Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Olayımıza gelince; davacı vekili dava dilekçesinde; kendisi ve murisi Ali Uğur ile davalı arasında geçerli bir kira sözleşmesi olmaksızın işgal ederek kullandığını iddia ederek fazlaya dair haklarını saklı tutarak şimdilik 5.000TL ecrimisil alacağının davalıdan tahsiline ve davalının müdahalesinin menni ile tahliyesine karar verilmesini talep etmiş, davalı ise işgalci değil, davacının murisi ile yapılan kira sözleşmesi doğrultusunda taşınmazı kullandığını savunarak davanın reddini dilemiştir. 6100 Sayılı HMK'nun 4/1- a maddesi gereğince kira sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda Sulh Hukuk Mahkemesi görevli ise de, davacı kira ilişkisine değil mülkiyet hakkına dayanmakta ve taraflar arasında geçerli bir kira ilişkisi bulunmadığını ve davalı tarafından savunulun kira ilişkisine dayanak sözleşmedeki imzanın davacının murisine ait olmadığını ve kira ilişkisini kabul etmediğini iddia etmektedir....

Davalı davanın reddini savunmuş, Mahkemece taraflar arasında kira ilişkisi olduğundan bahisle görev yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 4/1-a maddesinde, Sulh Hukuk Mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; kiralanan taşınmazların, 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanun'una göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görürler, hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda; dava, hizmet (konaklama) sözleşmesine dayalı menfi tespit istemine ilişkin olup taraflar arasında herhangi bir kira ilişkisi yoktur....

    Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür. Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu hâlde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Pekcanıtez, H./ Atalay, O./ Sungurtekin Özkan, M./ Özekes, M.: İcra ve İflas Hukuku, s.156- 164). Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır....

      Asliye Hukuk Mahkemesi, HMK'nın 4/a maddesi gereğince kira ilişkisinden doğan alacak davalarında Sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi de, taraflar arasında kurulmuş bir kira akdi bulunmadığı ve HMK'nın 4/a maddesi kapsamında kalan bir talep bulunmadığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda davacı, kira ilişkisine istinaden oturduğu taşınmazın malikinin vefat etmesi üzerine kira bedellerini açılan tereke hesabına yatırdığı, buna rağmen mirasçılardan birinin kira bedellerinin ödenmediği iddiasıyla icra takibi başlatarak ödenen parayı yeniden tahsil ettiğini, açılan itirazın iptali davası sonunda verilen karar üzerine Yargıtay 3....

        Taraflar arasındaki uyuşmazlık kira sözleşmesine dayalı olup, kira sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenecek olan uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... . Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 17/04/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi....

          Somut olayda menfi tespit talebine dayanak icra takibine konu alacak miktarı nazara alındığında davaya bakmakla görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Kira alacağının değere bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesi durumu HUMK'nun 8/2 maddesi gereğince, kira alacağının, kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, aktin feshi yahut tesbit davaları ile birlikte açılmış olması haline münhasırdır. Bu nedenle menfi tespit istemine ilişkin davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, kanuna aykırı şekilde Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan bahisle mahkemenin görevsizliğine karar verilmesi doğru değildir. 2- Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir....

            Z-104 numaralı dükkana ilişkin idari şartnamenin 7. maddesinde ve Z-106 nolu dükkana ilişkin kira sözleşmesinin 14. maddesinde " Üç yıllık sabit kira bedelinin bitiminde dördüncü yılın başından itibaren yıllık kira bedelleri her yıl %40 artırılarak ve her yılın kira bedeli Ocak ayının sonuna kadar Belediye veznesine nakden ve defaten yatırılacaktır." şartı kararlaştırılmıştır. Bu artış şartı oranı, belli ve geçerli olup tarafları bağlar. Somut olayda; Davalı kiraya veren tarafından, davacıya 2005, 2006, 2007, 2008, 2009 ve 2010 yılları kira farklarından kaynaklı 34.236,66 TL kira bedeli ile 20.0001,54 TL gecikme zammı olmak üzere toplam 54.238,20 TL borcu olduğu bildirilmiştir. Buna göre, Mahkemece sözleşmedeki artış koşulu doğrultusunda yapılacak hesaplamada, taleple bağlılık ilkesi gereğince davalı ... encümeni kararı ile belirlenen kira bedeli miktarları da gözetilerek, menfi tespit istemi hakkında karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir....

              Sulh Hukuk Mahkemesi, taraflar arasında kira akdine dayalı bir kullanım söz konusu olmadığı, davalının mülkiyet iddiasına dayandığı ve HMK'nın 4/a maddesi kapsamında kalan bir talep bulunmadığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira ilişkisine dayandığı, HMK'nın 4/a maddesi gereğince kira ilişkisinden doğan alacak davalarında Sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. 6100 Sayılı HMK.'nın 4/I-a maddesinde kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı ... ve İflas Kanununa göre ilamsız ... yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalara, konuları ve değerlerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemelerinde bakılacağı hükmüne yer verilmiştir....

                Davacı kiracının kira süresi sona ermeden kira sözleşmesini tek taraflı feshederek kiralananı tahliye etmesi durumunda, kiracı kural olarak kira süresinin sonuna kadar kira parasından sorumludur. Bununla birlikte davalı kiraya verenin bu yerin yeniden kiralanması konusunda gayret göstermesi, böylece zararın artmasını önlemesi için kendisine düşen ödevi yapmak durumundadır. Bu durumda davalının zararı, tahliye tarihinden kiralananın aynı koşullarla yeniden kiraya verilebileceği tarihe kadar boş kaldığı süreye ilişkin kira parasından ibarettir. Taraflar da bu süreyi sözleşmenin özel 19. maddesinde altı ay olarak kararlaştırdıklarından davacının talep edebileceği kira parası tahliye tarihinden altı aylık sürenin sonuna kadar olup, bu tarihten sonra davacı kiracının kira parasına ilişkin bir sorumluluğu olmayacaktır. Mahkeme ise, bu husus üzerinde durmadan davacı kiracının menfi tespit istemini ret etmiştir....

                  Tokat Sulh Hukuk Mahkemesi'nce; Davacı tarafın dayandığı iddia ve buna ilişkin sunduğu delillerde taraflar arasında yazılı veya sözlü kira sözleşmesinin olmadığı, davalı tarafın kiracılık ilişkisini cevap dilekçesinde kabul etmediğini belirttiği, davanın kira ilişkisine ilişkin olmayıp mülkiyet hakkına ilişkin olduğunun dosya kapsamından anlaşıldığı, buna göre söz konusu dava mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesi olduğuna göre davanın esasının TMK'nın 683. maddesi çerçevesinde incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, bu durumda davacının iddiaları ve olayların ileri sürülüş biçimine göre Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu