, mehir senedinin hukuken hükümsüz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir....
, mehir senedinin hukuken hükümsüz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir....
Davacı (kadın) vekili istinaf dilekçesinde, mehir taleplerinde hangi mahkemenin görevli olduğu hususunun somut olayın özelliklerine göre ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini, koca tarafından mehir tarafından kadına ait evlilik sırasında erkek eş tarafından bozdurulan altınların iadesi talep edildiğinde bu davada Aile Mahkemelerinin görevli olduğunu, ancak kendilerinin dayandığı senette de görüldüğü üzere kadına alınacağı vaat edilen ancak alınmayan altınların iadesi ya da bedeli talep edildiğinde uyuşmazlığın aile hukukundan kaynaklanmadığı genel hükümlere dayalı alacak istemi niteliğinde olduğunu, davalının mehir senedinde yazılı altınları davacıya bağışlayacağı taahhüdü altına girdiğini, bu nedenle görevin Asliye Hukuk Mahkemesinde olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın esastan görülmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf, istinafa cevap vermemiştir. Dava, mehir senedinden kaynaklı alacak davasıdır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Davacı 24/11/2020 tarihli celsede, mehir olarak kendisine 80 gram 6 adet bilezik takıldığını, bunlardan 4 tanesinin tüp bebek tedavisi için, 2 tanesinin de düğün borçları ve araba için harcandığını belirttiği, düğünde takılan 80 gram mehir altınının tüp bebek tedavisi için harcandığının da davalının kabulünde olduğu, davacının altınları rıza ile vermiş olmasının davalıyı iade yükümlülüğünden kurtarmayacağı, davalının bu altınları davacıdan alırken geri istememek üzere verildiği hususunun da iddia edilmediği, dolayısıyla 80 gram mehir altını yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu anlaşılmakla, davacının istinafının kabulü ile mehir senedine yer alan altınlar yönüyle verilen hüküm paragrafı ve buna bağlı olarak yargılama gideri ve vekalet ücretine dair diğer maddelerin kaldırılarak yerine yeniden hüküm tesisine, 150 gram altının aynen iadesi, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde 41.400,00...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma-Çeyiz Senedine Dayalı Alacak Taraflar arasındaki davalarının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı (koca) tarafından; kusur belirlemesi, kendisinin reddedilen tazminat talepleri, vekalet ücreti ve çeyiz senedine dayalı alacak davası yönünden; davalılardan Üçler tarafından ise; çeyiz senedine dayalı alacak davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı ...'in tüm, davacı- davalı kocanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Yargılama gideri haksız çıkan taraftan alınır ( HMK md. 326)....
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dairemizce HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde; Dava; mehir senedi adı altında bağışlama vaadi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline ilişkin başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemidir. Mehri müeccel, ileriye (evliliğin boşanma ya da ölümle son bulunması haline kadar) yönelik bir bağışlama vaadidir. Bağışlama vaadinin geçerliliği, yazılı olma koşuluna bağlıdır. Davacının talebi, mehir olarak ödenmiş olan (mehri muaccel) bir alacak değil, bağışlama vaadi şeklinde (mehri müeccel) niteliğinde, mehir senedinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Davalının istinaf istemindeki savunmasında kabulünde olduğu üzere takibe dayanak senedin müvekkilinin oğlu ile davacının evlenebilmesinin koşulu olarak zor durumda bırakılarak imzalatıldığı belirtilmiştir....
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dairemizce HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde; Dava; mehir senedi adı altında bağışlama vaadi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline ilişkin başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemidir. Mehri müeccel, ileriye (evliliğin boşanma ya da ölümle son bulunması haline kadar) yönelik bir bağışlama vaadidir. Bağışlama vaadinin geçerliliği, yazılı olma koşuluna bağlıdır. Davacının talebi, mehir olarak ödenmiş olan (mehri muaccel) bir alacak değil, bağışlama vaadi şeklinde (mehri müeccel) niteliğinde, mehir senedinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Davalının istinaf istemindeki savunmasında kabulünde olduğu üzere takibe dayanak senedin müvekkilinin oğlu ile davacının evlenebilmesinin koşulu olarak zor durumda bırakılarak imzalatıldığı belirtilmiştir....
Bu durumda; davacı-karşı davalının talebi, mehir olarak ödenmiş olan (mehri muaccel) bir alacak değil, bağışlama vaadi şeklinde (mehri müeccel) niteliğinde, mehir senedinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmaktadır. Bu sebeple, uyuşmazlık, aile hukukundan kaynaklanan alacak niteliğinde olmayıp, genel hükümlere dayalı ( TBK 286 vd.) alacak istemi niteliğindedir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re'sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Davacının iddiasının mehir olarak düğünde takılan ziynet eşyalarının davalı tarafından iade edilmediği yönünde olup, iddianın mahiyeti gereği kişisel eşyanın iadesi mahiyetinde olduğu, dolayısıyla aile mahkemesinde görülmesinde isabetsizlik olmadığı, davacının iddiası kapsamında işbu davanın mehir senedine değil, zilyetliğe dayalı olup, senette taraf imzalarının olmamasının sonuca etkili olmayacağı, davacıya iddia ettiği miktarda altının düğünde takıldığı ve bunların davalı tarafça harcandığının davacı tanık beyanlarıyla sabit olduğu gözetilerek davanın kabulünün isabetli olduğu anlaşılmakla, davalının istinafının reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
Dava, mehir senedi ile taahhüt edilen 200 gram ziynet altının aynen iadesi, mümkün olmaması halinde bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili temyiz etmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının mehir senedi ile 200 gram 22 ayar altın hibe edeceğini belirttiğini, ancak altının teslim edilmediğini bildirerek senette yazılı altının aynen iadesine, olmadığı takdirde bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, mehir senedinde yazılı altının davacıya teslim edildiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK.’nun 201.maddesi hükmüne göre senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin tanıkla ispatı mümkün olmayıp, ancak aynı kuvvette bir belge ile kanıtlanması gerekir....