Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Karşı davada davacı, asıl davaya konu açıklamanın, davacının 25.11.2012 günü TBMM de yaptığı konuşmada kendisi ve ailesi hakkında alenen haksız ve mesnetsiz iddialarda bulunmasından sonra cevap mahiyetinde yapıldığını, davacının gerçeğe aykırı beyanları ve hiçbir somut bilgi ve belgeye dayanmayan yolsuzluk suçlamasının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunması nedeni ile manevi tazminat ödetilmesini istemiştir. Birleşen davada davacı, davalının TBMM nin 20.12.2011 günlü oturumunda kendisi hakkında yaptığı açıklamanın kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunmasından dolayı manevi tazminat ödetilmesi isteminde bulunmuştur....

    Davacı vekili; davalı hakkında davacıya yönelik hakaret ve tehdit eylemleri nedeniyle devam eden...Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2010/39674 esas sayılı dosyasında, davalının 28/07/2010 tarihinde vermiş olduğu ifadesinde yer alan beyanların hakaret ve haksız saldırı niteliğinde olduğunu ve kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu belirterek, uğramış olduğu manevi zararın tahsili isteminde bulunmuştur. Davalı vekili; müvekkilinin polis merkezinde verdiği ifadede yer alan beyanların doğru olduğunu, tehdit ve hakaret içermediğini ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece; davalı tarafından soruşturma safhasında vermiş olduğu ifadede kullandığı sözlerin savunma sınırlarını aştığı ve davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu gerekçesiyle talebin kısmen kabulüne karar verilmiştir....

      Daha özel bir düzenleme içeren aynı Yasa'nın 21. maddesi gereğince de haksız eylemden doğan dava, haksız eylemin gerçekleştiği yer mahkemesinde açılabilir. Ayrıca, 4721 sayılı Medeni Yasa'nın 25/son maddesi gereğince davacı, kişilik haklarının korunması için kendi yerleşim yeri veya davalının yerleşim yeri mahkemesinde dava açabilir. Haksız eylemin gerçekleştiği yer mahkemesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin olmadığı gibi kesin yetki kuralı da değildir. Böyle bir durumda davayı hangi mahkemede açacağı konusunda seçimlik hakkı bulunan davacı, davasını dilerse davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde, dilerse haksız eylemin gerçekleştiği yer mahkemesinde veya kendi yerleşim yeri mahkemesinde açabilir. Eldeki dava basın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin olup haksız eylem nedenine dayanmaktadır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 25/04/2011 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 28/03/2017 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı ve davalı vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. Davacı, davalının basın toplantısında ve internet sitesinde yaptığı bir kısım açıklamalarla, kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu ileri sürerek, manevi tazminat talep etmiştir. Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur....

          Manevi tazminat isteminin temelinde, davalının haksız eylemi yatmaktadır. Bilindiği üzere haksız eylemin unsurları hukuka aykırı fiil, kusur, zarar ve fiil ile zarar arasında illiyet bağı bulunmasıdır. Öte yandan, kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir ise de, hâkimin özel hâlleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı, adalete uygun olmalıdır. Hâkim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumları da dikkate almalıdır. 22.06.1966 tarihli ve 1966/7 E., 1966/7 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir....

            Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Manevi tazminat ise, manevi zararın giderim biçimidir. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için, hukuka aykırı bir fiilin bulunması, bu fiil ile kişilik hakkının ihlal edilmesi, ihlal fiilinin kişilik değerlerinde objektif bir eksilmeye sebep olması ve zarar ile fiil arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir. Manevi tazminat ile, kişinin, kişilik değerlerinde meydana gelen zarar giderilmeye çalışılmaktadır. Yasalarımız, manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. Bunlar, kişinin ve ailenin onur ve saygınlığına yönelik suçlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi, isme saldırı, nişan bozulması, evlenmenin feshi, babalığın benimsenmemesi, bedensel zarar ve öldürmedir. Kişilik hakları, hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse; TMK'nın 24. ve BK'nın 49.maddesi (TBK 58. mad.) uyarınca manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir....

              Tüm dosya kapsamından, Facebook isimli sosyal medya platformunda, davalının davacıya yönelik paylaşımının davacının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği kabul edilerek bir miktar manevi tazminata hükmedildiği anlaşılmaktadır. Davacı vekili tarafından hükmedilen manevi tazminatın az olduğu ileri sürülerek istinaf isteminde bulunulmuştur. Kişilik hakları saldırıya uğrayan kimse Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi hükmü uyarınca manevi tazminat adı altında bir miktar para ödetilmesini isteyebilir. Hakim, manevi tazminatın miktarını tayin ederken aynı Kanunun 51. maddesi uyarınca durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önünde tutmalıdır. Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesi hükmüdür....

              "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 26/05/2014 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 05/03/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalı tarafından kendisine hakaret içeren mesajlar gönderildiğini, ifadelerin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur....

                Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır (TMK 24/2). TBK 58. maddeye göre; kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Haksız fiile dayalı olan bu sorumlulukta da haksız fiilin unsurları aranacaktır. Bu maddede düzenlenen sorumluluk kusur esasına dayalıdır. BK 49. maddede 1988 yılında yapılan değişiklikle kusurun ağırlığı unsur olmaktan çıkarılmış ve maddenin karşılığı olan TBK 58. maddede de unsur olarak yer verilmemiş olduğundan, manevi tazminata hükmedilmesi için ağır kusurlu olunması şart olmayıp ağır olmasa da kusurlu olunması yeterlidir....

                  Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır (TMK 24/2). TBK 58. maddeye göre; kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Haksız fiile dayalı olan bu sorumlulukta da haksız fiilin unsurları aranacaktır. Bu maddede düzenlenen sorumluluk kusur esasına dayalıdır. BK 49. maddede 1988 yılında yapılan değişiklikle kusurun ağırlığı unsur olmaktan çıkarılmış ve maddenin karşılığı olan TBK 58. maddede de unsur olarak yer verilmemiş olduğundan, manevi tazminata hükmedilmesi için ağır kusurlu olunması şart olmayıp ağır olmasa da kusurlu olunması yeterlidir....

                    UYAP Entegrasyonu