Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Menfi tespit davası doğrudan bir alacak talebine ilişkin değildir. Ancak her tespit davası eda davasının öncüsüdür. Eda davası aynı zamanda içerisinde tespit hükmünü de barındırır. Menfi tespit davaları şartları oluştuğunda istirdat talebini de içermektedir. İİK'nın 72/6 madde ve fıkrası ''Borçlu, menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.'' hükmünü içermektedir. Bu nedenle davaya konu çekin ödenmesi halinde davaya İİK'nın 72/6 madde ve fıkrası uyarınca istirdat davası olarak devam edilmesi gerekecektir. Nitekim Arabuluculuk Daire Başkanlığı'nın ''Ticari Uyuşmazlıklarda Dava Şartı Arabuluculuk'' başlıklı Mart 2019 tarihli yayınının 142. sayfasında ''Söz konusu gerekçeler dikkate alındığında, TTK'nın 5/A maddesi uyarınca, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki davalar yanında, tespit davalarının da dava şartı arabuluculuk kapsamında olduğu sonucuna varılmaktadır....

    Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açarak bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamayacaktır. Zira, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK.)'nun 72 maddesi uyarınca menfi tespit davası açan borçlunun tazminat isteme hakkı vardır. Anılan maddenin .... fıkrası aynen; “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir....

      Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” hükmünü içermektedir. Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olmasıdır. Başka bir ifadeyle; İİK.nun 72/5inci maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde, istem varsa, davacı (borçlu) lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir....

        DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, menfi tespit ve manevi tazminat istemine ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Menfi Tespit Yönünden Davacının borçlu olmadığını iddia ettiği icra dosyasında alacak miktarı 3.317,83 TL olduğu, HMK'nın 341/2 hükmü gereğince değeri 3.000 TL'yi (kararın verildiği 2022 yılı için 8.000 TL) geçmeyen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulamayacağı dikkate alındığında, ilk derece mahkemesince menfi tespit talebine ilişkin kararın kesin olduğu anlaşılmakla bu kısma ilişkin istinaf başvurusunun HMK'nın 352/1- b hükmü gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiştir....

        Hal böyle iken, menfi tespit davalarının ticari bir dava olduğu için TTK' nın 5/A maddesi kapsamına alınması ve böyle bir davayı açmak isteyen kişinin önce arabulucuya başvurmaya zorlanması, kanuna aykırı olduğu gibi ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün amaçsal yorumundan da ...' nun bilinçli olarak menfi tespit davalarını arabuluculuk dava şartına tabi tutmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığı hususu dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, İlk Derece Mahkemesince bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu nazara alınmaksızın istinaf başvurunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....

          Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit KARAR TARİHİ: 21/04/2022 Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil ...'ın dosya borçlusu şirketin ortaklarından birisi olup dosya borçlusuna herhangi bir borcu bulunmadığını ancak müvekkile gönderilen üçüncü haciz ihbarnamesi ile müvekkilin kendisine daha önce gönderilen haciz ihbarnamelerinden haberdar olduğunu ve bu sebeple daha önceki haciz ihbarnamelerine itiraz edemediğini ve işbu menfi tespit davasını açma zorunluluğunun hasıl olduğunu, müvekkilin adına usulüne uygun olarak gönderilmiş 1. ve 2. Haciz ihbarnamesi hakkında bir tebligat olduğunu göremediklerini, dolayısıyla 1. ve 2....

            Hal böyle iken, menfi tespit davalarının ticari bir dava olduğu için TTK'nın 5/A maddesi kapsamına alınması ve böyle bir davayı açmak isteyen kişinin önce arabulucuya başvurmaya zorlanması, kanuna aykırı olduğu gibi ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün amaçsal yorumundan da ...'nun bilinçli olarak menfi tespit davalarını arabuluculuk dava şartına tabi tutmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığı hususu dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken İlk Derece Mahkemesince bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu nazara alınmaksızın istinaf başvurunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....

              Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit DAVA TARİHİ : 07/07/2022 KARAR TARİHİ : 23/05/2023 Mahkememizde görülmekte olan 3....

                Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit DAVA TARİHİ : 07/07/2022 KARAR TARİHİ : 23/05/2023 Mahkememizde görülmekte olan 3....

                  Mahkemece, menfi tespit istemi yönünden davacının feragati doğrultusunda davanın reddine manevi tazminat istemi yönünden davalı bankanın kusurlu olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ve özellikle vekaletnamesinde feragat yetkisi bulunan davacı vekili tarafından davadan feragat edilmesi nedeniyle davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 02.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu