Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda, yetkiyi düzenleyen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 214/2. maddesi hükmüne göre, eşler veya mirasçılar arasındaki mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda, boşanmaya, evliliğin iptaline veya hâkim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda, bu davalarda yetkili olan mahkeme yetkilidir. Buna göre, mal rejiminin tasfiyesi davalarında yetki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre değil, özel düzenlemenin yer aldığı Türk Medeni Kanunu'na göre belirlenmelidir. Somut olayda; eşler Antalya 1. Aile Mahkemesi'nin 30.01.2013 tarih ve 2010/798 Esas- 013/86 Karar sayılı ilamı ile boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma ile sona ermiştir. Davalı tarafça, süresinde yetkisizlik ilk itirazında bulunulmuştur (HMK'nun 116,117. m)....
Davalı vekili itiraz dilekçesinde özetle; davacı tarafından açılan dava katkı payı alacağı davası olup mal rejiminin tasfiyesine dönük bir istem olmakla nihayetinde bir alacak davası olduğunu, hükmedilebilecek netice nihayetinde bir para alacağı olacağını, dava konusu olan bir eşyanın varlığı söz konusu ihtiyati tedbir konulması şeklindeki istemin öne sürülüşüyle dahi temel hak ve özgürlükleri kısıtlamak amacıyla olduğunu, buna ilişkin tedbir konulmasının doğru olmadığını belirterek, tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkemece 29/01/2021 tarihli ara kararı ile; "İlgili kanun maddesi ve Yüksek Yargı kararlarından da anlaşılacağı üzere katılma alacağına ilişkin davalarda, dava neticesinde ortaya çıkan alacağın karşılanabilmesi için davalının mal varlığı üzerinde tedbir kararı verilebilmektedir....
Uludağ adına kayıtlı dava konusu taşınmaz ve aracın evlilik birliği içinde edinildiğini ileri sürerek alacak isteğinde bulunmuştur. Çözüme kavuşturulması gereken husus; boşanma dava dosyasında tarafların tutanağa geçirilen imzalı beyanlarında sözünü ettikleri "mal" ve "eşya" sözcüklerinden, mal rejiminin tasfiyesine konu edilebilecek mal varlıklarının anlaşılıp anlaşılamayacağıdır. 4721 sayılı TMK.nun ikinci kitabının birinci kısmının dördüncü bölümünün başlığı "Eşler Arasındaki Mal Rejimi" dir. Bu bölümün ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci ayırımları; sırasıyla "Edinilmiş Mallara Katılma", "Mal Ayrılığı", "Paylaşmalı Mal Ayrılığı" ve "Mal Ortaklığı" başlıklarını taşımaktadır. Söz konusu bölüm ve ayırımların altında yer alan bir çok kanun maddelerinde de "mal" ya da "malvarlığı" tabiri kullanılmıştır. Nitekim, 219.maddede "Edinilmiş Mallar", 220.maddede "Kişisel Mallar" ve 222/2.maddede "Paylı Mülkiyete Konu Mallar" hakkında düzenleme getirilmiştir....
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, 12.11.1987 tarihinde evlendiği anlaşılan tarafların 26.03.2009 tarihinde açılan boşanma davasının reddine ilişkin hükmün 24.02.2011 tarihinde kesinleşmesi nedeniyle halen evliliklerini sürdürdükleri belirlendiğine ve bu durumda taraflar arasındaki mal rejimi henüz sona ermediğinden mal rejiminin tasfiyesine ilişkin eldeki davanın dinlenme olanağı kalmadığından yerel mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davacı vekilinin hükmen esasına ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal Rejiminin Tasfiyesi ... ile ... aralarındaki mal rejiminin tasfiyesi davasının reddine dair ...1. Aile Mahkemesi'nden verilen ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı ... vekili, taraflar arasında ...1. Aile Mahkemesi ... sayılı mal rejiminin tasfiyesine ilişkin dava dosyasının bulunduğunu ileri sürerek, evlilik birliği içerisinde edinilen altı kalem malvarlığı yönünden açmış bulundukları bu ek davanın ilgili ... sayılı dava ile birleştirilmesi ve alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı ... vekili, usule ilişkin görevsizlik ve derdestlik itirazlarında bulunarak esas yönünden de davacının katkısının olmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir....
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava; katkı payı alacak isteğine ilişkindir. 01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM 170 m). TKM'de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5. maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK 544, TBK 646 m). Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM 186/1 m). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (TKM 189 m)....
ATM'de devam etmekte olan dava dosyasında lehine karar çıkması halinde oluşacak alacak olduğu, başka bir mal varlığının olmadığı, adi ortaklığın işlevini tamamladığı, bu nedenle adi ortaklığın TBK 634 maddesi gereğince tasfiyesine yönelik davanın kabulü gerektiği ve tasfiye payının ancak tüm gelir ve giderler toplandıktan sonra tasfiye sonucunda belirlenip ortaklara dağıtılacağı dikkate alınarak davacının tasfiye sonucunda alacağı payına yönelik açtığı davanın zamansız açıldığı tespit edilmekle reddi gerektiği sonucuna varılmıştır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Davalının mal rejiminin tasfiyesine esas adına kayıtlı araç ve dolmuş hattının bulunmadığı, adına kayıtlı taşınmazları ise 2005 yılında intikal yoluyla edindiği, dolayısıyla bu taşınmazların davalının kişisel malı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasında görülen derneğin tasfiyesine ilişkin davada Siirt Sulh Hukuk ve Siirt Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, mahkeme kararıyla kendiliğinden sona erdiği tespit edilen derneğin, para, mal ve haklarının tasfiyesi isteğine ilişkindir. Feshedilen veya münfesih hale düşen derneklerin para, mal ve haklarının tasfiyesi tüzüklerinde gösterilen esaslara göre yapılır. Tasfiye hususunda genel kurul tarafından bir karar alınmamış veya genel kurul toplanamamışsa yahut dernek mahkeme kararıyla feshedilmişse, derneğin bütün para, mal ve haklarının, mahkeme kararıyla tasfiye edileceği hükme bağlamıştır. (5253 s. Dernekler K.m.15/1) Kanun, bu hususta görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğunu göstermemiştir....
Taraflar arasındaki dava adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkindir.Davanın konusu fesih ve tasfiye olduğu takdirde adi ortaklığa ait tüm aktif ve pasif belirlenir mevcut mal varlığından öncelikle borçlar düşüldükten sonra tarafların paylarına düşen miktardan taraflara yapılan ödemelerde düşülerek kalan miktarın ortaklara ödenmesine karar verilir.Olayımızda da davalının idareci ortak olduğu çekişmesizdir.Mahkemece yapılan 5.12.2005 havale tarihli bilirkişi incelemesi sonucunda da davacının payına düşen 397,32 TL nin 19.11.2005 tarih itibariyle karşılığının 40.257,28 TL olduğu belirlenmiştir.Mahkemece davacının alacağı bu miktar olduğu belirlenip taleple bağlı kalınarak hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.Ancak dava dilekçesi dikkatli okunduğunda davacının dava dilekçesinde 397 ,32 TL lik mal ve ürünün kendisine teslimini bunun mümkün olmaması halinde de satılarak ortaklığın giderilmesine ve payının tahsiline karar verilmesini istemiş olup davacının bu talebi adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine...