Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Esas sermaye artırım iptal davalarının etkisiz bırakmaya yönelik eylemleri nedeni ile HMK 107. md gereğince kanuni faizleriyle birlikte şimdilik 1 TL üzerinden daha sonra zararının tamamının bilirkişi tarafından tespit edildiğinde ıslah yoluyla artırım hakkının saklı tutulmak kaydıyla tüm zararlarının davalılardan müştereken ve müteselsilen haksız fiil esaslarına göre tahsiline, tüm yargılama giderlerinin ve vekalet ücretlerinin davalılar üzerinden bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre; dava davacı tarafından davalılar aleyhine açılan şirket yöneticilerinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davacı taraf dava dilekçesinde davalıların haksız fillerinden kaynaklı tazminat isteminde bulunduğunu beyan etmiş ise de dava dilekçesi içeriğinden davalıların dava konusu şirket olan ... A.Ş.'...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi tespit Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı menfi tespit davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına, esasen BK 493.maddesi (TBK 600) gereğince kefilin borcundan kurtulduğunun anlaşılmasına göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenden alınmasına, 11.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      sermaye artırım kararına azınlık pay sahibi davacı temsilcisinin muhalefet ettiğini, davalı şirketin 31.07.2015 tarihinde borca batık olduğu yolunda emareler bulunduğunu, şirketin sermayesinin ve yedek akçelerinin toplamının üçte ikisinin zararlar nedeniyle karşılıksız olduğunu, bu nedenle 20.11.2015 tarihinde alınan sermaye artırım kararının butlanla sakat olduğunu iddia ederek davalı şirketin 20.11.2015 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan sermaye artırım kararının butlanının tespitine, davalı şirket yönetimine kayyum atanmasına karar verilmesini talep etmiştir....

        Şu halde açıklanan yasa hükümleri gereğince murisin; "ortağı" ve "temsilcisi" olduğu şirketlerin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan, şirket ortağı olarak "koyduğu sermaye hissesi oranında" doğrudan doğruya; "temsilcisi" olarak da şahsi sorumluğu söz konusudur....

          Dava, haciz ihbarname tarihinde borçlu olmadığının tespiti, menfi tespit istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davalı T3 tarafından dava dışı 3. kişi olan Elta Elektrik Sistemleri Ve İnş. San. Tic. Ltd. Şti.'nin borcundan dolayı davacı şirkete 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun'un 79....

          tarafından işletildiği, davacının bu dönemdeki elektrik borcundan dolayı sorumluluğu bulunmadığı gerekçesiyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Kaçak elektrik kullanımı ile ilgili borçtan sorumlu olmadığını ileri sürerek davacı menfi tespit davası açmış, mahkemece 1.3.2001-1.3.2003 tarihleri arasında otelin davacıdan başka biri tarafından işletildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa menfi tespit davasına konu alacağın hangi döneme ait olduğu hususu açıklığa kavuşturulmamıştır. Mahkemece alacağın hangi döneme ait olduğu saptandıktan sonra davacının 4.7.2001 tarihli dilekçesinden öncesine ait elektrik borcundan sorumlu tutulması, daha sonra doğan borçtan sorumlu tutulmaması gerekirken tüm borçtan sorumlu olmadığının kabulü ile eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir....

            Şu halde açıklanan yasal hükümler gereğince, mirasbırakanın; “ortağı” olduğu limited şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan, şirket ortağı olarak “koyduğu sermaye hissesi oranında” doğrudan doğruya sorumluğu söz konusudur....

              ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO:2020/637 Esas KARAR NO:2021/484 DAVA:Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ:23/01/2017 KARAR TARİHİ:30/06/2021 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı banka tarafından müvekkil aleyhine .......

                ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO:2020/637 Esas KARAR NO:2021/484 DAVA:Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ:23/01/2017 KARAR TARİHİ:30/06/2021 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı banka tarafından müvekkil aleyhine .......

                  Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Buna rağmen, borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması hâlinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür. Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu hâlde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur....

                    UYAP Entegrasyonu