Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

A.Ş. adına ... nolu ... markasından farklı olduğu; davalıların markasal kullanımının aynı sektörde faaliyet gösteren davacı ......

    İnceleme elde bulunan veriler üzerinden yapıldığında Davalının marka kullanımının haksız rekabet ve iltibas oluşturduğu fakat davalı tarafından marka kullanımının sonlandırılmasının haksız rekabeti ortadan kaldırıp kaldırmadığının mahkemenin takdirinde olduğu görüş ve kanaati ile raporu mahkememize sunmuşlardır....

      orta düzeydeki tüketici tarafından karıştırılma ihtimali olmadığını, 7- 556 Sayılı KHK'nın marka tescilinde ret için nisbi nedenlerini düzenleyen 8/2. b bendinin ikinci cümlesinde “tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini kapsıyorsa” ifadesi ile, markanın korunması kapsamını düzenleyen 9/2-b maddesinde, "işaret ile tescilli marka arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali olan herhangi bir işaretin kullanılmasının" markaya tecavüz oluşturacağının öngörüldüğünü, doktrinde, halk tarafından karıştırılma ihtimalinin koşullarının, tescili istenen markanın, daha önce tescilli bulunan markanın aynısı veya benzeri olması ve her iki markanın aynı mal ve hizmetlerde kullanılması olduğunun kabul edildiğini, Haksız rekabete ilişkin davalarda 6102 sayılı TTK madde 60 (1)'de 56 ncı maddede yazılı...

        İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ ESAS NO : 2020/91 KARAR NO : 2020/408 DAVA : MARKAYA TECAVÜZÜN TESPİTİ, DURDURULMASI, ÖNLENMESİ VE ŞİRKET ÜNVANININ TERKİNİ DAVA TARİHİ : 25/09/2017 KARAR TARİHİ : 24/12/2020 İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/830 E. - 1098 K. ve 09/10/2017 tarihli görevsizlik kararı üzerine davanın Mahkememize tevzi edildiği, Mahkememizin 2018/189 E. 2019/422 K. ve 01/11/2019 tarihli kararı ile davanın açılmamış sayılmamasına karar verildiği, İstanbul Bam 16.H.D’nin 2020/315 E. -305 K ve 07/02/2020 tarihli ilamı ile davanın, kaldığı yerden devam edilmek üzere Mahkememize gönderilmesi ile taraflar arasındaki Markaya Tecavüzün Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi ve Şirket Ünvanının Terkini davasının yapılan açık yargılamasının sonunda....

          buna göre tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde, davacının ----esas unsurlu çok sayıda markanın özellikle 16, 35 ve 41....

            Gerçekten de dosya kapsamından, markanın önceki maliki olan davacı şirket ile davalı şirket arasında söz konusu markanın kullanılması konusunda bir takım görüşmeler yapıldığı, bu kapsamda davacı şirket tarafından davalıya bir kısım hizmetlerin verildiği, ancak bu hususta yazılı bir sözleşme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Markayı daha sonra devralan davacı gerçek kişinin de bu görüşmelerden haberdar olduğu konusunda bir tereddüt de bulunmadığından mahkemenin markanın kullanılmasına ilişkin bir mutabakat ve rızanın bulunduğu yönündeki değerlendirmesi yerinde ise de işbu davanın açılması ile daha önce markanın kullanılmasına ilişkin verilen rızanın ortadan kalktığının ve bu tarihten sonraki davalı kullanımının davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiğinin kabulü ile tecavüzün önlenmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın tümden reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....

              Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, 556 sayılı KHK'nin 6. maddesi uyarınca, marka sahibine sağlanan korumanın, kural olarak tescil koşuluna bağlanmış olduğu, bir markanın anılan KHK'ye tabi olabilmesi için, fiilen tescilinin yeterli olduğu, bu tescilin, yolsuz olsa dahi sicilden terkin edilinceye kadar marka sahibinin bu korumadan yararlanabileceği ve markanın haksız kullanımından da bahsedilemeyeceği, olayda davalının 16, 41 ve 42. sınıflardaki mal ve hizmetlerde kullanılmak üzere ‘logo + Boğaziçi pi’ markasını 11.02.2005 tarihinde adına tescil ettirdiği yönünde taraflar arasında bir uyuşmazlık olmadığı, bu durumda tescilli bir markanın kullanımının ünvana tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmeyeceği gerekçesiyle, davacının hükümsüzlük davasının kabulü ile davalı adına tescilli olan dava konusu markanın hükümsüzlüğüne, davacının, müdahalenin önlenmesi ve manevi tazminat davasının reddine karar karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....

                Markanın asıl unsuru ... ibaresi olup davalı kullanımında da ... ibaresi asıl unsur olarak kullanılmakta olup vaki kullanımın okunuş, görünüş ve telafuz yönünden yiyecek içecek sektörünün alıcıları arasında her iki marka arasında bağlantı kurulmasına yol açacak şekilde iltibasa sebebiyet verecek derecede benzer olduğu, dosyadaki bilgi ve belgelerden davalının kullanımının yiyecek ve içecek sağlanması hizmetlerinde olduğu bu çerçevede geçici konaklama hizmetleri yönünden benzerlik olmadığı yiyecek ve içecek hizmetleri yönünden kullanımın iltibasa sebebiyet vereceği, SMK 29/2 çerçevesinde kullanmama def'i yönünden; Davalının tescilli Markasırda markanın asıl unsuru ... ibaresi olup bu ibare markanın ayırt edici unsuru olmakla davacının sunduğu delilter bir bütün olarak değerlendirildiğinde ... olarak yiyecek ve içecek sınıfında kullanımının markanın ayırt edici unsuru değiştirilmeden kullanım şeklinde olduğu ve bu çerçevede tescilli markanın vaki şekildeki kullanımının da markayı kullanım...

                  Somut olaya dönüldüğünde, davalının Türkiye'de tescilli bir markasının bulunduğu, davalının kullanımının markasal nitelik arz ettiği, davalının, markasını tescil ettirdiği şekilde kullanmadığı, marka kapsamında yer alan “...” ibaresine yer verilmediği, bazı kullanımlarda ise sadece “..." ibaresinin yer aldığı, tescilli olduğundan farklı şekilde, tescil kapsamı ve özellikle davacı markası ile iltibas yaratacak ve davacı markasına yaklaştırarak kullandığı, davalının tescilli halinden uzaklaşır nitelik arz eden kullanımının, davacı markasıyla benzerlik arz ettiği, davalı kullanımının davacının tescil kapsamına giren mal ve hizmet sınıfında olduğu, davalının, markanın kapsadığı malın/hizmetin satışının teklifine yönelik kullanımının halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali doğuracağı, kullanımın davacının herhangi bir iznine dayanmadığının davacı beyanı ile sabit olduğu, dolayısıyla dosyanın mevcut içeriği itibariyle, davalı kullanımının, SMK'nın...

                    Mahkemece iddia, savunma ve tüm kanıtlara göre, davacının kullandığı ibare de davalının markasının kayıtlı olduğu 04 ve 39. sınıf mal ve hizmetlere ilişkin olup davacının eylemli kullanımının kömür ticareti olduğu, dosyaya sunduğu faturalar ile bir kısım müşterileri olan şirketlere nakliyat işi yaptığı hususunu ve “...” markasını 1994 yılından beri kullanımını kanıtladığı, davalı tarafın kullanımının ise 2008 tarihi ve sonrasına ait bulunduğu, önceki tarihlerde bu ibareyi marka olarak kullandığını kanıtlayamadığı, davalı şirket başvurusndan daha önceki bir tarihte davacı şirketin bu ibareyi kullanmaya başladığı ve kullanımının ilgili sektörde uzun süredir devam ettiği ve ibare üzerinde gerçek hak sahibi olduğu kullanımının 04 sınıfta yer alan yakacak maddeleri üzerinde olduğu gerekçesiyle, davalı adına tescilli 03.06.2010 gün ve 2008/68494 nolu “...” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu