Davacının davalı tarafından verildiğini iddia ettiği mehir senedine dayalı takip başlattığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, davacının itirazın iptali davası açtığı, mahkemece takibe konu belgedeki yazıların davalıya ait olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, davacının karara karşı istinaf yoluna başvurduğu sabittir. İlk derece mahkemesince takibe konu belgeler üzerinde yaptırılan incelemeler neticesinde, belgedeki imzanın davalıya ait olduğu, ancak yazıların davalıya ait olmadığı anlaşılmıştır. Davalı da cevap dilekçesinde imzanın kendisine ait olduğunu ikrar etmiştir. TBK'nın 14/1 hükmüne göre yazılı şekil şartının sağlanması için belgenin borç altına girenlerin imzalarını taşıması zorunlu olup, belgenin borç altına giren tarafından el yazısı ile yazılması zorunlu değildir....
Mahkemece; eda davası açılabilecek durumlarda tespit davası açmakta davacı tarafın menfaati olmadığından davacının eşyaların aidiyetinin tespitine ilişkin talebinin reddine, bir kısım şahsi eşyalar ile ilgili talebin kısmen kabulüne, mehir senedine dayalı olarak açtığı 100 gr altın bedeline ilişkin talebin husumet yönünden reddine, 1 adet 22 ayar 20 gr altın bilezik, 3 adet Cumhuriyet altını, 6 adet yarım altın, 2 adet çeyrek altının bedeline ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiş; karar süresi içerisinde davacı vekili yönünden 100 gr mehir altını ve şahsi eşya kapsamındaki altınlar yönünden temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davacının şahsi eşyalar kapsamında saydığı 1 adet 22 ayar 20 gr altın bilezik, 3 adet Cumhuriyet altını, 6 adet yarım altın ve 2 adet çeyrek altın talebi yönünden yapılan incelemeye...
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı Mustafa Turan'ın bağımsız konutlarının olmadığını, aralarındaki boşanma davasının derdest olduğunu, taraflar evlenirken düzenlenen 01/11/2018 tarihli mehir senedine konu eşyaların ve müvekkiline ait diğer şahsi eşyaların müşterek hanede kaldığını belirterek mehir senedindeki eşyaların bedeli için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 400,00 TL'nin faizi ile birlikte davalılardan tahsilini, şahsi eşyaların ise aynen iadesi, olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL'nin faizi ile birlikte davalı Mustafa Turan'dan tahsilini talep etmiştir....
Aile Mahkemesince; Dava konusunun mehir senedinden kaynaklı olan davacı kadına verileceğine ilişkin söz verilen ancak kadına hiç verilmediği ileri sürülen 680 gr altın alacağına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda; davacının talebi, mehir olarak ödenmiş olan (mehri muaccel) bir alacak değil, bağışlama vaadi şeklinde (mehri müeccel) niteliğinde, mehir senedinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Mahkememizin de kabulünde olduğu üzere, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmaktadır. Bu sebeple, uyuşmazlık, aile hukukundan kaynaklanan alacak niteliğinde olmayıp, genel hükümlere dayalı (TBK 286 vd.) alacak istemi niteliğindedir. Uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK'nın 114/1- c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddi ile görevli mahkemenin Konya 7. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı verilmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; "...Dava; mehir senedine dayalı (bağışlama vaadi sözleşmesi ) alacak istemine ilişkindir. Dosyanın Konya 2. Aile Mahkemesinin görevsizlik kararı ile mahkememize gönderilmiş olduğu anlaşılmıştır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; '' dava mehir senedine dayalı alacak talebine ilişkindir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; '' dava mehir senedine dayalı alacak talebine ilişkindir....
(BK m.238/1) Taraflar arasındaki davanın dayanağı olan sözleşme (mehir senedi) 1991 tanzim tarihli olup, tarafların 03/09/2013 tarihinde boşandıkları görülmüştür. Davacı tarafların 2013 yılında boşandıklarını, ancak davalının mehir senedinden kaynaklanan yükümlülüğünü bugüne kadar yerine getirmediğini iddia etmektedir. Davacının talebi mehir olarak ödenmiş olan (mehri muaccel) bir alacak değil, bağışlama vaadi şeklinde (mehri müeccel) niteliğinde mehir senedinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Bu durumda uyuşmazlık; Yargıtay 13. HD'nin 05/11/2015 tarih 2015/28774E.-32078 K.sayılı ilamda belirtildiği şekilde, aile hukukundan kaynaklanan alacak niteliğinde olmayıp, genel hükümlere dayalı (TBK m. 286 vd) bir alacak talebi niteliğindedir....
mehir senedinde olmadığını belirtilerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
Davacı vekili dava dilekçesinde: müvekkilinin 02.09.1992 tarihinde davalı ile evlendiğini, 23.09.1999 tarihinde boşandıklarını, evlenmeleri nedeniyle müvekkiline 1290 gram 22 ayar altının mehir senedi ile bağışlandığını, davalıların bu bağışı ifa etmediklerini belirterek müvekkiline bağışlanan 1290 gr. 22 ayar bileziğin mevcutsa aynen değilse bedelinin tahsilini istemiştir. Davalı vekili ise davanın süresinde açılmadığını, belge altındaki imzaların müvekkillere ait olmadığını, bağışın gerçekleşmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı ... Aslan "1.290 gram altın bileziği evlenme aktinden dolayı eşim olan ... doğumlu ...(....) ....'e düğün hediyesi ve mehir olarak bağışladım” diye 01.09.1992 tarihli mehir senedi düzenleyip imzalamış babası ... da kefil olarak imzalamıştır. Davacı bu mehir senedine dayalı olarak Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1993/617-1994-115 sayılı dosyasında 02.08.1993 tarihinde alacak davasının yargılama açmıştır....