Ağır Ceza Mahkemesinin 14/02/2011 tarihli ve 2005/446 esas, 2011/32 sayılı kararının infazı sırasında, hükümlü hakkında 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 107/4. maddesinde düzenlenen infaz rejimin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda infazda tereddüt nedeniyle talepte bulunması üzerine, hükümlü hakkında örgüt mensubu suçlularla ilgili infaz rejiminin uygulanmayarak normal suçlularla ilgili infaz rejiminin uygulanmasına ilişkin İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/12/2014 tarihli ve 2013/2 esas, 2013/8 sayılı ek kararına yapılan itirazın reddine dair İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/01/2015 tarihli ve 2015/17 değişik iş sayılı kararı ile ilgili olarak; Dosya kapsamına göre, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 107/4. maddesinde yer alan hükmün "Suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçtan dolayı mahkumiyet halinde..." uygulanabilmesi karşısında, hükümlü hakkında İzmir 8....
Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 4458 sayılı Kanun'un 86.maddesine 24/10/2019 tarih ve 7190 sayılı kanunla eklenen 3. fıkrasına göre, transit rejimin ihlali sonucu gümrük yükümlülüğünün doğması durumunda asıl sorumlu davacı adına tahakkuk ve ceza işlemi uygulanabilmesi için, gümrük yükümlülüğüne sebep olan fiili işlemesi ya da fiilin işlenmesine dahlinin bulunduğunun tespiti gerektiği; olayda taşımayı yapan alt şirketin sorumluluğunda bulunan araç sürücüsü tarafından transit refakat belgesi muhteviyatı eşyanın izinsiz çıkarıldığına ilişkin tutanakların bulunduğu, anılan sürücü hakkında kaçakçılık hükümleri uyarınca başlatılan soruşturmanın devam ettiğinin anlaşıldığı, davacı şirketin ya da çalışanlarının gümrük yükümlülüğünün doğmasına sebep olan fiili işledikleri ya da katıldıkları yönünde bir iddia ve tespit de bulunmadığı göz önüne alındığında lehe olan düzenleme uyarınca davacının sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir...
Ağır Ceza Mahkemesinin 14/02/2011 tarihli ve 2005/446 esas, 2011/32 sayılı Kararının infazı sırasında, hükümlü hakkında 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 107/4 üncü maddesinde düzenlenen infaz rejimin uygulanıp uygulanmayacağı huşunda infazda tereddüt nedeniyle talepte bulunması üzerine, hükümlü hakkında örgüt mensubu suçlularla ilgili infaz rejiminin uygulanmayarak normal suçlularla ilgili infaz rejiminin uygulanmasına ilişkin İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/12/2014 tarihli ve 2013/2 esas, 2013/8 sayılı ek Kararına yapılan itirazın reddine dair İzmir 1....
Noterliği 15/12/2016 tarih 18313 yevmiye nosu ile düzenlenen "Düzenleme Şeklinde Mal Ayrılığı Sözleşmesi" sözleşmesinde de; "her birinin yasal sınırları içerisinde olmak koşulu ile kendisine ait mal varlığı üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarruf hakkının olacağını, belirli bir malın kendisine ait olduğu iddia edenin iddiasını ispatla yükümlü olacağı, aksi halde aidiyeti ispat edilemeyen malların paylı mülkiyetlerdeki mallardan sayılacağı, her birinin kendi borçlarından dolayı kendisine ait malların tümüyle sorumlu olacağı, rejimin sona ermesi halinde diğerinin zilyetliğinde bulunan malları geri alacağı ayrıca üstün yararı olduğunu ispat edenin öteki önlemler yanında diğerine ait payın ödeme günündeki karşılığı vermek suretiyle paylı mülkiyetteki payın kendisine verilmesini isteyebileceği" şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir. Yukarıda sözü edilen sözleşme 4721 Sayılı MK'nun 244 ila 255. Maddelerinde paylaşmalı mal ayrılığı rejimi olarak düzenlenmiştir. 4721 Sayılı 179....
şimdilik 1.000,00 TL Belirsiz katkı payı, değer artış ve katılma alacağın dava tarihinden işleyecek faizi birlikte davalıdan tahsiline, davalı adına kayıtlı taşınmazların dava sonuna kadar satış ve devrinin yasaklanmasına dair tapu kayıtlarına ivedilikle teminatsız ihtiyati tedbir konulmasına, davalı adına olan tüm taşınmaz kayıtlarının istenmesine, gelen kayıtlarda davalı adına olduğu anlaşılan tüm taşınmazlara ivedilikle ihtiyati tedbir konulmasına, bütün bankaların genel müdürlüklerine müzekkere yazılarak dava tarihi itibariyle bankada davalı adına para, döviz, altın ya da kiralık kasa olup olmadığının sorulmasına, bunların da mal rejimin tasfiyesinde dikkate alınarak paylaştırmaya tabi tutulmasına, iş bu davanın Samsun 1....
Kanuna göre, m. 236/1). – 'Üçüncü Ayırım' başlığı altındaki 242 vd. maddelerde, Mal Ayrılığı'na ilişkin hükümler düzenlenmiş, – 'Dördüncü Ayırım' başlığı altındaki 244 vd. maddelerde, Paylaşmalı Mal Ayrılığı'na ilişkin hükümler düzenlenmiş, – 'Beşinci Ayırım' başlığı altındaki 256 vd. maddelerde, Mal Ortaklığı'na ilişkin getirilen hükümler de şu şekildedir; Mal ortaklığı rejimi, ortaklık malları ile eşlerin kişisel mallarını kapsar (A. Mülkiyet, 1. Kapsamı, m. 256). Genel mal ortaklığında eşlerin kanun gereğince kişisel mal sayılanlar dışındaki malları ile gelirleri ortaklık mallarını oluşturur (II. Ortaklık malları. 1. Genel mal ortaklığı, m. 257/1). Eşler, ortaklık mallarına bölünmemiş bir bütün olarak sahip olurlar (m. 257/2). Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle sadece edinilmiş mallardan oluşan bir ortaklık kabul edebilirler (2. Sınırlı mal ortaklığı, m. 257/1)....
Davalının kişisel malına edinilmiş malından gerçekleşen kayma nedeni ile denkleştirme hesabı yapılacaktır...” denilerek bilirkişi raporunun aynen gerekçeli kararda kaleme alındığını, bir evlilik birliği içerisinde elde edilen her gelir edinilmiş mal sayılamayacağına, söz konusu durumlar medeni kanun ve içtihatlarca tanımlandığına göre mahkemenin bu kararı için gerekçesini açıklaması gerektiğini, gerekçeli kararın 6. Sayfasının birinci paragrafında; “...ile ödendiğini beyan etmiştir. Edinilmiş mal her eşin mal rejimin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği mal varlığı değeridir (TMK 219/1 ...Aksini iddia edenin malın kişisel malı olduğunu ispat etmesi gerekmektedir....
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacağı hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK mad.229) ve denkleştirmeden (TMK mad.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK mad.219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK mad.231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK mad.236/1). Katılma alacağı, Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur. Artık değere katılma alacağı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (TMK mad.227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir....
İkinci Bozma Kararı 1.Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili tarafından, kesinleşen yönlerden hüküm kurulması, kişisel ilişki ve nafaka miktarları; davalı erkek vekili tarafından ise yoksulluk nafakası, kişisel ilişki ve kesinleşen yönlerden yeniden hüküm kurulması yönünden temyiz talebinde bulunulmuştur. 2.Dairemizin 12.11.2020 tarih ve 2020/5057 Esas, 2020/5692 Karar sayılı kararı ile Mahkemece bozma kararına uyularak hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün bulunmamasına göre, boşanma davasının kabulü, ortak çocuklar Hayrunnisa ve Mert'in velâyetleri, bu çocuklarla davalı arasında kurulan kişisel ilişki, bu çocuklar için takdir edilen tedbir ve iştirak nafakaları, davacı kadın lehine takdir edilen tedbir ve yoksulluk nafakası, ziynet eşyası ve mal rejimin tasfiyesine yönelik kurulan hükümler, vekâlet ücreti ve yargılama giderleri yönünden verilen...
Dosyanın incelenmesinden, davacının beyan ettiği eşyanın ithalat aşamasında farklı gümrük tarife istatistik pozisyonunda olduğunun laboratuvar araştırması ile tespit edilmesi üzerine dahilde işleme belgesinin bu doğrultuda revize edilerek ithalatın yapıldığı ve taahhütlerin yerine getirilmek suretiyle rejimin usulüne uygun sonlandırıldığı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda, tesis edilen idari para cezasının dahilde işleme rejimi hükümlerinin ihlali sebebiyle değil, geçici ithal edilen eşyanın henüz ithalat aşamasında beyan edilen pozisyonda olmamasından kaynaklandığı anlaşıldığından, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği oyu ile, karara katılmıyorum....