WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı, 19.07.2012 tarihinde satın aldığı otomobilin ayıplı olması nedeniyle malın bedelinin iadesi istemiyle eldeki davayı açmıştır. Uyuşmazlık, temyiz edenin temyiz gerekçeleri ile sınırlandırılmak kaydıyla servis hizmeti sunan bu davalının bedel iadesine ilişkin davada sorumlu olup olmadığı hususundadır. Davacı vekili dava dilekçesi ile davalı ....'nin eski ünvanının aracın davacı asile satımı işlemini gerçekleştiren diğer davalı ... Otomotiv San. ve Tic. Ltd. Şti. olduğunu ileri sürmüş, buna ilişkin ispata yarar bir delil sunmamış, davalının yanıt dilekçesi üzerine ise dosyaya sunulan cevaba cevap dilekçesi ile bu iddianın ötesinde davalı ....'nin yetkili servis olarak “ayıplı hizmet” sunmuş olması nedeniyle sorumlu bulunduğunu ileri sürmüştür. İlk derece yargılama makamınca, karar gerekçesinde davalı ....'nin sorumluluğu, 6502 sy 9.maddesi kapsamında her üç davalının ayıplı maldan birlikte sorumlu oldukları davalı ......

    Malın ayıplı olması halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret olduğu, 4822 sayılı Kanun’la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesinde düzenlenmiş; ayıbın gizli ya da açık olması halleri için ayrı ihbar süreleri getirilmiş; hatta ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmesi halinde zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağı, açıkça ifade edilmiştir. Buna göre; satılan maldaki ayıp açık ayıp niteliğinde ise, 4077 sayılı Kanun’un 4. maddesi uyarınca malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde; gizli ayıp niteliğinde ise, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir....

      Dava, davalı tarafından satışı yapılan malın ayıplı olduğu iddiasına dayalı olarak; misli ile değişim istemine ilişkin olup, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 11. maddesi hükmü gereğince; tüketici, satın aldığı malın ayıplı olduğunu anlaması halinde satıcıdan, ayıpsız misliyle değişim ya da verilen bedelin iadesini, ayıp nispetinde bedelin tenzilini, ayıbın giderilmesi için gerekli onarımın yapılmasını isteyebilir. Bu açıklamalar doğrultusunda somut olaya bakıldığında; davacının malın ayıplı olduğuna ilişkin iddiası kapsamında, taraflar arasında düzenlenen 20.01.2013 tarihli sipariş sözleşmesinde, 09.03.2013 tarihli sipariş teslim fişinde leke tutmaz kumaş olduğu belirtilmemiştir....

        Davalı cevabında, müşterileri ...’ ın şirketlerinden Crankshaft adlı motor parçasını satın almak istemesi üzerine malın siparişinin davacı şirkete yapıldığını, malın tesliminden sonra müşterilerine verdiklerini, malın ayıplı olması nedeniyle müşterilerince kendilerine iade edildiğini ve aynı gün iade faturası ile birlikte malın davacıya gönderildiğini, ancak davacının malı almadığını, bunun üzerine keşide edilen ihtarname ile malın alınmamasından dolayı, sorumlu olmayacaklarının ve malın alınmasının istendiğini, maldaki gizli ayıbın üretim hatasından kaynaklandığını savunarak davanın reddi ile lehlerine tazminata hükmolunmasını istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre dava konusu malın ayıplı olup, bu ayıptan davacı satıcının sorumlu olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

          Ayıbın çok erken bir safhada tespit edilmiş olmasına rağmen tüketicinin uzun bir süre seçimlik haklarını kullanmamış olması, duruma göre Türk Medenî Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde bir hakkın kötüye kullanılması itirazı ile karşılaşabilecektir. Bu durumda,10. Madde gereğince ayıbın açık ya da gizli olduğu husususun bir öneminin bulunmadığı , malın teslim ya da taşınmazın devir tarihinden itibaren zamanaşımı süreleri içinde 6 ay içinde bildirilen ya da dava açılan uyuşmazlıklarda malın ayıplı olmadığının isbat yükünün satıcıda, 6 ay sonra bildirilen ya da açılan davalarda da malın ayıplı olduğunun isbatının alıcıda olduğunun kabulü gerekmiştir. Zamanaşımı sürelerinin değerlendirilmesinde de aynı kanunun 12/3 maddesinde açıklanan şekilde ayıbın ağır kusur ya da hile ile gizlenmesi durumunda satıcının zamanaşımı hükümlerinden yararlanamayacağının da gözden kaçırılmaması gerekecektir....

            Yargıtay'ın yerleşik uygulamaları uyarınca malın ayıplı olması durumunda tüketicinin ayıp oranında bedelde indirim talep etmesi halinde hesaplamada kullanılacak yöntem nispi metottur. Nispi metotta malın ayıpsız değeri ile ayıplı değerinin satış değerine oranlanması suretiyle çıkacak bedel, indirilecek bedel olarak tüketiciye ödenecektir....

            Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tazminat da talep edebilir." şeklinde düzenlenmiştir. 6502 sayılı Yasa m.11'de ayıplı mal nedeni ile tüketicinin seçimlik hakları ile ilgili yasal düzenlemeye göre; malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketicinin satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme hakkı bulunmaktadır. Yine 6502 sayılı Yasa m.10'da; teslim tarihinden itibaren 6 ay içinde ortaya çıkan ayıpların teslim tarihinde var olduğu kabul edilir bu durumda malın ayıplı olmadığının ispatı satıcıya aittir. Hal böyle olunca; davalı tarafından satışı yapılan dava konusu ürünlerin tesliminden itibaren 6 ay içerisinde ortaya çıkan ayıpların teslim tarihinde var olduğu ve bu durumda ayıplı olmadığının davalı tarafından ispat etmesi gerekmektedir....

            Yasada geçen “malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi”nden kastedilen ise ayıplı malın (aracın) aynı model, aynı marka ve özellikteki araçla değiştirilmesi olduğu halde hüküm fıkrasında aracın kaç model olduğunun gösterilmemiş olması nedeniyle infazda tereddüt yaratacak şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir. Ne var ki bu yanlışlığın düzeltilmesi için yeniden yargılama yapılması gerekmeyip hükmün düzeltilerek onanması HMUK'un 438/7 maddesi gereğidir....

              tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2012/5384-23361 2-Dosya içinde bulunan bilgi ve belgeler ile alınan bilirkişi raporundan davaya konu buzdolabının teşhir ürünü olduğu, LCD ekranında çiziklerin bulundğu ve bu haliyle ayıplı mal niteliğini taşıdığı anlaşılmakta olup, esasen mahkemeninde kabulü bu yöndedir. Tüketici yasası gereği ayıplı mal nedeniyle davacının seçimlik haklarından biriside ayıplı malın iadesi ve ödenen bedelin tahsilidir. Tüketici yasa ile kendisine tanınan 4 seçimlik hakkından birini tercih etmekte özgürdür. Davacı eldeki davada ayıplı ürün bedelinin tahsilini istemekte olup, yasa gereği bu talepte bulunma hakkı vardır. Dava konusu ürün ayıplı olduğu içinde davacıya talebi doğrultusunda bedelin iadesi gerekir....

                “Ancak satılan malın ayıbı tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmiş ise” demek suretiyle, satıcının malı satarken malın bildiği bir ayıbını ağır kusur veya hile ile tüketiciden gizlediğinin anlaşılması (sabit olması) halini, bunun içinde satıcının mal satarken malın ayıplı olduğunu bildiğinin, bilmesine rağmen bu ayıbı ağır kusur veya hile ile tüketiciden gizlediğini iddia eden davacı tüketici tarafından kanıtlanması halinde zaman aşımından yararlanamayacağını düzenlemiştir. Sanırım gerek dairemizin ve gerekse Hukuk Genel Kurulumuzun çoğunluğunun bana göre yanlış karar ve uygulaması 4077 Sayılı Yasa’nın 4/4. maddesinin son cümlesindeki “ayıp, ağır kusur veya hile ile gizlenmişse” cümlesindeki gizlenmişse kelimesine yanlış anlam verilmesinden kaynaklanmaktadır....

                  UYAP Entegrasyonu