Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bir çeşit kefalet muamelesi olan ve bankacılıkta gayri nakti kredi işlemi sayılan uyuşmazlık konusu banka teminat mektubu, gerek birden fazla nüsha olarak düzenlenemsi gerekse kaybı halinde yenilenmesi mümkün olan bir şey olduğundan ve üçüncü bir şahsın eline geçmesi halinde her hangi bir kıymet ifade etmeyeceğinden, hukuki anlamda eşya sayılsa dahi bunu kıymetli eşya olarak nitelendirmek mümkün değildir. Diğer taraftan, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 557.maddesinde kıymetli evrakın tarifi yapılmış, aynı kanunun 557.ve müteakip maddelerinde kıymetli evrakın çeşitleri sayılmış olup, bunlar arasında banka teminat mektubuna yer verilmediği görülmüştür....

    un yöneticisi olduğu davalı şirket lenine verilen teminat mektubu nedeniyle dava dışı kuruma ödenmek zorunda kalınan bedelin rücuen tahsili istemine ilişkindir. Teminat mektubu vermekle bankalarca, lehtar ile muhatap arasındaki temel ilişkinden bağımsız, belirli bir yükümlülüğün yerine getirilmesi garanti edilmektedir. Teminat mektubunun muhatap tarafından değil de lehtar tarafından iadesi halinde bankanın mutlaka muhatabı durumdan haberdar etmesi, teminat mektubunun verilmesine sebeb olan riskin ortadan kalktığını teyit etmesi, bu doğrultuda risk çıkışını gerçekleştirmesi zorunludur. Aksi taktirde bankanın teminat mektubuna bağlı sorumluluğu devam edecek olup somut olayda davalılara rücu edilmek istenilen alacak da bu sebepten kaynaklanmaktadır. Davalı banka tacir olup basiretli davranma yükümlülüğü yanında BK'nın 55. maddesi uyarınca adam çalıştıranın kusursuz sorumluluğu hükümleri uyarınca da sorumluluğu bulunmaktadır....

      Davalı vekili, icra takibinin kesinleşmesinden 1 yıl geçtikten sonra menfi tespit davası açıldığını, davanın zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığını, dava dilekçesinde takibe konu çekin teminat çeki olduğuna ilişkin sunulan tahsilat makbuzu altındaki imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, çekin bir ödeme aracı olduğunu ve teminat için verildiği hususunun davacı tarafından ispatlanması gerektiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda toplanan delillere göre takibe konu çekin teminat çeki olduğuna ilişkin sunulan tahsilat makbuzu altındaki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olmadığının tespit edildiği, bir ödeme aracı olan çekin verildiği anda karşılığı mal ve hizmetin teslim alındığının kabul edileceği, dava konusu çekin teminat çeki olduğu hususunun davacı tarafça yazılı delillerle ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

        İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 2004 Sayılı İİK'nın menfi tespit ve istirdat davaları başlıklı 72.maddesinde; "Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez....

        çekte bulunan ödeme yasağının müvekkiline kötüniyetli hale getirmediğini ve çekin çalıntı olduğu konusunda bir bilgisi bulunmayan müvekkilinin TTK 790 maddesi gereğince meşru hamil olduğunu, davacının menfi tespit ve istirdat taleplerinin yaklaşık ispat edilemediği gözönüne alındığında HMK 389 ve devamı şartlarının oluşmadığını, davacının ihtiyati tedbirin reddi kararına ilişkin istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.2004 Sayılı İİK'nın menfi tespit ve istirdat davaları başlıklı 72.maddesinde; "Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde...

          tespit davasıdır....

            Şubesi'nce düzenlenen 85.000 TL bedelli teminat mektubunun bedelini tüm fer'ileri ile birlikte nakden ödeyeceğini ilgili banka şubesine garanti ettiğini, teminat mektubuna ilişkin riskin gerçekleşmesi nedeniyle teminat mektubunun nakde çevrildiğini ve müvekkilinin mektup bedelini ödediğini, ödeme gerçekleştikten sonra davalıya noter marifetiyle ihtarname çekilerek ödenen bedelin iadesinin talep edildiğini, davalının ihtarnameye olumsuz cevap vermesi üzerine....İcra Müdürlüğü'nün 2011/5331 esas numaralı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu iddia ederek itirazın iptalini ve davalı aleyhinde icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....

              İSTİNAF İSTEMİ: Davacı iflas idaresi vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; "Dava konusu teminat mektupları kesin ve süresiz olup, davalı bankanın müvekkile rücu etmeyeceği konusunda yazılı bir belge verilmediğini, bu nedenle menfi tespit davası açıldığını, Mahkemece her ne kadar müvekkilin davalı bankaya karşı sorumluluğu bulunmadığına karar verilmişse de, teminat mektubunun çözülmesi kaynaklı borcun doğumu halinde müvekkile rücu edilmeyeceğinin menfi tespit olmadan belirsizliğini koruduğunun düşünüldüğünü, Davalının sebepsiz zenginleşmeye dayanarak alacağını müvekkilden talep etmesinin önünde hukuki bir engel olmadığını, bu nedenle dava açmakta hukuki yararın bulunduğunu." beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir. GEREKÇE: Dava, İİK'nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden önce açılan menfi tespit davasıdır....

                Yapılan yargılama sonucu dosya Mahkememizce kül olarak değerlendirildiğinde; dava hukuki niteliği itibariyle İİK 72 maddesinde düzenlenen menfi tespit davası olup, davacı vekili dava dilekçesinde davaya konu müvekkili tarafından 04/02/2014 tarihinde tanzim edilen 278.000 TL bedelli teminat senedinin davalıların murisine verildiğini, davalıların murisinin vefatı nedeniyle senedin mirasçılarda (davalılarda) olduğunu, bu teminat senedinden dolayı müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitini talep etmiş, davalı ... vekili cevap dilekçesinde; senedin müvekkilinde olmadığını, davalı ... vekili de cevap dilekçesinde dava konusu senedin müvekkilinde olmadığını beyan etmişler, davacı vekilinin davalılar aleyhine açmış olduğu senede dayalı menfi tespit davasında dava konusu senedin davalılarda bulunmadığı, dosyada senede ait herhangi bir fotokopinin de ibraz edilmediği, dolayısıyla mevcut olmayan bir bonodan dolayı davacı tarafından davalılar aleyhine iş bu davanın açıldığı anlaşılmakla davanın...

                  Menfi tespit davası her ne kadar İİK’da düzenlenmiş ise de icra hukukuna özgü bir dava türü olmayıp maddi anlamda kesin hüküm teşkil eden ve HMK’daki genel usul ve yargılama kurallarına tabi olan ve genel mahkemelerde görülen bir dava türüdür. Dolayısıyla usul kuralları bakımından İİK'nın hükümleri ile yetinilmesi doğru olmayıp HMK’daki usul kurallarının ve yasal düzenlemenin dikkate alınması gerekmektedir. Yine her ne kadar menfi tespit davası, İİK da özel olarak düzenlenmiş ise de borçlu olmadığı iddiası ile açılan menfi tespit davasında; ödeme borcun sona ermesi, edimin ifa edilmemesi başta olmak üzere pek çok iddia gerek borcun dayanağı olan belgeye ilişkin def’ilerden gerekse kişisel def’ilere ilişkin olabilir....

                    UYAP Entegrasyonu