"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin yetkisizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacılar vekili, müvekkillerinin aslında borçlu olmamalarına rağmen davalı ...'a şirket ortağı olması ve şirketin mali işlerine bakması nedeniyle senetler verildiğini, güvene dayalı olarak verilen senetlerin iade edilmediğini, icra takibine konu edilen 18.000 Euro bedelli senedin icra takibi sırasında ödendiğini ileri sürerek ödenen paranın istirdadına, icra takibine konu edilmeyen 01.11.2010 vadeli bonodan dolayı müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Davalı banka vekili, davacının takibe dayanak sözleşmede kefil olarak yer aldığı takibe itiraz etmeyerek, takibin kesinleştiği gibi takiple ilgili açtığı menfi tespit davasından da feragat ettiğini ve feragat nedeniyle verilen red kararının halen kesinleşmediğini bu nedenle istirdat davası açmakta davacının hukuki yararı da bulunmadığını bildirerek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
Bu aşamada istirdat davası hakkında şu genel açıklamaların yapılmasında fayda görülmüştür. Kendisine karşı ilamsız icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz etmemiş veya itiraz etmiş olup da, itirazının icra mahkemesince kaldırılmış olması nedeniyle kesinleşen icra takibi ile ve menfi tespit davası da açmaması nedeniyle, gerçekte borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kalırsa, ödemiş olduğu paranın kendisine geri verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir. (İİK.m.72/VII). Öte yandan, borçlunun menfi tespit davası açmış olması halinde, bu dava sırasında ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması nedeniyle borç alacaklıya ödenmiş olursa, artık menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir. (İİK.m.72/VI)....
Bu aşamada istirdat davası hakkında şu genel açıklamaların yapılmasında fayda görülmüştür. Kendisine karşı ilamsız icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz etmemiş veya itiraz etmiş olup da, itirazının icra mahkemesince kaldırılmış olması nedeniyle kesinleşen icra takibi ile ve menfi tespit davası da açmaması nedeniyle, gerçekte borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kalırsa, ödemiş olduğu paranın kendisine geri verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir. (İİK.m.72/VII). Öte yandan, borçlunun menfi tespit davası açmış olması halinde, bu dava sırasında ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması nedeniyle borç alacaklıya ödenmiş olursa, artık menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir. (İİK.m.72/VI)....
Öncelikle, menfi tespit davası ile ilgili genel bir açıklama yapılmasında ve ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır; Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez....
Borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu halde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Hakan Pencanıtez, Oğuz Atalay, Meral Sungurtekin Özkan, Muhammet Özekes, İcra ve İflas Hukuku, s.156- 164). Yargıtay'ın istikrar arzeden kararları ve Yargıtay HGK'nun 18.01.2012 tarihli, E:..../..... , K:.....sayılı kararında belirtildiği üzere, borçlunun dosya borcunu icra dosyasına ödedikten sonra menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Borç ödendikten sonra ancak ödenen paranın iadesi davası açılabileceği, davacının dava dilekçesinde ve ek beyan dilekçesinde istirdat taleplerinin bulunmadığını belirttiği, bu haliyle menfi tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığından davanın reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur....
İcra Müdürlüğünün 2016/... E. Sayılı takip dosyasına müvekkilinin maaşından kesintiler yapılarak ödemeler yapıldığı, yargılama sürecindeyken menfi tespit dosyası sonuçlanmadan icra takibinin infaz edildiğinden bahisle davalıya ödenen paraların istirdatı için mahkememize iş bu davanın açıldığı, uyuşmazlığın ne olduğu, İİK.nun 72. Maddesinde düzenlenen istirdat davası mı, yoksa TBK.nun 78. Maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme davası mı olduğu, davanın yasal süresi içerisinde açılıp açılmadığı hususlarının tartışılmasının gerektiği, nitelemenin mahkemeye ait olduğu, somut olay bakımından davalı banka tarafından, davacı aleyhine kredi sözleşmesine dayanarak ilamsız icra takibi başlatıldığı, davacı tarafından 16/11/2016 tarihinde menfi tespit davası açıldığı, yargılama sonunda 25/04/2019 tarihinde kısmen kabul kararı verildiği, davacı tarafından Adana 4. İcra Müdürlüğünün 2016/... E....
Bilindiği üzere gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'(İİK)nun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72. maddesi:“Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.” düzenlemesini içermektedir. Anılan maddeden anlaşıldığı üzere borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir ve takip konusu alacağın borçlusu olmadığının tespiti isteyebilir. Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar ve bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur....
Mahkemece, davacının dava konusu icra takip dosyasında borcu açıkça kabul ve ikrar ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında davalı banka ile davacı arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davacının davalı bankadan kredi kullandığı, davalının kredi borcunun ödenmediği iddiasıyla davacı aleyhine icra takibi başlattığı, icra takibi sırasında davacının borcu kabul ve ödeme taahhüdünde bulunduğu, tarafların anlaşması sonucu davacının icra dosyasına 13.991,58 TL ödediği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, dava konusu icra takibi sırasında davacının borcu kabul ve ödeme taahhüdünün icra tehdidi altında alınıp alınmadığı, anılan ödeme taahhüdü nedeniyle davacının borçlu olmadığı iddiasıyla işbu menfi tespit ve istirdat davasını açıp açamayacağı hususlarından kaynaklanmaktadır....
SAVUNMA:Dava dilekçesi ve tensip zaptının davalı tarafa tebliğ olduğu, davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşıldı. İNCELEME ve GEREKÇE : -----Cumhuriyet Başsavcılığı, ------. İcra Dairesine müzekkere yazıldığı anlaşıldı. HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE: Dava ----- İcra Dairesi'nin-----Esas sayılı takibine konu alacağına ilişkin menfi tespit ve istirdat davasıdır.-----....