Bu durumda mahkemece tarafların defter ve kayıtları üzerinde konusunda uzman bir bilirkişiye yeniden inceleme yaptırılıp bozma ilamında belirtildiği üzere dava konusu bononun taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında verildiğinin kabulü halinde, davalının ticari defter kayıtlarındaki alacak tutarı kadar bono bedelinden davacıların sorumlu olacağının gözetilmesi sureti ile ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması gerektiği belirtilmiş ve mahkemece bozmadan sonra yeni bir rapor alınmış ise de iki rapor arasında tespit edilen alacak miktarı yönünden çelişki oluştuğu görülmüştür....
Menfi tesbit davalarının arabuluculağa tabi olup olmadığı konusunda uygulamada farklı hükümler verilmesi nedeniyle uyuşmazlığın giderilmesi için yapılan başvuru neticesi Yargıtay 19 H.D. 'nin 2020/85 esas, 2020/454 karar sayılı ve 04.06.2020 tarihli ilamı ile; "H.M.K’nun 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun Dava şartı olarak arabuluculuk başlıklı 5/A- (Ek:6/12/2018-7155/20 md.) maddesinin birinci fıkrası "(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır." hükmünü düzenlemiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun Dava Şartı Olarak Arabuluculuk Dava şartı olarak arabuluculuk ana ve alt başlıklı 18/A- (Ek:6/12/2018-7155/23 md.) maddesinin ikinci fıkrası "(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2023/375 ESAS KARAR NO : 2024/360 KARAR DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 05/05/2023 KARAR TARİHİ : 08/05/2024 Mahkememizde görülen Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından müvekkiline Kemalpaşa İcra Dairesi ... E....
Davacı borçlu, asıl alacağın bir kısmını takipten sonra ödemiş, bir kısım asıl alacak ile işlemiş faiz yönünden iş bu menfi tespit davasını açmıştır.Mahkemece bilirkişi incelemeleri yaptırılmış ve her iki bilirkişi raporunda da davalının faiz alacağı bulunduğu saptanmıştır. Mahkemece bu yönler gözetilmeden menfi tespit talebinin tümüyle kabulünde isabet görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte belirtilen sebeplerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 29.01.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde, icra takibinden sonra menfi tespit davası açtıklarını, menfi tespit davasında uyuşmazlığın alacak davası olarak değerlendirilemeyeceğinden davacının arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmadığını belirterek, hukuka aykırı kararın kaldırılıp davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Dava, menfi tespit talebine ilişkindir. Mahkemece, zorunlu arabuluculuğa başvuru dava şartının yerine getirilmediği gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiştir. Uyuşmazlık, tacir olan taraflar arasında açılan menfi tespit davasında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olup olmadığı hususudur. TTK.nun m.5/A maddesi gereğince, her ticari dava değil; ticari davalardan bir paranın ödenmesine dair tazminat ve alacak talepleri hakkında olanlar için dava açmadan önce arabuluculuğa başvuru şartı kabul edilmiştir....
Menfi tespit davaları bu nedenle bu kanun kapsamında değerlendirilemez. Çünkü menfi tespit davalarında bir miktar alacağın tahsili talebi yoktur. Ticari dava niteliğindeki menfi tespit davalarının açılabilmesi için arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince verilen kararın gerekçesi usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla kararın kaldırılarak dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere mahal mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi usul ve yasalara uygun görülmüştür. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının İstinaf talebinin KABULÜNE, Çorlu 5....
Menfi tespit davaları bu nedenle bu kanun kapsamında değerlendirilemez. Çünkü menfi tespit davalarında bir miktar alacağın tahsili talebi yoktur. Ticari dava niteliğindeki menfi tespit davalarının açılabilmesi için arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince verilen kararın gerekçesi usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla kararın kaldırılarak dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere mahal mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi usul ve yasalara uygun görülmüştür. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının İstinaf talebinin KABULÜNE, Çorlu 5....
Sonuç olarak somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlığın bankacılık işlemlerinden kaynaklanması nedeniyle, TTK'nın 4. maddesi gereğince ticari dava niteliğinde olduğu ancak açılan davanın menfi tespit davası olmayıp, HMK'nın 106. maddesinde düzenlenen (müspet) tespit davası olduğu, davacının davalıdan bir miktar paranın ödenmesi, alacak ve tazminat talebinin bulunmadığı; bu nedenle TTK'nın 5/A maddesi gereğince davanın arabuluculuk dava şartına tabi olmadığı, menfi tespit davası olsa dahi ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilemeyeceği nazara alındığında, mahkemece davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir....