Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İİK'nın 72/4- 5 maddesi uyarınca, menfi tespit davasında verilen ilamın, kesinleşmeden takibe konulabilmesi olanaklı değildir. Menfi tespit davasına konu olan alacak ile doğrudan istirdat davasına konu edilen alacak birbirinden farklı olup, doğrudan istirdat davası sonucu verilen karar, kesinleşmeden takibe konulabilir. Ayrıca, İİK'nın 72/7. maddesine göre açılan istirdat davasında verilen kararın icraya konulabilmesi için kararın kesinleşmesi gerekmez. Takibe dayanak davanın 06/02/2019 tarihinde açıldığı ve kararın gerekçesinde "bilirkişi raporunda özetle, son ödemenin yapıldığı 22/07/2019 tarihi itibariyle davacının davalıya 16.116,10 TL fazla ödeme yaptığı belirtilmiştir" açıklamasına yer verildiği, bu hali ile bir kısım ödemelerin dava tarihinden sonra olduğunun kararda açıkça belirtildiği, dolayısıyla davanın İİK'nın 72/7 maddesi kapsamında istirdat davası olarak nitelendirilemeyeceği anlaşıldığından, anılan hüküm uyarınca karar kesinleşmeden takibe konu edilemez....

"İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, davalının icra takibine konu ettiği fatura bedellerinin ödendiği iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

    Mahkemece yapılan yargılama soncunda davalı banka tarafından verilen 23.3.2001 tarihli ibranamenin dava konusu iki takibi de kapsadığı gerekçesi ile menfi tespit isteminin kabulüne, herhangi bir fazla ödeme bulunmadığından istirdat talebinin yerinde olmadığına karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dava, davacı aleyhine girişilen iki ayrı icra takibinden sonra düzenlenen 29.9.2000 tarihli protokol gereğince ödenen paralardan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti ve istirdat istemine ilişkindir. Başka bir anlatımla, davacı borcu kabul etmediğini bildirmiştir. Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillere göre borç saptanmış ve fazla ödeme olmadığı da belirlenmiştir. Bu durumda mahemece davacının borcu bulunduğu ve fazla ödeme de olmadığı saptandığına göre, menfi tespit talebinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir....

      Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. İİK.nun 72/son maddesi uyarınca menfi tespit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. HUMK.nun 9. maddesinin 2. fıkrasında ise, davalının birden fazla olması halinde davanın bunlardan birinin ikametgahı mahkemesinde açılacağı öngörülmüştür. Davalılardan ikisinin yerleşim yeri ...’dır. Diğer davalı ......’in kendi mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla davanın ... Mahkemesi’nde açıldığı hususunda belirtilen veya başka deliller varsa mahkemenin onun hakkında davayı ayırarak yetkisizlik kararı vereceği HUMK.nun 9/2. maddesinde düzenlenmiştir....

        Dava, İİK'nun 89. maddesi gereğince açılmış menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin olup bu tür davalar aynı madde uyarınca maktu harca tabidir. Şu halde, yerel mahkemece maktu harca hükmolunmak gerekirken nispi harca hükmolunması doğru olmadığından kararın bozulması gerekir ise de, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK'nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan 1086 sayılı HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca karar düzeltilerek onanmalıdır....

          Dava; atık su abonesinin davalı kuruma karşı açtığı menfi tespit istemine ilişkin olup, talep yargılama sırasında istirdat istemine dönüşmüştür. Bir hukuki ilişkinin mevcut olduğunun tespiti için açılan davaya, müspet (olumlu) tespit davası denir. Bu dava, davacının varlığını iddia ettiği hukuki ilişkinin, davalı tarafından inkar edilmesi halinde açılır. Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya ise, menfi (olumsuz) tespit davası denilir. Somut olayda; davacı taraf davalıya borçlu olunmadığının tespitini talep etmiştir. Bu bağlamda açılan davanın; menfi tespit davası niteliğinde olduğu açık olmasına rağmen mahkemece; müspet tespit davası açılmış gibi hüküm kurulmuş ve davacının davalıya dava tarihi itibariyle 3.217,85 TL asıl alacak, 5,63 TL işlemiş faiz borcu bulunduğunun tespitine karar verilmiştir....

            Asliye Ticaret Mahkemesinde menfi tespit davası açtığı, Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/... E. Sayılı dosyası üzerinden yargılama yapılarak 25/04/2019 tarih ve 2019/... karar sayılı karar ile; davanın kısmen kabulüne karar verildiği, davacı tarafından kararın istinaf edildiği, Adana BAM 9.HD.'nin 2019/...E. 2021/...K. Sayılı ilamı ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak yeniden hüküm kurulduğu ve davanın tam kabulüne karar verildiği, davacı vekili tarafından mahkememize Adana 3. Ticaret Mahkemesinin 2016/... E. Sayılı dosyası üzerinden verilen ilk karardan sonra Adana 4. İcra Müdürlüğünün 2016/... E. Sayılı takip dosyasına müvekkilinin maaşından kesintiler yapılarak ödemeler yapıldığı, yargılama sürecindeyken menfi tespit dosyası sonuçlanmadan icra takibinin infaz edildiğinden bahisle davalıya ödenen paraların istirdatı için mahkememize iş bu davanın açıldığı, uyuşmazlığın ne olduğu, İİK.nun 72. Maddesinde düzenlenen istirdat davası mı, yoksa TBK.nun 78....

              Menfi tespit davasının yargılaması devam ederken ihtiyati tedbir kararının (İİK m.72/2- 3)verilmemiş olması sebebiyle takibe devam edilmiş ve takip konusu borç alacaklıya ödenmişse ,menfi tespit davasına artık istirdat davası olarak devam edilir.(İİK m 76/2)Yani mevcut menfi tespit davası sonuçlanmadan önce borcun alacaklıya ödenmesiyle menfi tespit davası kendiliğinden istirdat davasına dönüşür.Menfi tespit davası borcun ödenmesiyle kanuni düzenlenmeden dolayı kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceğinden bu hususta davacının(borçlunun)talepte bulunması şart değildir.Borcun ödenmesiyle menfi tespit davasına bakan mahkeme ,kendiliğinden menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder.İİK m.72/6'daki düzenleme gereği ,menfi tespit davası kendiliğinden istirdat davasına dönüştüğünden,davacının neticeyi talebini değiştirmesi için ıslah yoluna başvurmasına ya da karşı tarafın(alacaklının)mvafakatine gerek yoktur....

              "İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi - K A R A R - Uyuşmazlığın davalı tarafından dava dışı borçlu aleyhine grişilen icra takibi sırasında takipte sıfatı bulunmayan davacı şirketin işyerine hacze gelinmesi üzerine ihtirazi kayıtla yapılan ödemenin iadesi istemine ilişkin bulunmasına ve karar başlığında "istirdat" olarak yazılmış olmasına rağmen, davanın İİK'nın 72.maddesi kapsamında kalan menfi tespit ve istirdat davası niteliğinde bulunmamasına ve tarafların tacir olmalarına göre kararın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 11. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 18.09.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                İİK.’nun 72/6 maddesi hükmünde “Borçlu menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.” Ne varki davacı vekili, 20.9.2006 tarihli celsedeki imzalı beyanında “ …bizim talebimiz sadece borçlu olmadığının tespitine karar verilmesinden ibarettir. İstirdat talebimiz yoktur” demiştir. Ödeme ile yasa gereği istirdata dönüşen davanın usulen menfi tesbit davası olarak görülmesine imkan bulunup bulunmadığı ve davacının açıklanan beyanı üzerinde yeterince durulup irdelenmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir....

                  UYAP Entegrasyonu