"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ Dava, menkul satım sözleşmesine dayanan menfi tespit talebine ilişkin olup, Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun 12.05.2011 tarih ve 1 sayılı Kararı gereğince 13.Hukuk Dairesi ... bölümü 2.maddesinde sayılan işlerdendir. Davanın niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay (13.) Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek (13.) Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, 21/12/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
ın kullanmış olduğu tüm kredi sözleşmeleri ve bu kredilerin geri ödemelerinin yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi gerektiğini, müvekkili hakkında yasal takibe başlanmadan açılan menfi tespit davasının açılacak icra takibini tek başına durdurmaya yeterli olmaması nedeniyle, iddia edlne borç miktarının % 15'i tutarında teminat ile ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili banka ile ... ... arasında Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiğini, davacı ...'ın Genel Kredi Sözleşmesinin kefili olduğunu, dava dışı ...'a Genel Kredi Sözleşmesine istinaden kredi kullandırıldığını, ödenmemiş kredi borçları nedeniyle ...'...
Bu durumda, tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın mutlak ticari dava söz konusu olduğundan mahkemenin görevli olmadığı yönündeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Diğer taraftan, borçlu maddi hukuk bakımından ödemekle yükümlü olmadığı bir alacak talebiyle karşılaşmışsa menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu kabul edilmelidir. Menfi tespit davasında borçlunun hukuki durumu tehlikede ise veya taraflar arasındaki hukuki ilişki belirsizlik içeriyorsa ve açılacak dava sonucunda verilecek kararla belirsizlik ortadan kalkacaksa hukuki yararın mevcut olduğu kabul edilmelidir. (Görgün L. Şanal, İcra Hukukunda Menfi Tespit Davası, Ankara 1977, s 62) Somut olayda; dava dışı temlik eden ... T.A.Ş. ile davacıların murisi ... arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için, murisin vefatı nedeniyle temlik eden banka tarafından davacı mirasçılar aleyhinde İstanbul .... İcra Müdürlüğü'nün ......
nun 24/01/2014 tarihinde 20.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzaladığını ve davacı ...'un işbu genel kredi sözleşmesine müşterek müteselsil kefil olarak kendi el yazısı ile doldurduğunu ve kendisinin imza attığını, davacının kefaletinin usul ve yasaya uygun olduğunu, bu borçtan müteselsilen sorumlu olduğunu, daha sonra borcun ödenmemesi üzerine davacı hakkında icra takibi başlatıldığını, davacı tarafından işbu icra takibine yine süresi içerisinde itiraz edilmediğini ve takibin kesinleştiğini belirterek, açılmış olan işbu kötü niyetli ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; davalı banka ile dava dışı ... arasında 24/01/2014 tarihli 20.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, davacı ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ÇUBUK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 03/09/2014 NUMARASI : 2013/419-2014/408 Dava; terekenin borca batık olması nedeniyle mirasın hükmen reddi hukuksal nedenine dayalı menfi tesbit istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 8.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 8.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 26.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı Deniz Bank A.Ş. ve T5 arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine 18/02/2016 tarihli kefalet sözleşmesi ile davacının müteselsil kefil olduğu, davacının bu sözleşmeye konu olan kredi borcunun ödendiği ve sona erdiği birleşen dava dosyalarında talep konusu edilen borcun davacının kefil olmadığı kredi sözleşmelerinden kaynaklandığını iddia ederek, davacının eldeki menfi tespit davasını açtığı, ilk derece mahkemesince asıl borçlu ile banka arasında iki farklı genel kredi sözleşmesi olduğu, icra takiplerine konu kredilerin 2014 tarihli GKS kapsamında kullandırılmış olup davacının 2016 tarihli sözleşmeye kefil olduğu, bu haliyle davacının icra takiplerine konu kredilerden kefil sıfatıyla sorumluluğundan söz edilemeyeceğin gerekçesiyle menfi tespit davasının kabulüne, birleşen itirazın iptal davalarının reddine karar verilmiş, davalı/birleşen dosya davacı T2 vekili tarafından hüküm istinaf edilmiştir....
Davalı vekili, yetki itirazında bulunduğunu, davacının müvekkili banka ile imzalamış olduğu genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesine istinaden kullandığı kredileri ödemeyerek temerrüde düştüğünü, yapılan icra takibine itiraz etmesi nedeniyle açılan itirazın iptali davasının devam ettiğini, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, menfi tespit davasının .... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2012/30 Esas sayılı dosyasında görülen itirazın iptali davasından sonra açıldığı, davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 07/12/2020 tarih 2019/383 Esas - 2020/816 Karar sayılı kararında; "Dava, taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesine dayalı davacılar aleyhine başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)'nun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72. maddesi:“Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.” düzenlemesini içermektedir.Anılan maddeden anlaşıldığı üzere borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir ve takip konusu alacağın borçlusu olmadığının tespiti isteyebilir...
Davalı vekili cevap dilekçesinde, mirasın hükmen reddiyle menfi tespit taleplerinin aynı davada istenemeyeceğini, icra takibinin ticari krediden kaynaklanması sebebiyle menfi tespit davasının asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğini, mahkemece bu talep bakımından görevsizlik kararı verilmesinin doğru olacağını, belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece hükmen ret talebi tefrik edilmiş, 2015/56 Esasına kaydedilmiş, yapılan yargılama sonucunda da davacının açmış olduğu menfi tespit davası tefrik edilmiş olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, davacının muris Hasan Diril'in terekesinin borca batık olması nedeniyle mirasın hükmen reddi davasının kabulüne, murisin ölüm tarihinde terekesi borca batık olduğundan davacı İbrahim Diril'in mirası hükmen reddetmiş sayılmasına karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, TMK'nin 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir....
Limited Şirketi'ne gönderildiğini, icra takibinden sonra açılan davada takibin durdurulmasına ilişkin tedbir kararı verilemeyeceğini, davacı yanın 28/04/2021 tarihli dava dilekçesinde belirtmiş olduğu genel kredi sözleşmesi kapsamında davacıların muvafakat ve imzası olmadan kredi kullandırıldığına dair dayanağı olmayan iddiaların kabulünün mümkün olmadığını, dava dışı borçlu ... ile müvekkili kurum arasında 09/07/2014 ve 21/04/2015 tarihli Genel Kredi Ve Teminat Sözleşmelerinin imzalandığını, sözleşme hükümlerine göre, müvekkilinin, dava dışı ... Org. A.Ş. ‘ye kredi kullandırmayı ve davacı borçluların da krediye “müteselsil kefil” olmayı taahhüt ettiklerini, müvekkilinin dava dışı asıl borçlu ......