B) DAVALI CEVAP DİLEKÇESİNİN ÖZETİ : Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının örnek 7'ye dayalı takip yapmış olup, alacağını belgeye dayandırarak ilamsız takip yaptığını, örnek 10'a dayalı kambiyo hukukundan kaynaklı alacağa dayanmadan takip yaptığını, davacının icra takibini 30/09/2015 tarihinde ihtiyati hacize dayalı olarak açmış olup, çekler yönünden zamanaşımı süresinin başladığı tarihte hangi yasa yürürlükte ise, o yasada öngörülen zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğinin kabul edilmesi gerektiğini, dosya 3 yıllık zamanaşımına tabi olup buna ilişkin itirazda bulunduklarını, davacının Kovancılardaki icra takibini cirantaya dayalı alacak olarak talep ettiğini, mevcut açtığı davada ise T3 T1 T1 Muht.Nakliye T1 İş Ortaklığı ‘na dayalı alacağından bahsettiğini, davacı eğer alacağını iş ortaklığına dayalı talep ediyorsa zaten pasif husumet yokluğu sebebiyle maktu vekalet ücreti öngörülerek davanın reddedilmesi gerektiğini, açıklananlar doğrultusunda ciranta olan Şahmiran ….Ltd.Şti...
Protokole yönelik yukarıdaki açıklamalar ışığında davacının boşanmanın fer'ilerinden olan maddi, manevi tazminat, yoksulluk nafakası vb yanında 743 sayılı TKM'nun (Mülga) 170.maddesi gereğince eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen maldan kaynaklanan katkı payı alacağından da feragat ettiği, buna karşılık 4721 sayılı TMK'nun 202 ve devamı maddeleri gereğince kabul edilen yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan katılma alacağından feragat ettiğine dair herhangi bir ibarenin bulunmadığı sabittir. Anlaşmalı boşanma protokolünde mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenlemelerin bulunması halinde geçerli olabilmesi için düzenlemenin mal rejiminin tasfiyesine ilişkin olduğunun tereddüte yer vermeyecek şekilde açık olması başka bir deyişle taraflar ve mahkemenin tasfiyeye tabi tutulan malvarlığını duraksama oluşmadan belirleyebilmesi gereklidir....
karşı dava dilekçesinde mal rejimi tasfiyesine ilişkin birlik içinde elde edilen mal varlığının 1/2'sinin kendisine verilmesini talep etmiştir....
Hemen belirtmek gerekir ki, mal rejiminin tasfiyesinin talep edilebilmesi için eşler arasında geçerli bulunan mal rejiminin sona ermesi gerekmektedir(TMK m. 225). Bu nedenle mal rejiminin tasfiyesine ilişkin yabancı mahkeme kararının tenfizi istemini içeren eldeki davada da, mal rejiminin sona ermesi gerekmektedir. Avusturya Josefstadt Mahkemesince tarafların boşanmasına karar verildiği, boşanma hükmünün 04.12.2003 tarihinde kesinleştiği hususu dosyaya yansımış olup, esasen tarafların boşanmasına ilişkin bir yabancı mahkeme kararının varlığı Mahkemenin de kabulünde olup, bu konuda Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözü geçen boşanma kararı tanınmadıkça Türkiye açısından kesin delil ya da kesin hüküm olarak kabul edilmesi mümkün olmayıp(5718 s. Kanun m. 58) tarafların evliliği Türk Hukuku açısından halen devam etmektedir....
Dava eşler arasında mal rejiminin tasfiyesine dayalı alacak istemine ilişkindir. Kural olarak, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda koşulların oluşması halinde tarafı lehine alacak hakkına hükmedilir ise de, yargılama sonucu olası alacakların teminat altına alınması amacıyla dava konusu alacak talebine konu malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir konulabileceği uygulamada Yargıtay içtihatlarıyla kabul edilmiş durumdadır. İhtiyati tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389. madde başlığında “geçici hukuki korumalar” içerisinde düzenlenmiş ve aynı maddenin birinci fıkrasında; “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde ihtiyati tedbirin şartları belirtilmiştir....
Aile Mahkemesi'nin 12/12/2019 tarihli, 2019/848 Esas 2019/1034 Karar sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olmakla yapılan inceleme sonucunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin babasının 21/10/2019 tarihinde vefat ettiğini, davalı ile müvekkilinin babasının 2002 yılından önce evlendiğini, herhangi bir mal rejimi seçmediklerini, müvekkilinin babasının gayet varlıklı olup mal varlığını eşinin üzerine yaptığını, mahkeme tarafından davalının mal varlığı sorgusu yapılarak ortaya çıkacak sonuç doğrultusunda ölüme bağlı olarak mal paylaşımının yapılması için bu davayı açmak zorunda kaldıklarını bildirerek, malların tasfiyesine ve malların edinilmiş mallara katılma ile ilgili mal rejimine göre paylaştırılmasına ve bu malların terekeye kaydına karar verilmesini talep etmiş; dava dilekçesi fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 5000 TL üzerinden harçlandırılmıştır...
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Alacak Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece erkeğin açtığı boşanma ve mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalar reddedilip, kadının açtığı dava kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiş, kararı taraflar süresinde temyiz etmişlerdir. Ancak, temyiz incelemesinden önce gönderilen 23.10.2016 tarihli dilekçeden, tarafların boşanma ve mali sonuçları konusunda aralarında protokol düzenledikleri anlaşılmıştır. Bu protokol dikkate alınarak, taraflar duruşmaya çağrılıp, bizzat beyanları da alınmak suretiyle, sonucu uyarınca karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Alacak K A R A R Mahkeme tarafından yapılan nitelendirmeden de anlaşıldığı üzere taraflar arasındaki uyuşmazlık, evlilik birliği içinde davacı kadından alınan vekaletname ile satılan üç adet aracın bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalıdan tahsili isteğine ilişkin bulunduğuna, mal rejiminin tasfiyesine yönelik bir istek bulunmadığına göre, Yargıtay Kanunu 14. maddesi uyarınca Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 19.01.2015 tarih 2015/8 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 22.01.2015 tarihli ve 29244 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (3.)...
varsa diğer malvarlığı değerlerinin tespit edilmesine, boşanma davasının zina sebebine dayalı olduğu gözetilerek davalının edinilmiş mal rejiminden doğan alacak hakkının kaldırılmasına, mümkün görülmezse önemli ölçüde azaltılmasına, mal rejiminin tasfiyesine ve malların edinilmiş mallara katılma mal rejimine göre katılma payı ve denkleştirme alacakları hesaplanmak suretiyle paylaştırılmasına, taşınmazların, menkullerin ve şirket hisse değerlerinin bu aşamada belirlenmesinin mümkün olmaması nedeniyle işbu davanın HMK.nun 107. madde belirsiz alacak davası olarak görülmesine, tasfiye sonunda ortaya çıkacak (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile) rayiç değerin karar tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkile verilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacak isteğine ilişkindir. 01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM 170 m). TKM'de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir(eBK 544, TBK 646 m). Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir....