Grubu, gizli ana muhalefet görevi yapmıştır ve bugünlerde ana muhalefetin gizli dizelerinden birisidir bu ...", "Tenkit ettiğin insanı durmadan randevu almaya çalıştın ve etkinliklerine davet ettin", "Sen dalga geçer gibi bu kelimeyi kullanamazsın", "Bu temel noktalar Türkiye'ye ... ailesinin hediye ettiği ünlem, eski rejimin, baronsal rejimin hediye ettiği, miras bıraktığı, kötü miras bıraktığı, hediye ettiği ünlem diyorum", "Sen kiminle dans ediyorsun ya, kiminle dalga geçiyorsun ...?", "Türkiye'de bütün bu temel sorunların kaynağı sensin, ...", "Bir adamın 30 milyar doları olur mu ya? 50 milyar doları, 70 milyar doları olur mu?, Nedir bu? Türkiye'de 10 tane 20 tane zengin var. Evet bunlar.", "Şişman kediler", "Bunlar hem siyaseti idare etmeye çalışıyorlar, hem de ticareti idare etmeye çalışıyorlar....
Sağ kalan eş mirasçı ise; miras paylaşımında, aralarındaki mal rejimi ister edinilmiş mallara katılma rejimi, ister mal ayrılığı, ister paylaşımlı mal ayrılığı, ister mal ortaklığı olsun, katılma olanağı bulunsun veya bulunmasın mal rejimindeki hakları dışında, mirasın paylaşımında aile konutu ve ev eşyalarının kendisine özgülenmesini isteyebilecektir. Ancak bu özgüleme ve alım hakkı bedelsiz değildir. TMK.nun 240. maddesi ile aynı Kanun'un 652. maddesi arasında düzenledikleri konu açısından ortak yönler bulunduğu halde, uygulama açısından bir kısım farklılıklar da bulunmaktadır. TMK. nun 240. maddesinde, mal rejiminin ölüm nedeniyle sona ermesi halinde sağ kalan eşin bu rejimden kaynaklanan ayni hakları düzenlenmektedir. Başka bir anlatımla edinilmiş mallara katılma alacağı karşılığında mülkiyet hakkının tanınması öngörülmektedir....
Dava, mal rejiminin tasfiyesine dayalı katılma alacağı isteğine ilişkindir. Taraflar 23/10/2001 tarihinde evlenmiş, 29/07/2016 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin kararın 06/03/2018 tarihinde kesinleşmesi ile boşanmışlardır. Taraflar arasında evlenme tarihi olan 23/10/2001 tarihinden TMK.nun yürürlüğe girdiği 01/01/2002 tarihine kadar 743 sayılı kanunun 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı, 01/01/2002 tarihinden boşanma dava tarihe kadar da başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden yasal mal rejimi olarak kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun 202. m.)....
Maddesine göre "eşlerden birinin mal rejimin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar ile mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kasıtıyla yaptığı devirler mal rejiminin sona erdiği anda mevcutmuş gibi tasfiye edilir." hükmü olmasına rağmen davalının kötü niyetli olarak hareket ettiğini belirterek, İstanbul ili, Sultangazi ilçesi, Cebeci mahallesi, 2145 ada, 3 parsel numarasında kayıtlı 6 numaralı bağımsız bölüm yönünden davanın Reddine yönelik olan hükmün bozulmasını ve bununla ilgili davanın kabulüne karar verilmesini, İstanbul ili, Sultangazi ilçesi,Cebeci mahallesi, 2226 ada, 5 parsel,3.kat 4 numaralı bağımsız bölüm için 115.000,00 TL, İstanbul ili, Sultangazi ilçesi, Cebeci mahallesi, 2144 ada, 36 parsel numarada kayıtlı 3....
Sorumluluğun rejimin ithalat, teslimat, imalat vs. safhasında son bulduğunu iddia eden sorumluların bu durumu ispat yükümlülüğü kendilerine ait olmakla, dosyada bulunan 15/01/2018 tarihli adi şekilde yapılan temsilcilik sözleşmesinin 7. maddesine istinaden sorumluluğun sona erdiği safhayı davacının ispat etmesi gerekli olup, ithal edilen eşyanın firmaya teslim edilmediğinin idare tarafından tespitinin beklenmesi hayatın olağan akışına ve rejim hükümlerine aykırıdır. Kaldı ki, … sayılı inceleme raporunda da teslimatların yapılmadığı yönünde tespitler olduğu gibi davacının teslimi ispata yönelik bilgi ve belge de sunmadığı görülmektedir. Dava konusu ihtiyati haciz kararı, amme alacağının tahsilini güvence altına almak amacıyla tesis edilmiş olup, davacının amme alacağından sorumlu olmadığını ispat edemediği dikkate alındığında dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından temyize konu kararın bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum....
