Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde; öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasına ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi tespit-Alacak Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı menfi tespit ve alacak davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davacı ve davalı tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde davalı şirket vekili Av. ... ve davacı şirket vekili Av. ... geldiler. Hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, kira alacağı ve taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi nedeniyle borçlu olmadığının tesbiti istemine ilişkindir.Mahkemece alacağın kısmen kabulüne kısmen reddine, menfi tesbit isteminin reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, bozma gereklerine uygun şekilde karar verilmiş olmasına, ......

    ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/149 KARAR NO : 2021/830 DAVA : Menfi Tespit ve Alacak DAVA TARİHİ : 01/03/2021 KARAR TARİHİ : 09/12/2021 Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit ve alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ / DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin uzun süreden bu yana boya ve kimya sektöründe faaliyet göstermekte olduğunu, müvekkili şirket yetkilisi ...'ın 25/02/2021 tarihinde, ... Bankası .... Şubesi'nde bulunan ... IBAN numaralı davacı şirket hesabından, şahsi hesabına 35.000,00.-TL havale yapmak istediğini, işlemi internet bankacılığından yaparken kayıtlı işlemler üzerinden seçim yaptığını fakat yanlışlıkla kendi hesabına para göndermek yerine, davalının yine aynı banka ve şubedeki ......

      Mahkemece, takip konusu edilen 24.023,81 TL asıl alacak yönünden menfi tespite karar verilmekle yetinilmemiş, ayrıca 43.263,00 TL asıl alacak ile 1.315,67 TL işlemiş faiz bakımından takibin devamına da karar verilmiştir. Karar bu şekliyle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu'nun 26. maddesinde anlamını bulan taleple bağlılık ilkesini ihlal eder nitelikte olup, kesinleşmiş bir icra takibi yönünden dava konusu edilmeyen bir kalemi hükme konu etmek suretiyle infazı kısıtlamıştır. İtiraza uğramamak suretiyle kesinleşmiş ve menfi tespit davasına da konu edilmeyen icra takibi durmuş olmadığından, devamına karar verilemez. Takibin devamına karar verilen hüküm fıkrasının menfi tespit kararını açıklar nitelikte olduğu düşünülebilirse de, verilen karar bir eda hükmü olup, kesinleşmiş ve dava konusu edilmemiş bir icra takibi bakımından ayrı bir eda hükmü oluşturduğundan, bu düşüncenin yerinde olmadığı açıktır....

        Bu durumda menfi tespit davası alacak miktarı yönünden 6100 sayılı HMK 165.maddesine göre bekletici mesele yapılarak menfi tespit davasının kesinleşmesinden sonra varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 05.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (m.72/6); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder (Kuru, Baki: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 2017, s. 146). Bu durumda İİK’nın 72/6 maddesi gereğince bedele dönüşen isteminin temeli menfi tespit davasıdır. Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer....

            İcra İflas Kanununun 72. maddesine göre, borçlu, menfi tespit davası zımnında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir. Somut olayda; davacı yapılan icra takiplerinin haksız olduğunu, bu icra takipleri ile istenilen alacaklardan sorumlu olmadığını ileri sürerek borçlu olamadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Yargılama devam ederken davacı İzmir 11. İcra Dairesi’nin 2013/5766 ve2013/5767 takip sayılı dosyalarındaki alacak miktarını ödemiştir. Davacı vekili ise 16.07.2014 tarihli celsede davacının söz konusu dosyalardaki borcu icra tehdidi altında ödediğini davalarına istirdat davası olarak devam ettiklerini belirtmiştir. Her ne kadar somut olayda, açılan menfi tespit davasında tespit hükmü kurulmuş ise de dava devam ederken borç ödenmekle menfi tespit davasının yukarıda yazılı Kanun hükmü gereği kendiliğinden isdirdat davasına dönüştüğünün gözetilmemesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir....

              na tabi menfi tespit davasının anılan düzenlemeden ayrı tutulduğuna dair gerek TTK’da gerekse İİK’da bir hüküm de bulunmamaktadır. İİK kapsamında kalmayan menfi tespit davaları da olabileceği için menfi tespit davasının ayrıntılı olarak İİK’da düzenlenmesi de dava şartı arabuluculuk dava şartından muaf olması için yeterli bir dayanak değildir. İİK 72. maddesindeki menfi tespit davasının aynı zamanda yargılama sırasında ödeme üzerine kendiliğinden istirdata dönüşme ihtimali de gözetilmelidir. Diğer taraftan ödeme üzerine açılan menfi tespit davasında hukuki yarar bulunup bulunmadığı da Yargıtay'da tartışmalı bir konudur. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi ödemeden sonra istirdat davası yerine soyut olarak tespitle yetinilmesini istenilmesi özel düzenlemelerden olmadığı gibi genel biçim koşullarına aykırılık oluşturduğundan davanın reddi gerektiği görüşünde (Baki Kuru Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası sayfa 233 ve devamı, Yargıtay 19....

                Davacı vekili istinaf dilekçesinde eldeki davanın menfi tespit istemine ilişkin olduğunu ve konusunun bir miktar paranın ödenmesine ilişkin tazminat ve alacak davalarından bulunmadığını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir. HUKUKİ NEDEN VE GEREKÇE Dava icra takibinden sonra açılan menfi tespit (borçlu bulunulmadığının saptanması) istemine ilişkindir. 7155 sayılı Yasanın 20'nci maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'na eklenen 5/A maddesi ticari davalarda dava şartı olarak zorunlu arabuluculuğu öngörmüştür. Anılan maddenin 1 numaralı fıkrası şu şekildedir: "Bu Kanunun 4'üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır"....

                  Bu maddenin uygulanma şartı davanın ticari dava olması ve dava konusunun bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talebi olmasıdır. Bu kapsamda yapılan incelemede davacının istinafa konu davadaki talebi menfi tespit istemine ilişkindir. TTK.'nun 5/a maddesinde ise konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Menfi tespit davaları bu nedenle bu kanun kapsamında değerlendirilemez. Çünkü menfi tespit davalarında bir miktar alacağın tahsili talebi yoktur. Ticari dava niteliğindeki menfi tespit davalarının açılabilmesi için arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 13/02/2020 tarihli 2020/85 Esas, 2020/454 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir....

                  UYAP Entegrasyonu