etse de ifa imkanı tanımayan bir tesbit hükmü niteliğindedir. TTK’nın 5/A maddesi bir miktar paranın ödenmesi, alacak ve tazminat taleplerinin dava açılmadan önce arabulucuya tabi olduğuna amirdir. Gerek HMK 106 ve gerekse İİK 72. maddesinde belirlenen menfi tesbit davaları yukarıda belitildiği gibi ifa hükmü içermeyen olumsuz tesbite yönelik davalardır....
Bölge adliye mahkemesince; dava konusu alacak hakkında davalı aleyhine takibe girişildiği, davalı borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği ve icra takibinin kesinleştiği, davalının kesinleşmiş takip hakkında 2014/443 Esas sayılı menfi tespit davasını açtığı ve bu davanın henüz derdest olduğu, söz konusu davada eldeki davanın da konusunu oluşturan belgenin geçerliliği ile alacağın varlığı hususunun yargılama konusu yapıldığının anlaşıldığı; takip alacaklısı durumundaki davacının menfi tespit davasında verilen tedbirin kaldırılması veya menfi tespit davasının red hükmü ile sonuçlanması halinde eldeki derdest ve kesinleşmiş takibe devam ederek haciz talep etmesi mümkün olduğundan davacının aynı alacak hakkında alacağın tahsili davası açmasında korunmaya değer hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş; karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Bölge adliye mahkemesince; dava konusu alacak hakkında davalı aleyhine takibe girişildiği, davalı borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği ve icra takibinin kesinleştiği, davalının kesinleşmiş takip hakkında 2014/443 Esas sayılı menfi tespit davasını açtığı ve bu davanın henüz derdest olduğu, söz konusu davada eldeki davanın da konusunu oluşturan belgenin geçerliliği ile alacağın varlığı hususunun yargılama konusu yapıldığının anlaşıldığı; takip alacaklısı durumundaki davacının menfi tespit davasında verilen tedbirin kaldırılması veya menfi tespit davasının red hükmü ile sonuçlanması halinde eldeki derdest ve kesinleşmiş takibe devam ederek haciz talep etmesi mümkün olduğundan davacının aynı alacak hakkında alacağın tahsili davası açmasında korunmaya değer hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş; karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Bölge adliye mahkemesince; dava konusu alacak hakkında davalı aleyhine takibe girişildiği, davalı borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği ve icra takibinin kesinleştiği, davalının kesinleşmiş takip hakkında 2014/443 Esas sayılı menfi tespit davasını açtığı ve bu davanın henüz derdest olduğu, söz konusu davada eldeki davanın da konusunu oluşturan belgenin geçerliliği ile alacağın varlığı hususunun yargılama konusu yapıldığının anlaşıldığı; takip alacaklısı durumundaki davacının menfi tespit davasında verilen tedbirin kaldırılması veya menfi tespit davasının red hükmü ile sonuçlanması halinde eldeki derdest ve kesinleşmiş takibe devam ederek haciz talep etmesi mümkün olduğundan davacının aynı alacak hakkında alacağın tahsili davası açmasında korunmaya değer hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş; karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (m.72/6); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder (Kuru, B: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 2017, s. 146). Bu durumda İİK’nın 72/6 maddesi gereğince bedele dönüşen isteminin temeli menfi tespit davasıdır. Menfi tespit davası devam ederken, icra takibi konusu borcun bir kısmı ödenirse, menfi tespit davası ödenen borç kesimi için (kısmi) istirdata dönüşür. Ödenmeyen borç kesimi için ise menfi tespit davası olarak kalmakta devam eder....