Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Diğer davalı kooperatif yetkilisi 26.10.2011 tarihli celsede, davacının kooperatif hissesini 31.12.2008 tarihinde devrederek üyeliğini sonlandırdığını, davacının kooperatif üyeleri olması dışında kooperatifle başkaca bir ticari ilişkisinin, dolayısıyla alacak ve borcunun hiç olmadığını, diğer davalıya takip konusu bonoları kooperatife vereceği mal karşılığı avans olarak verildiğini, mal teslim edilmediği için borçlu olmadıklarını, bu hususta davalıyla aralarında derdest dava bulunduğunu beyan etmiştir. Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre takip borçlusu davalı kooperatifin davalı üyeden bir alacağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK.'nun 89. maddesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. İİK'nun 89/III. Maddesine göre, üçüncü haciz ihbarnamesini alan 3. şahsın 15 günlük sürede menfi tespit davası açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, re'sen nazara alınması gerekir....

    Bası, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2017, s:40)Menfi tespit davalarında da bir talep var ise de bu talep maddi hukuk anlamında bir talep değildir. Başka bir söyleyişle, menfi tespit davalarında bir alacağın tahsili talep edilmediği gibi bu davanın sonucunda verilecek hüküm de bir alacağın tahsili sonucunu doğuran eda hükmü niteliğinde değildir. Açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat olmadığından ticari dava niteliğindeki menfi tespit davalarında; dava açılmadan önce arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece yanılgılı değerlendirme ile davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Menfi tespit istemiyle açılan davada, bir miktar alacağın tahsili talebi yoktur....

    ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR ESAS NO : 2022/217 Esas KARAR NO : 2022/352 DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 28/03/2022 KARAR TARİHİ : 01/04/2022 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ----esas sayılı dosyası üzerinden--- dayanak gösterilerek--- Takibi" başlatıldığı, icra emrine konu edilen alacağın mahiyetinin "--- talep edilen alacak miktarının iptaline karar verilen çek bedeli olan 18.975,00-TL olduğu tespit edildiği, işbu icra takibinden gönderilen icra emrinin müvekkili Banka'ya tebliğ edilmesi üzerine, takibe dayanak yapılan ilam eda hükmünü içermediğinden takip talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilerek müvekkilinin Banka'ya icra emri tebliğe çıkartılması usul ve yasaya aykırı olması sebebiyle mezkur icra takibinin iptali talebiyle --esas sayılı dosyası üzerinden...

      HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK'nın 32. maddesi uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir....

      Yapılacak iş alınan son rapor yeterli görülmediği takdirde konusunda uzman üç kişilik bilirkişi kurulundan yeni bir rapor alınıp, bu rapor sonucu asıl dava (menfi tespit) ve karşılık dava (alacak) hakkında açık ve net bir şekilde hüküm tesisinden ibarettir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle tarafların temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 21.6.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi. Aslı gibidir....

        Menfi tespit davalarında da bir talep var ise de bu talep maddi hukuk anlamında bir talep değildir. Başka bir söyleyişle, menfi tespit davalarında bir alacağın tahsili talep edilmediği gibi bu davanın sonucunda verilecek hüküm de bir alacağın tahsili sonucunu doğuran eda hükmü niteliğinde değildir. Tüm bu açıklamalara göre davanın konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olmadığından ticari dava niteliğindeki menfi tespit davalarında; dava açılmadan önce arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Ayrıca; bu konudaki Bölge Adliye Mahkemeleri arasında çıkan uyuşmazlık, Yargıtay 19. H.D. 13/02/2020 tarih, 2020/85 E. 2020/454 K. sayılı karar ile; "ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığı" şeklinde giderilmiştir....

          tarafından açılan menfi tespit davasının kabul edilerek anılan icra dosyasına konu borç nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine karar verildiğini belirterek, anılan menfi tespit dava dosyasında davalının kusurlu eylemi nedeniyle ödenen vekalet ücreti ve yargılama giderinden oluşan banka zararının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı ise, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davalının kredi sözleşmelerinde yapmış olduğu oynama ve tahrifatın mahkeme kararları ile tespit edilmiş olması, kefiller tarafından banka aleyhine açılan menfi tespit davasının banka aleyhine sonuçlanması ve banka aleyhine yapılan ilamlı icra takibi sonucunda bankanın icra borcunu ödemek durumunda kalmış olmasından dolayı kredi sözleşmesinde tahrifat yapan davalının kusurunun bulunduğu grekçesiyle istemin kabulüne karar verilmiştir. Dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davacı banka tarafından dava dışı .....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi tespit ve alacak Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı menfi tespit ve alacak davasına dair karar, Dairemizin 30.04.2014 gün ve 2013/13005-2014/5572 sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmesi üzerine bu defa davacılar tarafından yasal süresinde karar düzeltme isteminde bulunulmuş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 5219 sayılı Kanunla değişen, 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesinin III.fıkrasının 1 numaralı bendinde, miktar veya değeri 6 milyar TL (6 Bin TL)'den az olan davalara ait hükümlerin onanması veya bozulmasına ilişkin kararların düzeltilmesinin istenemeyeceği hüküm altına alınmıştır....

              Dava, İİK m. 72. maddesine göre açılan menfi tespit davasıdır. Menfi tespit davasında davacı borçlunun borçlu olmadığı miktar hüküm fıkrasında açıkça gösterilerek menfi tespit hükmü kurulur. Diğer yandan taraflar, 2003/1824 sayılı takibe ilişkin olarak borcu 30.06.2003 tarihli protokol ile belirlemişler ve borcun ödenmesini takvime bağlamışlardır. Bu durumda mahkemece, protokole bağlanan borcun ödenip ödenmediği konusunda protokol hükümleri gözetilerek bilirkişi incelemesi yapılması ve davacının borçlu olmadığı miktarın saptanması gerekirken yazılı şekilde olumlu tespit davası şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına peşin harcın istek halinde iadesine, 10/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Menfi Tesbit Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Uyuşmazlık ve hüküm * nafakaya dayalı menfi tespit ve alacak istemine ilişkin olup, Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun 01.02.2002 tarihli kararının 1. maddesi de gözetilerek inceleme görevi Yargıtay * 3. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Dosyanın görevli Yargıtay *3. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 22.10.2007...

                  UYAP Entegrasyonu