Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; İİK' nın 72/2 maddesi uyarınca takipten önce açılan menfi tespit istemine ilişkindir....

Maddesi ile 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan “paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında” ibaresi “para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında,” şeklinde değiştirilmiştir. Tüm bu açıklamalardan sonra somut olayda; davanın kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin olduğu, UYAP kayıtlarına göre davanın 15/09/2023 tarihinde açıldığı, bu tarih itibariyle davanın zorunlu arabuluculuk dava şartına tabi davalardan olduğu, işbu dava açılırken herhangi bir arabuluculuk tutanağı sunulmadığı, davacı vekili tarafından sunulan 11/10/2023 tarihli beyan dilekçesi ile arabuluculuğa başvurulmadığı beyan edildiğinden düzenlenmiş bir zorunlu arabuluculuk son tutanağının mevcut olmadığı anlaşılmakla arabulucuya başvurulmaksızın açılan işbu davanın 6102 sayılı TTK'nun 5/A. maddesi ile 6325 sayılı kanunun 18/A....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi tespit Uyuşmazlık Kat Mülkiyeti Yasasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Bu durumda temyiz incelemesi dairemizin görevi dışında bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay 18.Hukuk Dairesi Başkanlığı'na gönderilmesine, 20.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK'nın 32. maddesi uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir....

      Borçluyu menfi tespit davası açmaya----olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. " Davacı taraf kötüniyet tazminat talebinde bulunmuş olsa da davalı tarafından takip başlatılması haksız olsa da davalı tarafın kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davacı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Her ne kadar davalı taraf kötüniyet tazminat talebinde bulunmuş olsa da dava açılması haklı olduğundan, İİK'nın 72/4 maddesi şartları gerçekleşmediğinden davalının tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir....

        Yargıtay'ın son uygulamasında menfi tespit davaları yönünden kabul yada ret ayrımı yapılmaksızın menfi tespit ilamının infazı için kesinleşmesi gerektiğine, bu doğrultuda ilamda fer'i nitelikte alacakların hüküm kesinleşmeden takibe konu edilemeyeceğine karar verildiğinden; ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olmakla; davalı alacaklının istinaf talebinin HMK 353(1)-b/1 maddesi gereğince esastan reddine oy birliği ile karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM:Gerekçesi yukarda açıklandığı üzere : 1- İstanbul 12....

        Mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Kanun koyucu ----tabi ticari davaları belirlerken konusunun alacak ve tazminat olan davalar olması gerektiğini özellikle vurgulamıştır. Bu nedenle menfi tespit davası niteliği gereği bir olumsuz durumun tespiti istemine ilişkindir. Bir miktar paranın ödenmesi veya tazminat talebi yoktur. Bu dava davalı açısından bir alacağın tahsili davasıdır demek de doğru bir yaklaşım değildir. Nasıl ki alacak davasına davalı açısından bu bir menfi tespit talebidir diyemiyorsak; menfi tespit davasında da davalı açısından bu bir alacak davasıdır nitelendirmesi yapamayız. Bir hukuki durumun savunulması ile dava edilmesi birbirinden farklı kavramlardır.Bu nedenle menfi tespit davaları --- tabi davalar değildir. Farklı yargı kararlarının oluşması üzerene de Yargıtay --. Hukuk Dairesi'nin ------ Karar sayılı kararında menfi tespit davaları özelinde --tabi olmadığı yönde karar verildiği bilinmektedir....

          'ye yönelik açılan menfi tespit davasının kabul edilerek hükmün kesinleştiği, takibe konu çeklerde, hakkın BK'nun 162. ve 170. maddeleri uyarınca temlik edildiğinin yazılı olduğu, buna göre TTK'nun 599/son maddesi gereğince davacının menfi tespit isteğinin kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının takibe konu çekler nedeniyle davalıya borçlu olunmadığının tespitine, davalının takibinde kötü niyetli olduğunun anlaşılamadığı gerekçesiyle de davacının tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlerden alınmasına, 23.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            -KARAR- Davalı, davacı hakkında 4.11.2004 tarihli kira sözleşmesine istinaden kira alacağının tahsili için icra takibi yapmış davacı önce takibe ve borca itiraz etmiş, daha sonra menfi tespit ve istirdat davası açma hakkı saklı kalmak kaydı ile itirazından vazgeçerek davalıya borçlu olmadığını, davalının kira alacağı için fatura düzenlemediğini belirterek iş bu davayı açmıştır. Davalı vekili, davacının önce itiraz edip daha sonra itirazından feragat ettiğini, bu nedenle borcu kabul eden davacının menfi tespit istirdat davası açamayacağını,, sözleşmede kira akdinin başlangıcının 1.9.2003 olarak gösterildiğini, davacının SKK'ya yazdığı 5.9.2006 tarihli yazıda 1.9.2003 tarihli kira akdi ile mecurda kiracı olduğunu ikrar ettiğini belirterek davanın reddini istemiştir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı ile davalı vekilince Duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan kimse gelmemiş olduğundan, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR- Dava, davalı tarafından takibe konu edilen faturalarda yer alan malların teslim almadığı iddiasına dayalı menfi tespit davasıdır. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir....

                UYAP Entegrasyonu