Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

TTK'nın 5/A maddesi metni göz önüne alındığında, zorunlu arabuluculuğun "ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri" yönünden dava şartı olarak öngörüldüğü düşünülebilir ise de, anılan maddede "talep sonucu" olan alacak ve tazminat istemlerine değil "dava konusuna" vurgu yapılarak, "konusu bir miktar paranın ödenmesi olan davalar" için dava şartı olan arabuluculuğun öngörüldüğünü belirtmek gerekmektedir. Alacak ve tazminat davaları yanında, menfi tespit davalarının da konusu bir miktar paranın ödemesine ilişkindir. Bu husus, alacak ve tazminat davalarında bir miktar paranın ödenmesi olarak tezahür ettiği gibi, menfi tespit davalarında ise bir miktar paranın ödenmemesi olarak ortaya çıktığından konu itibariyle menfi tespit davasının da dava şartı olan zorunlu arabuluculuk kapsamında kaldığının kabulü gerekir. Aksinin kabulü halinde kanun koyucunun amacına aykırı yorum yapılmış olacağından, bu yorum tarzı hukuka uygun düşmeyecektir....

    Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....

      Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....

        Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....

          Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....

            Somut olayda, davacı şirketin talebi; 2009/1 kaçak tahakkuku- 2009/1 kaçak ek tahakkuku ve 2009/3 otomatik dönem tahakkukuna ilişkin olmak üzere 27.657,60 TL asıl alacak, 9.968,27 TL gecikme cezası ve 1.794,29 TL KDV olmak üzere toplam 39.420,16 TL nin tahsiline ilişkin başlatılan takibe yönelik itirazı iptali istemine ilişkindir. Her ne kadar takip ve dava konusu edilen faturalardan 30.01.2009 tarihli 8.447,20 TL lik kaçak ve 17.642,00 TL lik kaçak ek tahakkuku olmak üzere toplam 26.089,20 TLlik fatura, davalı borçlu tarafından açılan menfi tespit davasında değerlendirilip sonuca bağlanmış ise de, eldeki davada, menfi tespit davası ile kesinleşen hükmün de dikkate alınıp menfi tespit davasına göre eldeki itirazın iptali davasının sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu şekilde, sadece....dönemine ait otomatik dönem tahakkukuna ilişkin 1.568,40 TL lik fatura yönünden hüküm oluşturulması infazda güçlük yaratacağından mahkemece,.......

              Hukuk Dairesi'nin 10/02/2020 tarih, 2019/3048 esas, 2020/1093 karar sayılı emsal ilamında "...menfi tespit davasında davacının borçlu olup olmadığının tespiti ile davalının da alacaklı olup olmadığının tespiti yapılacaktır. Şu halde menfi tespit davasında dava konusunun bir miktar alacağa ilişkin olduğu açık olup, 7155 sayılı yasanın 20.maddesi ile TTK'nun 5.maddesine eklenen 5/A maddesi kapsamında menfi tespit davasında arabulucuya başvurmak dava şartı ..." olarak belirtilmiştir....

                Bu kuralın istisnaları da yine yasalarda düzenlenmiştir.Bu istisnai hükümlerden biri de menfi tespit davasına ilişkin ilamlar (İİK 72. Madde) olup menfi tespit konulu ilamın anılan maddeler karşısında kesinleşmeden takibe konulabilmesi olanaklı değildir. Menfi tespit istemi yargılama aşamasında istirdata dönüşse de yasa gereği bu tür ilamların icrası için kesinleşme şartı aranmalıdır. Takibe dayanak ilamın hüküm fıkrası incelendiğinde: "a)Hakkı Bayri, Zeliha Özbebek, Meral Doğan ve Sibel Kurt isimli hastalar için sunulmayan sağlık hizmeti hakkında cezai işlem olarak 2016 yılı Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesinin 11.15 maddesi gereğince uygulanan toplam 244.000,00TL cezai işlem uyarı kararının İPTAL EDİLEREK davacının bu işlemler nedeniyle davalı Kuruma 244.000,00TL borcu olmadığının TESPİTİNE" karar verildiği görülmüştür....

                Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde; öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasında ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Menfi Tespit Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 14.7.2004 gün ve 5219 sayılı yasa ile değişik 427/2.maddesi ile taşınır mal ve alacak davalarında temyiz sınırı 21.7.2004 tarihinden itibaren 1000,00 TL. çıkarılmıştır. 5212 ve 5236 sayılı Yasalar uyarınca, her yıl "yeniden değerlendirme oranına" göre bulunacak miktarlar dikkate alınarak, belirtilen konularda değer itibariyle bu miktarların altında kalan kararlar kesindir. Somut olayda menfi tespit davasının değeri 1000,00 TL. olup karar tarihindeki kesinlik sınırı 1400,00 TL.'yi aşmadığından Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/2.maddesi gereğince temyiz sınırı altında kalan menfi tespit davasının reddine ilişkin karar kesindir....

                    UYAP Entegrasyonu