Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

bu yana hükümsüzlük davası açma bakımından halen süre koşuluna uymadığı davayı, 5 yıllık süre dolduktan sonra 20/07/2011’de açtığı, hükümsüzlük davasının kabul edilemeyeceği, ancak, muarazının önlenmesi bakımından ileri sürülen talebin önceye dayalı işletme adı kaydının kullanılması yönünde uygun görüldüğü, gerekçesi ile asıl davada davalının “davacı adına TPE’de tescilli bulunan “...” ibareli markayı markanın kayıtlı olduğu emtiada markasal biçimde (motokurye araçlarında, büyük puntolarla işletme adı olarak, menülerde, ambalajlarda, personel kıyafet ve önlüklerinde vs. tanıtım gereçlerinde) kullanmasının davacının marka hakkına tecavüz oluşturduğunun tespitine ve önlenmesine, 5.000 TL manevi tazminatın ve 23.965,50 TL maddi tazminatın davalıdan tahsil edilerek, davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine, karşı davacı tarafından açılan hükümsüzlük davası sabit olmadığından reddine, davalının resmi kurumlara bildirdiği esnaf kaydı yaptırdığı ve/ veya işletme devri yolu ile...

    FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ ESAS NO : 2017/621 Esas KARAR NO : 2021/75 DAVA: Marka (Tecavüzün Ref'i İstemli) DAVA TARİHİ: 13/11/2017 KARAR TARİHİ : 30/03/2021 Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan tecavüzün ref'i istemli marka davasının yapılan açık yargılama sonucunda; İSTEM / Davacı vekili------- aleyhine açtığı dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davalı --- markasının tescili talebine davacı tarafça yapılan itirazın ---- markasının hükümden düştüğü gerekçesiyle reddedildiğini, davacının bu markayı ---yılından bu yana markasal olarak ve ticaret unvanı olarak kullandığını, ayrıca ----- kullandığını, ---- adıyla kayıtlı olduğunu, davalının da------ davalının sitesine de giriş yapıldığını, davalının markasının da aynı mal ve hizmetler için tescil edildiğini, her iki şirketin aynı alanda faaliyet gösterdiğini, davalının bu eyleminin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini belirterek, davalı---- davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabette bulunduğunun...

      Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının marka tescilinde kötüniyetini gösterecek bir bulguya rastlanmadığı, hükümsüzlük davası için gerekli 5 yıllık sürenin geçirildiği, 556 sayılı KHK'nın 7. ve 8. maddelerine dayanılarak açılan hükümsüzlük davasının reddinin gerektiği, ancak davalının, dava konusu markayı kullandığına ilişkin herhangi bir delil sunamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 556 sayılı KHK'nın 7 ve 8. maddelerine dayanılarak açılan hükümsüzlük davasının reddine, kullanmama nedenine dayanılarak açılan davanın ise kabulü ile 2000/25506 sayılı markanın 556 sayılı KHK'nın 14 ve 42. maddeleri uyarınca hükümsüzlüğüne karar verilmiştir....

        Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez....

          Yine davalı tarafça davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığı savunulmuşsa da,---- maddesi; “Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötü niyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez” hükmünü haizdir. Buna göre marka hükümsüzlük davalarında sessiz kalma yoluyla hak kaybı ilkesinin uygulanabilmesi için ---- geçmiş olması gerekmektedir. Davaya konu --------- markasının ----- tescil tarihinden dava tarihine kadar geçen sürenin beş yıldan az olduğu, davacının süresinde hükümsüzlük davası açtığı anlaşıldığından sessiz kalma nedeniyle hak kaybının mevcut olmadığı anlaşılmıştır....

            Kişilere yönelik kötü niyetli sonuçlar doğurmadığı müddetçe- marka sahibine hükümsüzlük davası yönünden hak tanındığı, davacının marka hak sahipliği iddiası olmadığı gibi buna dayalı olarak hükümsüzlük talebinde bulunmayacağı gözetildiğinde buna dayalı talep yönünden aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı savunulabilir ise de taraflar arasında davalı adına tescilli markadan doğan henüz kesinleşmemiş bir tecavüz davası da olduğu, kötü niyet iddiası dikkate alındığında davacının mevzuat kapsamında hükümsüzlük şartlarının oluştuğundan bahisle -mevcut davada olduğu gibi kötü niyetli tescile dayalı- dava açmakta menfaatinin olduğu sonuç olarak açılan dava yönünden aktif husumet ehliyetinin bulunduğu davalının bu yöndeki itirazlarının yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Hükümsüzlük iddiasının ele alınması; Davacı tarafın hükümsüzlük iddiaları SMK 25....

              Kullanmama nedeniyle hükümsüzlük veya iptal davalarında markayı kullandığını marka sahibi ispat etmelidir. Bu kullanım ciddi olmalıdır. Ciddi kullanım için SMK m. 9'da örnekler verilmiştir. Aslolan marka ile devamlı olarak bir ticari faaliyette bulunma iradesinin yansımasıdır. Davalının ticari defter ve belgelerinde 39. Sınıfta ciddi olabilecek bir kullanımına rastlanmamıştır. Başka bir delil de ortaya konulmamıştır. O halde davalının markası için 39. Sınıfta hükümsüzlük koşulu oluşmuştur. Davalının kötü niyetli olduğu iddia edilmiş ise de bu yönde bir delil de bulunmamıştır....

                Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez....

                  Sınıfta "sempozyum konferans kongre ve seminer düzenleme idare hizmetleri yönünden YİDK kararının iptaline, asıl davadaki hükümsüzlük talebi yönünden, asıl davada tescilli markanın 556 sayılı KHK 7/1-c den hükümsüzlüğü ile ilgili açılan davada ... Kurumundan başka tescilli marka sahibi taraf olarak hükümsüzlük davasında davalı olarak gösterilmediğinden ve hükümsüzlük davası yönünden dava açıldıktan sonra asıl davalı yönünden ayrı dava açılıp birleştirilmek suretiyle davada taraf teşkili sağlanamayacağından (tescilli markanın hükümsüzlük talebi yönünden) asıl dava yalnızca Kurum aleyhine açılmış olup tescilli markanın hükümsüzlüğünü yönündeki talep yönünden tescilli marka sahibinin husumet yöneltilmemiş olduğundan hükümsüzlük talebi yönünden asıl davada dava şartı yokluğu nedeniyle hükümsüzlük talebinin reddine, asıl dosyaya taraf teşkili için birleştirilen Ankara 4. FSHHM'nin 2014/519 esas sayılı dosyasında taraf gösterilen davalı ......

                    Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez. Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. 6. maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19. maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır....

                      UYAP Entegrasyonu