Somut olayda, yargılama aşamasında davaya konu ürünler üzerinde ürünlerin ayıplı olup olmadığı ve ayıplı olması halinde mevcut ayıbın niteliğine ilişkin değerlendirmeyi içerir bir bilirkişi incelemesi yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece öncelikle konusunda uzman bir bilirkişi marifetiyle davaya konu ürünler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak,davacının iddia ettiği şekilde ürünlerin ayıplı olup olmadığı,ayıplı olması halinde ayıbın imalat hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı, hangilerinin açık ayıp, hangilerinin gizli ayıp niteliğinde olduğu ayrı ayrı belirlendikten sonra ayıbın davacı tarafından süresinde davalıya ihbar edilip edilmediği hususlarını içerir rapor alınarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekir iken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) Taraflar arasındaki malın iadesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin yetkisizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin davalılardan ... A.Ş.nin ürettiği, diğer davalı şirketin sattığı ... marka aracı satın aldığını, ancak bu aracın ayıplı çıktığını belirterek ayıplı malın iadesini ya da satış bedelinin tazminini talep ve dava etmiştir. Davalılardan ... A.Ş.vekili, davanın müvekkilinin ikametgahı olan Kadıköy’de açılması gerektiğini, ayrıca aracın ticari nitelikte olması nedeniyle görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve toplanan deliller doğrultusunda dava konusu aracın ticari nitelikte olduğu, ayrıca davalılardan ......
Uyuşmazlık satım konusu malın ayıplı olduğu ve ayıp nedeniyle yanması sonucu uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Öncelikle malın ayıplı olduğunu mal üzerinde inceleme yapılarak tespit edilmelidir. Ne var ki davacı taraf bu konuda her hangi bir tespit ve bilirkişi incelemesi yaptırmadan malı imha etmiş olup böylece delil yok edilmiştir. Diğer yandan dosya üzerinden yapılan bilirkişi incelemesinde esas alınan 04.12.2013 tarihli yangın raporunda satım konusu malın ayıplı olduğu yönünde bir belirleme değil yangının sadece çıkış nedeni bildirilmiştir. Bu durumda konteynerın üretim hatasından mı yoksa kullanıcı hatasından mı kaynaklandığı davacının malı imha etmesi nedeniyle tespit olunamayacağından davanın reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü usulsüzdür....
Bu durumda malın ayıplı olmadığının ispatı satıcıya aittir. Bu karine, malın veya ayıbın niteliği ile bağdaşmıyor ise uygulanmaz. " hükmü bulunmaktadır. Somut olayda; dava konusu eşyaların davacıya 05.12.2015 ve 18.12.2015 tarihinde teslim edildiği (ürün teslim formu), üründe ayıpların ortaya çıkması üzerine davacı tarafından davalı firmaya sözlü başvuru yaptığı, sorunun giderilmemesi üzerine eldeki davanın 03.05.2016 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece alınan her iki bilirkişi raporunda ürünlerin ayıplı olduğu, ürünlerde imalat ve montaj hataları ile zedelenmeler tespit edildiği belirtilmektedir....
Dosya kapsamındaki boya kalınlıklarına ilişkin değerler incelendiğinde; aynı boya kalınlığında olması gereken sol ön kapı 230 mikron iken sağ ön kapı 260 mikron olduğu, bunun yanı sıra diğer bölgeler bakımından da aynı boya kalınlıklarında olması gereken yerlerin farklı boya kalınlıklarında olduğu bu haliyle aracın gizli ayıplı olduğu görülmektedir. Davacı vekili her ne kadar aracın ayıpsız misli ile değişimini talep etmiş ise de aracın 1 yıla yakın ve 14.000 kilometreden fazla kullanılmış olması nedeniyle ilk derece mahkemesi tarafından değer kaybına hükmedilmiş olması taraflar arasındaki hak ve menfaat dengesi ile mevzuata uygundur. Bunun yanı sıra aracın ayıplı olması nedeniyle davacının kişilik haklarının zedelenmeyeceği, hükmedilen değer kaybının davacının mağduriyetini gidereceği anlaşılmakla davacının manevi tazminat istemine ilişkin istinaf talebi de yerinde değildir....
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacı tüketici tarafından 05.08.2020 tarihinde satın alınan "0" km aracın tavan boyasında bir süre sonra renk atmalarının ve dökülmelerin meydana geldiği sabit olup, aracın üretimden kaynaklı gizli ayıplı olduğu derece mahkemelerinin de kabulündedir. Satılan malın ayıplı olması nedeniyle davacı, 6502 sayılı Kanun ile kendisine tanınan seçimlik haklarından "malın ayıpsız misli ile değişimi " yönündeki hakkını davalı satıcıya karşı kullanmıştır. 3....
Bu konuda bir karar verilmeksizin davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 2-Taraflar tacir olup uyuşmazlık ticari satışa konu taşınmazların ayıplı olduğu ve değer kaybına hükmedilmesi gerektiği iddiasından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla somut olayda 6102 sayılı TTK'nun 23. maddesindeki ayıplı mal satışına ilişkin özel hükümlerin uygulanması gerekir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda TKHK ve TBK'nun ayıplı mal satışına ilişkin hükümlerinin uygulanması gerektiği yönündeki görüş bu nedenle isabetli değildir. 6102 sayılı TTK'nun 23/1-c (eski TTK 25/3) maddesine göre; "malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde malı incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür....
Uyuşmazlık noktası ise dava konusu faturaya ilişkin malın ayıplı olup olmadığı ve bu ayıptan davacının sorumlu olup olmadığına ilişkindir. Yukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere satıcı satılan maldaki ayıptan sorumludur. Ancak bu sorumluluğun doğması için TTK ve TBK’da ayıp ihbar süreleri düzenlenmiştir. Satışa konu malın açıkça ayıplı olması halinde teslimden itibaren 2 gün, açıkça ayıp olduğu belli değil ise 8 gün, ayıp gizli ayıp niteliğinde ise ayıbın ortaya çıktığı andan itibaren makul sürede satıcıya ayıp ihbarında bulunulması gerekmektedir. Somut olayda davalı kendisinin -----isimli ürün satın aldığını ancak davacı tarafından teslim edilen ürünün satın alınan bu ürün olmadığını iddia etmektedir. Dava konusu ürünün çuvallar içerisinde ağzı kapalı şekilde olması nedeniyle teslim anında ayıbın varlığının tespit edilmesi mümkün değildir. Davalı malın ayıplı olduğunu ancak dava konusu malın içerisinde bulunduğu çuvalın açılması veya kullanılması esnasında öğrenebilecektir....
Yargıtay'ın yerleşik uygulamaları uyarınca malın ayıplı olması durumunda tüketicinin ayıp oranında bedelde indirim talep etmesi halinde hesaplamada kullanılacak yöntem nispi metottur. Nispi metotta malın ayıpsız değeri ile ayıplı değerinin satış değerine oranlanması suretiyle çıkacak bedel, indirilecek bedel olarak tüketiciye ödenecektir. Mahkememizce bu hususta bilirkişiden ek rapor alınmış olup alınan raporda ayıplı maldeki değer kayıbının 3.000,00- TL olduğu belirtilmiş olup 3.000- TL alacağın ayıplı mal nedeni ile bedelden indirim hakkı olarak değerlendirildiği " gerekçesiyle davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile; 3.000- TL alacağın ayıplı mal nedeni ile bedelden indirim hakkı olarak değerlendirilerek dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....
Dava konusu ürünün satış tarihi itibariyle dava konusu olayda uygulanması gereken 6502 Sayılı Kanun'un 8. maddesine göre; "Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır."...