WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

tarafından, davalı İçdaş ... ve Ulaşım .... aleyhine 04/07/2014 gününde verilen dilekçe ile menfi tespit istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 11/11/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, haklarında icra takibi yapıldığını, bu takipten dolayı davalıya borçlu olmadıklarının tespiti ile %20 oranında tazminata hükmedilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davacının geri almasını gerektiren bir alacak bulunmadığından bahisle menfi tespit davasının reddine karar verilmiştir. ... 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2010/130 esas 2010/904 karar sayılı ... 1....

    Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde; öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasına ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....

      Anılan maddeye göre; "Bu Kanunun 4'üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır". Türk Ticaret Kanunu'nun 5/A maddesi zorunlu arabuluculuk dava şartını "…konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri…" ile sınırlı tutmuştur. Somut olayda, dava bir alacak ya da tazminat davası olmayıp 3 adet senetten dolayı borçlu olmadığının tespitinin istendiği, menfi tespit davasının “konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri” cümlesinden olmadığı, zorunlu arabuluculuk dava şartına tâbi bulunmadığı bu yönü ile davacıların istinaf başvurusunun kabulüne, mahkemenin kararının kaldırılması ile dosyanın esası hakkında karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Yargıtay 19....

        Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının müvekkili ile olan karşılıklı borç ilişkisine istinaden 60.000 TL ödeme aldığını ve bundan sonra borcunu ödemediğini, başlattıkları icra takibi nedeniyle de eldeki menfi tespit davasını açtığını, davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini, menfi tespit davalarının 1 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğunu, bu süre dolduktan sonra icra takibinin başlatıldığını, somut olayda icra takibi başlatıldıktan sonra açılan bir menfi tespit davasının söz konusu olduğunu, kural olarak takipten sonra açılan menfi tespit davasının icra takibini durduramayacağını, ancak henüz haciz yapılmamışsa veya haciz yapılıp satış yapılmamışsa borçlunun toplam borç miktarı ve ferilerini depo ettikten sonra ayrıca %15'den az olmayan bir teminatı yatırarak mahkemeden ihtiyati tedbir istemesinin mümkün olduğunu, tedbir kararı verilmesi halinde de, alacak miktarının %115'inin teminat olarak yatırılması gerektiğini, Yargıtay emsal içtihatlarının da bu yönde olduğunu...

        DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; banka kredi üyelik sözleşmesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren ve 03/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre ; MADDE 5/A- (1) "Bu Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır." Yine 05/04/2023 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanunun 31. maddesiyle 6102 Sayılı TTK'nın 5/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan “paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında” ibaresi “para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında,” şeklinde değiştirilmiş, 7445 Sayılı Kanunun 43/1-a maddesiyle, bu Kanunun 31. maddesinin 01/09/2023 tarihinde yürürlüğe gireceği kararlaştırılmıştır....

          Somut olayda davalı borçlu ... ile davalı ... vekili, takip konusu alacağın gerçek bir alacak-borç ilişkisine dayanmadığını, kumar borcuna istinaden alınmış ve sonradan dolduran senede dayandığını,bu konuda davacı aleyhine açılan menfi tespit davası ile Savcılık soruşturmasının devam ettiğini belirterek sonuçlarının beklenmesini talep etmiştir. Ceza dosyasında zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verilmiş ise de davalı borçlu tarafından davacı aleyhine açılan menfi tespit davası derdest olduğu ve takip konusu alacağın gerçek bir alacak olmadığı iddia edildiğinden somut olayın özelliğine göre Mahkemece ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2015/589 sayılı menfi tespit davasının sonucu ve kesinleşmesi beklenerek tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir....

            Mahkemece davacılar vekilinin dava dilekçesinde, öncelikle ödemeler nedeni ile takip dosyasına borçlarının bulunmadığını iddia etmesine rağmen, 1.356 TL asıl alacak ve 1.485,77 TL işlemiş temerrüt faizi olmak üzere toplam 2.841,77 TL borçları bulunduğu anlaşıldığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş ,hükmün davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 2016/6312 E., 2017/3062 K. Sayılı ve 17/04/2017 tarihli bozma ilamında ‘‘ Dava menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece olumsuz tespit kararı verilmesi gerekirken menfi tespit davasının niteliğine uygun düşmeyecek şekilde olumlu tespit kararı verilmesi doğru olmamış mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.’’ gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir....

              Somut olayımızda açılan dava alacak ve tazminat davası olmayıp menfi tespit davası olduğundan arabuluculuk dava şartına tabi değildir. O halde mahkemece eldeki davada arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı gözönünde bulundurularak yargılama yapılıp bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Her ne kadar 6102 sayılı TTK nın 7445 sayılı kanunun 31. Maddesi ile değişik 5/A maddesinde; menfi tespit davaları da arabuluculuk kapsamına alınmış ise de; ilk derece mahkemesi karar tarihinde menfi tespit davalarının 5/A maddesinde arabuluculuk kapsamında olmaması ve 7445 sayılı kanunun 31. Maddesinin yürürlük tarihinin 01/09/2023 tarihi olması nedeniyle TTK nın 5/A maddesinde yapılan değişikliğin somut olayımızda uygulanamayacağı kanaatine varılmıştır....

                Ödeme emrine itiraz etmemiş (böylece zamanaşımını ileri sürmemiş) olan borçlu, takip konusu alacağın zamanaşımına uğramış olduğunu bildirerek menfi tespit davası açamaz (Prof. Dr. Baki Kuru, Menfi Tesbit Davası ve İstirdat Davası, Ankara, 2003, Sh 40). Ödeme emrine süresi içerisinde hiçbir itirazda bulunmayarak ödeme emrinin kesinleşmesine sebebiyet veren borçlu, takip konusu alacağın, alacaklının takip talebinden önceki bir tarihte zamanaşımına uğradığından söz ederek menfi tespit davası açamaz. Takip konusu alacağın takibin kesinleşmesinden sonra zamanaşımına uğramış olması halinde ise borçlu, İİK'nın 71, 33-a ve 33. maddeleri uyarınca zamanaşımını ileri sürebilir (Prof. Dr. Timuçin Muşul, İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Ankara, 2014 Sh 149). Somut olayda; Kocaeli 1....

                  Davacı, davalı ...’in İlamsız icra yoluyla yapmış olduğu icra takibine karşı mükerrer ödeme yapmamak için menfi tespit davası açmıştır.Mahkemece de İİK’nun 68. maddesinde belirtilen belgelerden olmayan müstahsil makbuzlarına istinaden yapılan ilamsız takibe davacı tarafından itiraz edilip takibin durması ve süresinde itirazın iptali davası açılmadığı için haczin de kalkmış sayılmasına rağmen durmuş takibe karşı menfi tespit davası açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir. İcra İflas Yasasının 72. maddesinin 1. bendine göre borçlu,icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.Borçlunun itirazı üzerine icra takibinin durması icra takibini ortadan kaldırmaz. Davalılar her zaman alacak davası açar. Böyle bir davaya muhatap alma tahdidi altında olan davacının bu belirsizliği ortadan kaldırmak, uyuşmazlığı kesin hükme bağlamak için menfi tespit davası açmakta hukuki yararı vardır....

                    UYAP Entegrasyonu