de yararlandırılmasına,mehir senedinde yazılı 350 gr altının aynen olmadığı takdirde bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiş,yargılama aşamasında mehir senedinden kaynaklanan davayı atiye bırakmıştır....
Davacı vekili dilekçesi ile; 23.08.2008 tarihli mehir senedinde yazılı ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesi, bu mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla 2.000 TL'nin davalılardan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalılar vekili cevabında; dava dilekçesinde yazılı dört adet halıdan ikisinin davacı tarafından götürüldüğünü, diğer eşyaları teslime hazır olduklarını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davalı ... aleyhine açılan davanın mehir senedinde yazılı bir adet saat dışındaki eşyalar ve çeyiz eşyaları hakkındaki davadan dolayı husumetten reddine, bilirkişinin 04.06.2012 tarihli raporunda belirtilen mehir senedine dayalı eşyaların bedeli olan 6.935,00 TL ve şahsi eşyalara ait bedel olan 2.926,00 TL'nin ve bir adet saat bedeli olan 60,00 TL toplam, 9.921,00 TL'nin davalılardan (davalı ...'...
Davanın dayanağı davacı ile davalı Kenan'ın evlenmesi nedeniyle düzenlenen mehir senedi olup, davanın davacının babasından bağış yoluyla gelen %25 hisse için davası kişisel eşyanın iadesi, davalı Mehmet'ten gelen %25 hisse için mehir alacağı davası mahiyetinde olup, davaya aile mahkemesi sıfatı ile bakılması gerekirken 03/03/2022 tarihli celsede asliye hukuk sıfatıyla bakılmasına karar verilmesi hatalı olmuştur....
Somut olayda kabul edilen mehir alacağı miktarı 22.918,32 TL olup karar tarihindeki kesinlik sınırı 107.090,00 TL'yi aşmayıp 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362. maddesi gereğince temyiz sınırı altında kaldığından mehir alacağına ilişkin karar kesindir. Açıklanan sebeple davalı erkeğin mehir alacağı davası yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Davalı erkeğin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Davalı erkeğin mehir alacağı davası yönelik temyiz dilekçesinin yukarıda 1. bentte açıklanan sebeple REDDİNE, temyiz edilen hükmün temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 2....
Dava; mehir senedine dayalı ziynet ve çeyiz eşya bedellerinin tahsili istemine ilişkindir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.. 2- Davacının ziynet bedeli istemine ilişkin temyizi yönünden: Temyize konu uyuşmazlık; mehir senedine konu ziynetlerin davalı tarafça bozdurularak harcanıp harcanmadığı noktalarında toplanmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar evlenirken düzenlenen 11/10/2017 tarihli mehir senedi ile taahhüt edilen 1 adet set, 22 ayar 120 gram bileziğin hiç alınmadığını belirterek mehir senedinde belirtilen ziynet ve eşyaların aynen iadesi, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL'nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Islah dilekçesi: Davacı ıslah dilekçesi ile vakıa ıslahı yapmak sureti ile mehir senedine konu ziynet eşyalarının düğünden sonra davalının annesi tarafından çalınabileceği gerekçesiyle müvekkilinden alındığını, davalının da bu durumu onayladığını, altınların annesine verilmesini istediğini fakat altınların daha sonra müvekkiline iade edilmediğini belirtmiştir....
Davacının davası bir eda davası niteliğinde olup,davalıda kaldığı iddia edilen eşya ve altınların aynen iadesi olmazsa bedelinin tahsili istenmiştir.Mahkemece bu eda davası sonucunda davanın kabulüne yani aynen iade ya da bedelin tahsiline veya istemin reddine dair bir karar verilebilir.Mahkemece bir kısım altınlara ve taşınmaza ilişkin davanın reddine karar verilmiş,ancak ve mehir senedinde yazılı altın ve eşyalar ile ilgili kabul yada redde ilişkin bir hüküm verilmemiş,bu altın ve eşyaların tarafların müşterek mülkiyetinde olduğunun tespitine karar verilmiştir. Davacı tarafça açılan bu eda davasında mahkemece olumlu yada olumsuz bir hüküm verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile tespit kararı verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Davacının işbu davadaki iddiasının, mehirde kararlaştırılan 150 gram altının hiç ifa edilmediği yönünde olup, senet ediminin ifa edildiğini ispat külfetinin senet kuvvetindeki bir belge veya yemin delili ile davalıya ait olduğu, davanın dayanağı mehir senedi ile ilgili olarak davalının muhtemelen başka bir kağıttaki imzanın bu belgenin üst kısmı kesilerek ayrıldıktan sonra mehir senedinin davacı tarafça sonradan düzenlendiği yönünde olduğu, bununla ilgili olarak adli tıp kurumundan mehir senedine konu belgenin kenarlarının sonradan yapılıp yapılmadığı, yazı ve karakterlerin kağıda sonradan yazılıp yazılmadığının sorulduğu, gelen cevabi yazıda belgenin üst kısmının formel kesim olmadığı, belgedeki yazı ve imzaların optik ve spektreskopik yöntemlerle ayırt edilemeyen bir kalem ile yazılıp imzalanmış olduklarının belirtildiği, buna göre belgedeki imzanın davalının başka bir belgedeki imzasından temin edildiği yönündeki davalı itirazının yerinde...
Mahkeme gerekçeli kararında, "davacı kadının mehir alacağı davasının kabulüne" ifadesiyle yetinmiş, bunun dışında; hangi tanık beyanlarına hangi sebeple üstünlük tanındığı, hangi tanık beyanlarına hangi sebeple itibar edilmediği belirtilmediği gibi, kabule ilişkin başka bir gerekçeye de yer vermemiştir. Bu haliyle karar, kadının mehir alacağı davası yönünden yeterli gerekçeden yoksun olup Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294/1 -c maddesindeki unsurları içermemektedir. Bu bakımdan gerekçesiz karar oluşturulması usule aykırı bulunmuştur. 3-Davalı-karşı davacı erkek, birleşen dava dilekçesinde boşanma talebinin yanı sıra 7.800 TL şahsi alacak talebinde de bulunmuştur. Dava açılırken alınan başvuru harcı, dava dilekçesindeki isteklerin tümünü kapsar. Davalı-karşı davacı erkeğin alacak talebi nispi harca tabidir. Bu talep nedeniyle davanın açılması esnasında nispi harç alınmadığı gibi bu eksiklik yargılama sırasında da giderilmemiştir. Nispi harç tamamlattırılmadan müteakip işlemler yapılamaz....
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu mehir senedi başlıklı sözleşme incelendiğinde; sözleşmenin, dava konusu tarafların evlilik tarihinde düzenlendiği, davalı koca tarafından, mehir senedinde yazılı bulunan dava konusu eşyalar ile altının ileriye yönelik olarak davacı kadına bağışlanacağı sözünün verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda; davacının talebi, bağışlama vaadi şeklinde (mehri müeccel) niteliğinde, mehir senedinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Dava konusu bağışlama vaadi yazılı yapılmakla geçerlidir. Davalı koca, mehir senedinde yazılı bulunan eşyalar ile altını vermeyi taahhüt etmiş olup somut delillerle davacıya teslim ettiğini ispat edememiştir. Senet metninden de davalının bahsi geçen eşya ve altınları teslim ettiği anlaşılamamaktadır. Ne var ki, davalı taraf delil listesinde yemin deliline dayanmış, mahkeme tarafından yemin delili hatırlatılmadan hüküm kurulmuştur....