Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

SAVUNMA: Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; İcra takibine konu Konya 1 Asliye Hukuk Mahkemesi davasında müvekkili tarafından tapu iptal ve tescil olmazsa bedel + sadece alacak + menfi tespit + menfi tespit + alacak davalarının birleştirilerek açıldığını, Yani Konya 1 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/634 esas sayılı dosyasında müvekkilinin farklı talepleri olan davaları davalıların aynı olması sebebi ile birleştirerek açtığını, ilamın birleşen davalara ilişin olduğunu, mahkemece müvekkilinin sadece alacak istemli olarak 200.000 TL alacak için açtığı dava kabul edilerek hüküm kurulduğunu ve müvekkilinin sadece alacak davası olarak açtığı dava sonucunda kurulan hükmü icraya koyduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: Dayanak ilam incelendiğinde, dava konusunun tapu iptal ve tescil davası ile alacak talebi, birleşen davanın ise menfi tespitte bedelin ödenmesi nedeniyle istirdat davası olduğu, Yargıtay 12....

İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalarının konusunu bir miktar alacak veya tazminat oluşturmadığı gibi, menfi tespit davaları TTK'da değil İİK'da düzenlendiğini, eldeki davanın, icra takibi nedeniyle menfi tespit davası olduğunu, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talebine ilişkin olmadığını, ticari dava niteliğindeki menfi tespit davalarının açılabilmesi için arabulucuya başvuru zorunluluğunun bulunmadığını, dolayısıyla eldeki davanın zorunlu arabuluculuğa tabi davalardan olmadığını beyan ederek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davalarının kabulünü talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; menfi tespit talebine ilişkin olup mahkemece arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır....

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde birleştirilerek görülen asıl dosyada menfi tespit ve alacak davasının kısmen kabulüne, birleşen Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/49 esas sayılı dosyasında menfi tespit davasının kabulüne, birleşen Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/71 esas sayılı dosyasında menfi tespit davasının kabulüne, birleşen Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/1192 esas sayılı dosyasında menfi tespit davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; tarafların istinaf başvurularının reddine yönelik olarak verilen karar, davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 28/06/2022 tarihinde davalı vekili Av. .......... geldi. Başka gelen olmadı....

    Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde birleştirilerek görülen asıl dosyada menfi tespit ve alacak davasının kısmen kabulüne, birleşen Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/49 esas sayılı dosyasında menfi tespit davasının kabulüne, birleşen Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/71 esas sayılı dosyasında menfi tespit davasının kabulüne, birleşen Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/1192 esas sayılı dosyasında menfi tespit davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; tarafların istinaf başvurularının reddine yönelik olarak verilen karar, davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 28/06/2022 tarihinde davalı vekili Av. .......... geldi. Başka gelen olmadı....

      Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233). Menfi tespit davasında ispat yükü kural olarak davalı alacaklıya aittir. Davalı alacaklı, davacı borçludan, alacağının bulunduğunu ispat etmekle mükelleftir. Ancak, davacı borçlu aralarındaki hukuki ilişkiyi ve bundan kaynaklanan borcunun olduğunu kabul edip, bu borcun herhangi bir sebep ile son bulduğunu ileri sürüyor ise, ispat yükü davacı borçluya geçecektir. Rize icra Müdürlüğü'nün 2019/865 Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; Davalı alacaklının 20/04/2012 tarihinde evlenmesine rağmen evlendikten sonraki tarihler için de yoksulluk nafakası talep ettiği anlaşılmaktadır....

      Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde; öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasına ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı; davalı vekilinin alacağın kalmadığına dair ibrası olduğu halde davalının müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını belirterek takip dosyasındaki alacak yönünden menfi tespite ve %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı; menfi tespit davasını kabul ettiğini bildirmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı; davalı vekilinin alacağın kalmadığına dair ibrası olduğu halde davalının müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını belirterek takip dosyasındaki alacak yönünden menfi tespite ve %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı; menfi tespit davasını kabul ettiğini belirtmiştir....

            Bölge Adliye Mahkemesince, menfi tespit davasında öncelikli olarak bir alacağın varlığının tartışıldığı, bu nedenle alacaklıya dava açarken arabulucuya başvurma dava şartının tabi tutulması ancak aynı konu ve alacakla ilgili borçlu tarafından açılacak menfi tespit davasının arabuluculuğa başvurma dava şartına tabi tutulmamasının hak arama yönünden eşitsizliğe yol açacağından menfi tespit davasının zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğunun kabulünün gerektiği, davacının öncelikli talebinin menfi tespit talebi olduğu, çek istirdadı talebinin menfi tespit talebi sırasında değerlendirileceği, ilk derece mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....

              HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK'nın 32. maddesi uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir....

              UYAP Entegrasyonu