Davalı ... vekili, televizyonun ticari amaçla alındığını, miktar itibariyle Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğunu, davalının adresi itibariyle mahkemenin yetkisiz olduğunu, TTK'nun 25/3 maddesi gereğince süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, davanın süresinde açılmadığını, husumet itirazında bulunduklarını, manevi tazminat talebinin yerinde olmadığını, faiz talebi ve faiz oranına itiraz ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı TNB vekili, ayıp ihbar sürelerine uyulmadığını, malın servise ilk geldiği tarih itibariyle garanti süresinin dolduğunu, en son televizyonun onarımından sonra 23/02/2009 tarihinde davacının cihazı teslim almadığını, gerekli teknik servis hizmetinin verildiğini, davacının MK 2 maddeye aykırı davrandığını, manevi tazminat ve faiz talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların ve davacının yerinde olmayan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı 13.12.2003 tarihinde açtığı birleşen davası ile araçtaki ayıp nedeniyle tamir süreci ve geçirdiği kazalardan dolayı maddi ve manevi tazminat talep etmiştir....
a yöneltmiş olduğu maddi tazminat taleplerinin zamanaşımına uğradığına karar verilmiştir. İşbu davada davacı şirketin maddi, davacı asilin ise manevi tazminat talebinde bulunduğu, davalarının ayrı birer dava mahiyetinde olması, zorunlu dava arkadaşlığının bulunmaması sebebiyle ayrı ayrı vekalet ücreti hesaplaması yapılması gerekmiş olup ayrıca Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3. Maddesinin 2. Fıkrasının "(2) Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur." şeklindeki hükmü uyarınca her bir davalının reddedilen sebebinin ayrı olması sebebiyle ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklanmış olduğu üzere; 1-Davacı ...LTD. ŞTİ'nin maddi tazminat talepleri bakımından; -Davalı ......
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın zorunlu arabuluculuğa başvurmadığını, davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini, dava konusu cep telefonunun ayıplı bir ürün olmadığını, cihaz üzerinde yetkisiz müdahalede bulunulduğunun tespit edildiğini, bir cihazın kendi kendine zarar görmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, cihaza yetkili olmayan kişilerce müdahale edildiğini, cihazın garanti kapsamı dışında kaldığını, ürün ayıplı olmadığından davacı tarafın bedel iadesi isteme hakkının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava; satın alınan telefonun gizli ayıplı olması sebebine dayalı olarak açılan bedel iadesi, aksi takdirde ayıpsız misli ile değiştirilmesi istemine ilişkindir....
Mahkemece, Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararı içeriğine, ürünün hukuki ayıplı olduğunun anlaşıldığından, sabit olmayan itirazın reddine kesin olarak karar verilmiş; karar, yürürlükteki hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kanun yararına temyiz edilmiştir. 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4.maddesi satışa konu malın ayıplı olması halinde; tüketici, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesini, ayıp oranında bedel indirimi veya ücretsiz onarım isteme hakkına sahiptir. Tüketicinin bu hakkını kullanabilmesi için satışa konu malın satış sözleşmesi yapıldığı anda ayıplı olması gerekir. 2010/19120 2011/7037 Satışa konu cep telefonunun klonlandığı dosya içeriği ile sabittir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, ayıplı mal satımından kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davalı vekili, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını, davacının satın aldığı malın bedelini ödemediğini, iflas davasına karşı alacak davası açılamayacağını, talep edilen faiz ile kazanç kaybının fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, karşı davanın asıl dava olan iflas davasından tefriki suretiyle yapılan yargılamada önceki heyet raporları ile ek raporlarında malın ayıplı olduğunun ve ayıp ihbarının süresinde yapıldığının kabul edilmesine rağmen son heyet raporunda ayıbın kumaşın dokunmasından mı?...
Malın ayıplı olması halinde tüketicinin seçimlik hakları;aynı yasanın 11.m.sinde; "(1) Malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketici; a) Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, b) Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme, c) Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, ç) İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme, seçimlik haklarından birini kullanabilir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. (2) Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakları üretici veya ithalatçıya karşı da kullanılabilir. Bu fıkradaki hakların yerine getirilmesi konusunda satıcı, üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur. Üretici veya ithalatçı, malın kendisi tarafından piyasaya sürülmesinden sonra ayıbın doğduğunu ispat ettiği takdirde sorumlu tutulmaz....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda; evliliğin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan birleşen boşanma davalarında her iki tarafın boşanma davasının da ayrı ayrı kabulüne, erkeğin boşanma davasında kadının kusurlu olduğu kabul edilerek davalı-davacı erkek lehine manevi tazminata hükmedilmiş maddi tazminat talebinin ise reddine karar verilmiştir. Kadının boşanma davasında ise erkeğin kusurlu olduğu kabul edilerek davacı-davalı kadın lehine maddi-manevi tazminata hükmedilmiştir....
Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturulan her bir alacak kalemi yönünden de uygulanır. Somut olayda, bölge adliye mahkemesince, davaya konu ayıplı malın iadesine, 49.733,08-TL'nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ise de; davacının dava dilekçesinde faiz talebinin olmamasına davanın bu talep yönünden ıslah edilmemesine rağmen yazılı şekilde faize karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup , bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, usulün 438/7.maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir....
Maddesinde yer alan seçimlik haklarının kullanabileceği; yani, ayıbın gizlenmediğinin ispat yükü davalıda olup davalı ayıbı gizlemediğini ispat edemediğinden söz konusu ayıplardan sorumlu olacağından davacı tarafından talep edilebileceği anlaşılmakla, bu gerekçelere dayalı kabul kararı yerindedir. Ayrıca, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 58. maddesi uyarınca, manevi tazminata hükmedilebilmesi için kişilik hakkının hukuka aykırı bir şekilde zarara uğraması gerekir. Kişilik haklarının zarar görmediği hallerde, eylem hukuka aykırı olsa dahi manevi tazminata hükmedilmesi olanaklı değildir. Somut olayda, davacının kişilik haklarının zarar gördüğü kabul edilemez. Mahkemece manevi tazminat koşullarının bulunmadığı dikkate alınarak manevi tazminat isteminin reddi karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....