Sorumluluğun rejimin ithalat, teslimat, imalat vs. safhasında son bulduğunu iddia eden sorumluların bu durumu ispat yükümlülüğü kendilerine ait olmakla, temsilcilik sözleşmesine istinaden sorumluluğun sona erdiği safhayı davacının ispat etmesi gerekli olup, ithal edilen eşyanın firmaya teslim edilmediğinin idare tarafından tespitinin beklenmesi rejim hükümlerine aykırıdır. Kaldı ki, ... sayılı inceleme raporunda da teslimatların yapılmadığı yönünde tespitler olduğu gibi davacının teslime yönelik bilgi ve belge sunmadığı görülmektedir. Dava konusu, kesinleşen vergiler sebebiyle icrai işlemin devamı gereğince, düzenlenen ödeme emri olmakla, bu safhada ileri sürülebilecek itirazlar 6183 sayılı Kanun'da sınırlı sayıda belirlenmiş olmakla "borcum yoktur" kapsamının bu aşamada Kanun'a aykırı olarak genişletilmek suretiyle, kesinleşen borcun tekrar varlığının incelenmesi mümkün olmadığından temyize konu kararın bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum....
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Bozma kararına uymak suretiyle, olayda, davacı adına tescilli beyanname ile dahilde işleme rejimi kapsamında ithal edilen eşyanın kıymetinin noksan beyan edildiğinden bahisle ek olarak tahakkuk ettirilen vergi üzerinden 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 234. maddesinin 2. fıkrası uyarınca para cezası kararı alınmış ise de; dosyanın incelenmesinden, anılan rejimin usülüne uygun olarak sonlandırıldığının anlaşılması karşısında, ortada herhangi bir vergi kaybı söz konusu olmadığından, karara bağlanan dava konusu para cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı; bozma kararı üzerine yapılan inceleme sonucunda, iadesi gereken tutar yönünden gümrük idaresi ile davacı arasındaki ilişki, iadenin yargı kararıyla hüküm altına alınması nedeniyle yönetilen-idare ilişkisi olmaktan çıkarak, bir borç ilişkisine dönüştüğünden bu ilişkinin borçlusu tarafından alacaklısına, paranın tasarrufundan yoksun kalınan süre için 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüd Faizine İlişkin Kanun...
Sorumluluğun rejimin ithalat, teslimat, imalat vs. safhasında son bulduğunu iddia eden sorumluların bu durumu ispat yükümlülüğü kendilerine ait olmakla, temsilcilik sözleşmesine istinaden sorumluluğun sona erdiği safhayı davacının ispat etmesi gerekli olup, ithal edilen eşyanın firmaya teslim edilmediğinin idare tarafından tesbitinin beklenmesi rejim hükümlerine aykırıdır. Kaldı ki, … sayılı inceleme raporunda da teslimatların yapılmadığı yönünde tesbitler olduğu gibi davacının teslime yönelik bilgi ve belge de sunmadığı görülmektedir. Dava konusu ödeme emri kesinleşen tahakkuklar sebebiyle düzenlenmiş olup, ödeme emrine karşı yapılabilecek itirazlar Kanunda sınırlı sayıda belirlenmiş olduğundan "borcum yoktur" kapsamının Kanuna aykırı şekilde genişletilmek suretiyle, kesinleşen borcun tekrar varlığının incelenmesi mümkün olmamakla temyize konu kararın bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum....
Sulh Ceza Mahkemesinin 22.12.2011 tarih ve 2001/627 Esas 2011/2187 Karar sayılı ilamı ile 5237 sayılı TCK’nın 191/1. maddesi uyarınca verilen 6000 TL adli para cezasının suç tarihi itibariyle mükerrir olduğu ve ceza miktarı yönünden CMUK'un 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkı da bulunduğu da gözetilerek sanık hakkında TCK'nın 58. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejimin uygulanmasına" ibaresinin eklenmesine, karar verilmek suretiyle DÜZELTİLEN, hüküm ile müşteki sanık ... hakkında müşteki sanık ...’ya yönelik kasten öldürmeye teşebbüs, müşteki ...’ye yönelik kasten yaralama suçlarından kurulan hükümlerin kısmen tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA, 23/06/2021 gününde oy birliği ile karar verildi....
Ziraat Yük.Mühendisi bilirkişisi ise 29.04.2010 tarihli bilirkişi raporunda davacının suladığı alanlar ve su ihtiyacı itibariyle davacının suyunun yeterli olduğunu belirtmiş,08.11.2010 tarihli ek raporunda davacı ve davalının mevcut sularının ihtiyaçlarından fazla olduğundan keşif günü itibari ile ekili ve dikili ürünlerine göre ihtiyaçlarını karşılamaktadır,mevcut bitki örtüleri ve jeoloji mühendisi raporundaki kuyu derinlikleri değiştirilmediği takdirde hali hazır durumları su ihtiyaçlarını karşıladığından ilave su rejimi hesap edilmediği belirtilmiştir.O halde; 1-Mahkemece davanın davacı vekilinin 09.06.2008 tarihli ıslah talebine göre değerlendirilmesi gerekirken ve buna göre hüküm kurulmaması doğru görülmemiştir. 2-Yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde kuyunun eski hale iadesine karar verilmesinin mümkün olmaması halinde davalı kuyusundan davacı da yararlanacak şekilde rejimin kurulması gerekirken davacının bu suya ihtiyacı bulunmadığından bahisle suyun kullanımına ilişkin rejim...